DOSYA
Üç Remziye
Yazar Hulusi Üstün bir aile hikâyesi anlatıyor. 1915’lere dayanan, Erzurum’a uzanan bir hikâye. Ermeni yetim bir kızın, Remziye’nin çarpıcı, iç burkan hikâyesi bu. Fazla söze gerek yok, sizi Hulusi Üstün’ün satırlarıyla baş başa bırakıyoruz.
“Önceden teyzeydim, ablaydım, evlattım, artık hiçbiri değilim”
6 Şubat depremini herkes aynı yaşamadı. Kimi evsiz kaldı kimi kimsesiz. Evini yurdunu kaybeden de oldu, uzuvlarını, ailesini akrabasını arkadaşlarını da. Hep kendimi ve yaşananları kendi gözümden anlatmaya çalıştım ama biraz da kalanların hikayesini aktarmayı kendime görev sayıyorum artık. Öğretmen arkadaşım Gülçin Aktuğ, annesi, babası, kız kardeşi, eniştesi ve iki yeğeninin cenazesini aynı binanın enkazından günler sonra alabildi. Yaşadıkları sonrasında “Artık kendimi kimsenin hiçbir şeyi değilmiş gibi hissediyorum. Önceden teyzeydim, ablaydım, evlattım ama artık hiçbiri değilim…” diyor.
Şavarş Misakyan’ın Mimaroğlu’na yönelttiği tarihsel soru
Tarihçi Ümit Kurt’un “Kanun ve Nizam Dairesinde: Soykırım Teknokratı Mustafa Reşat Mimaroğlu’nun İzinde Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Devlet Mekanizması” başlıklı yeni çalışması geçtiğimiz haftalarda Aras Yayıncılık’tan çıktı. Kurt, 24 Nisan 1915 tutuklamalarını ve devamındaki soykırımı “masa başında” uygulayan önemli bürokratlardan –daha sonra Danıştay Başkanlığı’na kadar yükselecek- Mustafa Reşat Mimaroğlu’nun hayatına, Ermenilerin sürülmesini nasıl meşrulaştırdığına ve sorguladığı Şavarş Misakyan ile “tarihsel” diyebileceğimiz karşılaşmasına odaklanıyor
Zozo Dalmas ve çalkantılı hayatı: "Ondan bir tane var"
Zozo Dalmas, gerçek adıyla Zoi Stavridi, 1906’da İstanbul Langa’da doğdu. 1910’lu yıllarda, belki Balkan Harbi’nin yarattığı koşullardan dolayı, annesi ve büyükannesiyle birlikte Selanik’e göçtü. Selanik’in muhacir mahallelerinde büyüdü. Kısa sürede kamuoyunun ve eleştirmenlerin ilgisini çekerek bir sahne yıldızı hâline geldi. 1932’de Yunanistan’da ‘Avukat Hanım’ filmiyle sinemaya adım attı. Muhsin Ertuğrul’un yönettiği ‘Cici Berber’ filmi Türkiye’de ve Yunanistan’da gişe rekorları kırdı. Dalmas, pek çok gazeteye verdiği röportajlarda, 1933’ten 1938’e dek Kemal Atatürk’le ilişkisi olduğunu anlattı.
Fatsalı Ermeni devrimci Sayim Şen’in hikâyesi
Ordu’daki Ermeni toplumunun tarihine yönelik çalışmalarıyla bilinen Güven Bayar, Fatsalı devrimci Sayim Şen’in hikâyesini Agos okurları için kaleme aldı. Sayim Şen, devrimcilikle nasıl tanıştığını, Fikri Sönmez'i, Nokta Operasyonu'nu, 12 Eylül'ü, cezaevinde Ermeni olmayı , cezaevi sonrasındaki hayatı anlatıyor ve ekliyor: Hayatımın en güzel yılları, mücadelenin içinde bulunduğum yıllarmış.
