DOSYA
Soykırıma karşı ayağa kalkan teolog: Johannes Lepsius
Ermeni Soykırımı’na dair belgeleri Alman politikacılara ulaştıran ilk kişi olan Alman teolog Johannes Lepsius ve çalışmalarını, Lepsiushaus’un direktörü Dr. Roy Knocke anlattı.
Sivas’a “insanlığa karşı suç” denseydi duvardan bir tuğla çekilirdi
Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren şair-doktor Behçet Aysan’ın kızı Eren Aysan ile 24 Şubat’ta düzenlenen Türk Tabipleri Birliği Behçet Aysan Şiir Ödülü Töreni’nde bir aradaydık. Eren Aysan, tören sonrası oturduğumuz masada Dr. Okan Toygar’ın sahafta bulduğu dergide babasının bir şiirine ilk kez rastladığında çocuk yaşına döndü. Şiiri okuyan Eren Aysan’ı, yine Sivas Katliamı’nda yitirdiğimiz Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı kayda alıyordu. Bir yanda şaşkınlık bir yanda hüzün vardı. Bu geceden iki gün sonra, Sivas davası sanıklarından 17’sinin tahliye edildiği haberi geldi. Katliamı ve yargılamayı konuşmak için Eren Aysan’la buluştuk.
Sevim Abla'nın anısına
Zakarya Mildanoğlu, geçen hafta hayatını kaybeden Türkiye Komünist Partisi'nin önemli isimlerinden Sevim Belli'nin 1953'te diğer TKP'lilerle birlikte yargılanmasının Ermeni basınına nasıl yansıdığını yazdı.
Kırmızı kutulardan çıkan Gazze
Gazze'nin ilk fotoğraf stüdyosunu açan Keğam Ceğalyan, Gazzeliler için bir fotoğrafçıdan öte, Gazze’nin tarihini belgeleyen bir arşivci, tüm koşullara rağmen hayata tutunmayı başarmış bir direnişçi ve kültürel belleği geleceğe taşıyan bir sanatçıydı.
Azınlığın da azınlığının dili: Batı Ermenicesi
Bu koşullar altında Ermenilerden (İstanbul dahil) Ermenice konuşmaya muktedir küçük bir zümre, sadece dilleriyle İstanbul Ermenilerini imtihan etmeye kalkıyor. Burada savunmaya geçecek kişi ben değilim ama şunun da hakkını teslim edelim: İstanbul’da yaşayan genç Ermeniler ellerinde tuttukları kalemlerini kendi öz hikayelerini yazmaya vakfederek o direnci sürdürüyorlar, sadece Türkçeyle bile olsa. Bu kıymetli vaka görmezden gelinmemelidir. İstanbul fail mi, mağdur mu bu hikâyede?
”Gı pndrıvi...” (Aranıyor) - Agos Arşivinden
Mıgırdiç Margosyan'ın 1997'de Agos'ta yayımlanan köşe yazısını 21 Şubat Dünya Anadili Günü nedeniyle yeniden yayımlıyoruz. "Bir zamanlar dünyanın dört bucağına yayılmış Ermenice gazetelerin sık sık yayınladığı 'gı pındrıvi' mektupları artık giderek yayınlanmaz oldular."
Amasya ve Gümüşhacıköy’de Ermenilerden kim kaldı?
Fotoğrafçı ve belgesel yapımcısı Murat Ezer yine yollara düştü. Bu kez Amasya ve Gümüşhacıköy'de son kalan Ermenilerle görüştü. Hüzünlü ama insana yine de direnç veren hikâyelerle geri döndü, izlenimlerini Agos için yazdı.
"Ermeni kimliği uzun bir gölge gibi her yerde takip ediyor"
Gazeteci-yazar Avedis Hadjian’ın Anadolu’daki Ermenilerin izini sürerek kaleme aldığı “A Secret Nation: The Hidden Armenians of Turkey” başlıklı kitabı, “Türkiye’nin Gizli Ermenileri” ismiyle Türkçeye çevrildi. İletişim Yayınları’ndan çıkan kitap, Ermeni kökenleriyle barışanlardan kimliğini inkâr edenlere, geniş bir yelpazede insan hikâyeleri üzerinden kimlik tanımı ve aidiyetine dair tartışmalara yeni bir soluk getirirken, soykırım sonrası yüzleşilmeyen karanlık tarihe de ışık tutuyor. Hadjian ile Anadolu'da çıktığı uzun yolculuğu ve bu yolculuktaki tanıklıklarını konuştuk.
Bir 6 Şubat hikâyesi: Depremden 54 saat önce anne olmak
Bir şekilde yoğun bakıma varmışlar. Şöyle devam ediyor Anjel: “Delirmiş gibiydim, ‘O benim bebeğim, verin onu bana’ diye bağırıyordum. Bebeğimi aldığımda üzerinde sadece bebek bezi vardı. Çırılçıplak bebeği yağmurun altına çıkardığımın farkında değildim. Hastanede katlar arasında sadece asansör vardı. Yanıp sönen acil çıkış tabelaları sayesinde yangın merdivenini bulduk ama orada da yüzlerce kişi, hastalarını sırtlayıp taşımaya çalışıyordu. Can pazarı gibiydi. İki dakika sonra bir sarsıntı daha oldu. Eşimle birbirimize bakıp ‘Buraya kadarmış, bir kez daha kurtulamayız’ diye düşündük. Ama yaşayacağımız varmış işte...”
Vatandaş Hrant…
Şehit, inancı uğruna savaşırken, yani kötü bildiğini yok etmeye çalışırken canını verendir. Martir, ölümcül tehlikenin geldiğini göre göre inancını savunan, ancak karşısındakinin canını almayı aklından bile geçirmeyen kişidir. Hrant değil can almak, karıncaya bile zarar veremeyecek kadar duygulu bir kişiydi.