Zakarya Mildanoğlu, geçen hafta hayatını kaybeden Türkiye Komünist Partisi'nin önemli isimlerinden Sevim Belli'nin 1953'te diğer TKP'lilerle birlikte yargılanmasının Ermeni basınına nasıl yansıdığını yazdı.
Ermenice süreli yayınlar, bu toprakların hafızasıdır. Hiç beklemediğiniz bir anı, hiç beklemediğiniz birini, bir olayını size hatırlatır, karşınıza çıkarır. Bu yayınlar sadece Anadolu’dan değil, dünyanın 42 ülkesinin yüzlerce şehrindeki sosyal, siyasi, ekonomik, kültür, edebiyat, bilim gibi pek çok alanındaki gelişmeleri, savaşları, barışları, özgürlük mücadelelerini, kıtlıkları, depremleri kısacası insan ile ilgili ne varsa sayfalarına taşır. Ayrım yapmadan, farklı etnik kimliklerin, halkların sorunlarına ve düşüncelerine sayfalarında yer ayırır, elçilik yapar.
Jamanak (Vakit) Türkiye’nin en eski ve uzun ömürlü gazetelerinden biri. Dili Ermenice. 1908’de yayına başlar, 1920’de yayını durdurur, pek çok kez kapatılır, sansüre uğrar, farklı adlarla yayınına devam eder, 1924’te tekrar yayınlanmaya başlar ve günümüze kadar ayakta kalır.
Ermenice süreli yayınlar ve Jamanak gazetesi sayfalarında Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi siyasi partileri, programları ve faaliyetleri, haklarında açılmış davalar, tutuklamalar, yargılamalar ile ilgili haber, yorum eksik olmaz. Bu siyasi partilerden biri de üyeleri ve yöneticileri arasında fazla sayıda Ermeni’nin de yer aldığı Türkiye Komünist Partisi olur.
TKP’nin aktif üyesi ve yöneticilerinden biri olan, yargılanan, işkencelerden geçen, senelerce cezaevinde kalan Sevim Belli (Tarı) yoldaşımız, geçen hafta bizlere veda etti. Sevim Belli, Türkiye siyasi hareketinde iz bırakan Mihri Belli’nin hayat arkadaşı idi.
Ben de TKP üyesi, yöneticisi oldum, yargılandım, çile çektim, üç seneyi aşkın bir süre cezaevinde kaldım.
1950 doğumluyum. Doğum yılımdan bir sene sonra ünlü 1951 TKP davası başlamış. Daha sonraki yıllarda bu davada yargılanan fazla sayıda insanla karşılaştım, arkadaş, dost, yoldaş oldum. Çoğuna dokunmak kısmet oldu.
Bizler ona Sevim Abla derdik. Ermenice gazeteleri incelerken, Jamanak gazetesinin 45. yılına ait sayılarında, Sevim Abla’nın da dahil olduğu 1951’de başlayan ve 1953’te sonuçlanan TKP davasının dört günü karşıma çıktı.
Manşetten verilen, bol fotoğraflı bir haber dikkatimi çekti. “Komünistlerin yargılanmasına başlandı”.
Dört gün boyunca Jamanak’ta aktarılan bilgilere bir ekleme, düzeltme yapmadan, bir müdahalede bulunmadan, sadece tercüme edip özetleyerek Sevim Abla’nın anısına paylaşmak istedim. Ama önce o dört günün bir adım öncesine kısaca göz atalım:
Dört günün bir adım öncesi
Cumhuriyet dönemi boyunca “sol” denilince akla ilk 1920’de kurulan Türkiye Komünist Partisi gelir. TKP farklı etnik kimliklerden üyeye sahipti. TKP üyeleri ve yöneticileri arasında fazla sayıda Ermeni de yer aldı. Başka bir yazımızda detaylı ele almak üzere sadece birkaçını hatırlayalım. Merkez Komite üyeliğine kadar yükselen Aram Pehlivanyan, Barkev Şamigyan, Vartan ve Jak İhmalyan, Hayk ve Anjel Açıkgöz, Sarkis Çerkezyan.
Amacım TKP tarihini ele almak değil. Ancak Sevim Abla’dan bahsederken iki satır da olsa değinmek gereği duydum.