Cumhuriyet’in 100 yıllık azınlık politikaları tartışıldı
Hrant Dink Vakfı’nın düzenlediği “Cumhuriyet’in 100. Yılında Azınlık Hakları” konferansı 17-18 Kasım tarihlerinde Anarad Hığutyun Binası Havak salonunda gerçekleşti. Konferansta, 11 ülkeden 25 tebliğ sunuldu. Etnik, dinî ve dilsel azınlıklara mensup kişilerin sahip oldukları haklar, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki azınlıkların yaşadıkları sorunlar ve bu sorunlara dair çözüm önerileri kapsamlı bir şekilde ele alındı. Konferansa katılan izleyiciler oturumları yüz yüze izlerken vakfın Youtube hesabından yapılan canlı yayınla dinleyiciler oturumları uzaktan da izleme fırsatı buldu. Konferansın açılış konuşmasını Rakel Dink yaparken açılış tebliğini BM Azınlık Konuları Eski Özel Raportörü Fernand de Varennes sundu. Her iki konuşmayı geçen hafta Agos’ta yayınlamıştık. Bu hafta konferansa katılan akademisyenlerin konuşmalarından bir özet sunuyoruz.
Derik’in son üç Ermenisi ile üç gün
Naif ahparın (ağabeyin) dükkânının 300 metre aşağısındaki Derik Ermeni Mezarlığı’na gittik. Zekerya ahparım bir tomar anahtar çıkardı ve sonunda kilidi açtı. Ağaçlardan, yeşilliklerden, betondan mezarlar zor gözüküyor. Birçok mezarda paslı peynir tenekelerinin üstüne delikler delinip doğum ve ölüm tarihleri yazılmış. Tek mermer mezar Yamacı ailesinin. Hanımım Janet’in dedesi Daniel, yayası Zoze, ve tüm Derik Ermenileri için Zekerya ahparımla bildiğimiz kadarıyla dua ettik. Oradan Surp Kevork Katolik Ermeni Kilisesi’ne geçtik. Bahçesi ceviz, incir, zeytin ağaçlarıyla yemyeşil.
"İnsan haklarında duraklama değil, gerileme dönemindeyiz"
Hrant Dink Vakfı’nın düzenlediği “Cumhuriyet’in 100. Yılında Azınlık Hakları” Konferansı 17-18 Kasım tarihlerinde Anarad Hığutyun Binası Havak salonunda gerçekleştirildi. Konferansa yurtiçi ve yurtdışından çok sayıda akademisyen tebliğ sundu, konu pek çok farklı açıdan ele alındı, tartışıldı. Konferansın açılış tebliğini ise BM Azınlık Konuları Eski Özel Raportörü Fernand de Varennes sundu. Varennes ‘"Azınlık Hakları İnsan Haklarıdır. Bunun BM, Avrupa Konseyi ve AB ile Azınlıklar Açısından Anlamı Nedir?’" başlıklı tebliğinde, dünya genelinde azınlık hakları konusunda gerileme yaşandığının altını çizdi. Fernand de Varennes, sosyal medyada nefret söyleminin giderek arttığına da değindi. Konuşmanın tamamını sunuyoruz.
Savaş sona erdi ama barış halen uzakta
Azerbaycan’ın 19 Eylül’de Karabağ’a yönelik gerçekleştirdiği saldırıdan sonra, bir hafta içinde 100 bin Ermeni, evlerini bırakarak sadece birkaç parça eşya ile Ermenistan’a sığındı. Sığınmacıların bir kısmının Ermenistan’da gidecek adresleri vardı. Ancak önemli bir bölümü evsiz, barksız ve geleceksiz bir durumda buldular kendilerini. Agos’tan Pakrat Estukyan ve Berge Arabian bir hafta boyunca Ermenistan’ı baştan başa gezdiler, sığınmacılarla, sivil toplum örgütleriyle görüştüler. Estukyan’ın izlenimleri ve Arabian’ın fotoğraflarını bir yazı dizisi olarak yayınladık. Yazı dizimizin bu üçüncü ve son bölümünde Ermenistan gezisinin son gününden röportajlar ve izlenimler var.
“Yeni Türkiye Lozan’da kabul ettiği hakların hepsini ihlal etti”
Gazetemiz yazarı Prof. Dr. Baskın Oran’ın, Prof. Dr. Ali Dayıoğlu ile birlikte kaleme aldığı “100. Yılda Lozan İhlalleri: Yunanistan ile Türkiye, Azınlıklar ve Ege” başlıklı çalışma geçtiğimiz aylarda Alfa Yayınları’ndan çıkmıştı. Oran ile kitaptan yola çıkarak hem Lozan tartışmalarına hem de azınlıkların haklarının nasıl ihlal edildiğine yakından baktık.