1920’de Bakü’de kurulan Türkiye Komünist Partisi (TKP) kuruluşundan itibaren Ermenice gazetelerde de yerini alır. Mustafa Suphi ve 15 yoldaşı yasal faaliyette bulunmak amacıyla Türkiye’ye dönme kararı alırlar. Saldırılar altında çileli bir yolculuktan sonra Trabzon’a kadar gelirler. 28 Ocak 1921’de Trabzon’da katledilirler. Bu katliamın başlangıcı ve gelişmesi İstanbul’da yayınlanan Ermenice Cagadamard (Muharebe) gazetesinin 28 Ocak 1921 tarihli sayısında “Bolşevik heyet kabul edilmiyor” başlığıyla duyurulur.
TKP 1920’li yıllardan itibaren devlet tarafından sürekli izlenen, soruşturulan, üyeleri tutuklanan, hapsedilen, sürgüne gönderilen bir siyasi partidir. Kuruluşundan sonra, üç-beş yılda bir ardı ardına toplu tutuklamalara maruz kalır, kirli bir kara propagandanın hedefi olur. Üyeleri asında bu toprakların yüz akı olan yüzlerce aydın yer alır. Çoğu ceza yasasının ünlü 141-142. maddelerinden yargılanır. Şimdi Jamanak’taki 1953 duruşmalarıya ilgili haberlere bakalım.
Askeri mahkemede yargılama
Jamanak, 15 Ekim 1953, sayı 16607
Bugün saat 9.30’da Harbiye Merkez Komutanlığı binasında, Ankara Merkez Komutanlığı, 2 Numaralı askeri mahkemesinde 167 komünist yargılanmaya başladı.
Sanıklar Rusya’dan talimat almışlar ve Türkiye’de bir Kızıl Diktatörlük kurma amaçları vardı.
Askeri idare ve emniyet müdürlüğünün iki yıldan beri iş birliğiyle yaptıkları incelemelerde, Türkiye Komünist Partisinin, Türkiye’nin her tarafında gizli hücreler kurduğunu doğrulamıştır.
Bu örgütlenme şu gelişmeler çerçevesinde açığa çıkarıldı.
1946’da “Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi” kapatıldıktan sonra komünistler dağıldı ve yeraltı faaliyetine geçtiler. Bunlar kırlarda, okul bahçelerinde, ıssız yerlerde randevulaşmaya başladılar. Sanıklardan Doktor Sevim Tarı 26 Ekim 1951 tarihinde İstanbul’dan “Ankara” gemisiyle yola çıktığında gözaltına alındı ve üzerinde gizli yerlerden alınmış önemli belgeler bulundu. Belgeler arasında Komünist Partisinin Ana Tüzüğü ve partinin üç yıllık faaliyet raporu yer almaktadır.
Dr. Tarı Tutuklandıktan sonra İstanbul’da 400 polis tarafından aynı anda 60 buluşma evi araştırıldı ve ilk elden 12 kişi tutuklandı. Tutuklananlar arasında askerler de vardı. Ankara Garnizon Komutanlığı da olaya el koyar.
Jamanak bu haberinde, özetle iddia makamına ait partinin amacı, örgütlenme yapısı, faaliyetleri, sanıkların kimlikleri ve mesleklerine ait bilgileri de verir.
Komünistlerin dünkü duruşması
Jamanak, 16 Ekim 1953, sayı 16608
Bir grup sanık tarafsız karar veremeyeceği için askeri mahkeme heyetini ret etti.
Heyet bu talebi incelemeye karar verdi.
İzzeddin Cebe ve Rıza Özdemir’den oluşan heyete Yusuf Ökse başkanlık ediyordu. Savcılık makamını ise Yüzbaşı Halil Ölçer işgal ediyordu.
Önce tutuklu, ardından tutuksuz sanıklar salona alındı.
Bakırköy Akıl Hastanesi başhekiminin, sanık Yaşar Çöl ve Zekayi Özgenç’in tedavi gördüğü için duruşmada hazır bulunamayacaklarını bildiren yazısı okundu. Üç sanık da yasal sürede bildirim yapılmadığı için salondan dışarı çıkarıldı.
Ardından, hâkim heyet üyelerinin adlarını açıklayarak sanıklara heyete güvenip güvenmediklerini sordu.
İlk sözü sanıklardan Sevim Tarı alarak.
- Savcılık makamını işgal eden kişi, ön soruşturmayı yapan Yüzbaşı Halil Ölçer’dir.
- Başkan, bizi ret etmeniz için herhangi bir sebep var mı açıklayınız diye sordu.
- Biz iki senedir hapisteyiz…
- Bu durumu savunmanızda söylersiniz, sadece bizim sorumuza cevap verin. Bize güveniyor musunuz, yoksa ret mi ediyorsunuz.
- Polis amirleri ve savcı kendi istedikleri gibi konuşuyor…
- O konu hakkında konuşmayın, sadece güvenip güvenmediğinizi açıklayın.
- Evet, güveniyorum.
Daha sonra sanık Kemal Ergin söz alarak
- Şahıs olarak heyet üyelerini tanımam. Askeri bir mahkemeyi yasal bir oluşum olmadığını dikkate alarak güvenmiyor ve ret ediyorum.
Sanık konudan saptığı için birkaç kez uyarıldı.
Daha sonra sanıklardan Şaban Ormanlar
şu gerekçelerle heyeti ret ettiğini bildirdi.
- Heyeti oluşturan kişiler Ankara Garnizonu emirlerine tabi görevliler olduğu için tarafsız hareket edemezler.
Abuzer Uğurlu söz alarak bir gerekçe ifade etmeden heyeti ret ettiğini açıkladı.
Sonunda Şevki Akşit söz alarak:
- Şahıslara karşı güvenim var, ancak bu koşullar altında heyetin serbest karar verebileceğine inancım yok.
Savcı sanıkların itirazları yersiz bularak duruşmanın devam etmesini talep etti. Savcının bu talebi üzerine heyet duruşmaya on dakika ara vererek istişarede bulunmak için dışarı çıktı.
Bu sırada tüm sanıklar küçük gruplar halinde aralarında görüşmeye ve beş avukat ile fikir alışverişinde bulunmaya başladılar.
On onbeş dakika sonra heyet tekrar salona döndü ve sanıkların itirazını incelemek üzere bir heyet oluşturulması ve talepler kabul görürse yeni bir mahkeme heyeti atanması, aksi takdirde aynı heyet ile devam etmesi yönünde aldığı kararı okudu.
Komünistlerin duruşmasına devam edildi
Jamanak, 20 Ekim 1953, sayı 16612
Mahkeme heyetinin ret edilmesi kabul görmedi, 167 sanıktan 126’sının kimlik tespiti yapıldı.
Gizli bir komünist parti kurmak istedikleri için beş gün önce askeri mahkemede yargılanmaya başlayan 167 kişi çeşitli gerekçelerle bu davanın farklı bir heyet tarafından yürütülmesini talep etmişlerdi.
Dün farklı bir askeri heyet, sanıkların bu talebini inceledi ve itirazın heyet üyelerinin kişiliklerine yönelik olmadığını, doğrudan askeri mahkemelere yönelik olduğu için reddetti.
Alınan bu karar sanıklara bildirdi. Duruşmaya beş dakika ara verildi, mahkeme heyeti yerini aldı ve duruşma tekrar başladı.
Tutuklu ve tutuksuz sanıklar salona getirildi. Bir önceki oturumda yasal bildirim yapılmadığı için salondan dışarı çıkarılan İhsan Hasırcı ve Hayati Denizkuşu içeri alındı.
Üç avukat Ankara Garnizon Komutanlığına müracaat ederek sanıkların korunmasını talep etmişlerdi. Bu talep kabul edildi. Üç avukatın dilekçesine cevap gelmediği için salonda dinleyici olarak bulunmasına karar verildi.
Daha sonra sanıkların tek tek kimlik tespitine başlandı.
Önce parti kurmak için ciddi faaliyetlerde bulunan Zeki Baştımar’ın kimlik tespiti yapıldı. Geç saatlere kadar 126 sanığın kimlik tespiti yapıldı. Vakit geç olduğu için diğer sanıkların kimlik tespitine bugün devam edilecek. Daha sonra savcı 112 sayfalık iddianamesini okuyacak.
İddianamenin okunması beş saat sürdü
8-15 yıl hapis talep edildi.
Yargılama kapalı olarak devam edecek
Jamanak, 21 Ekim 1953, sayı 16613
Dün Harbiye askeri mahkemesin de gizli komünist parti kurma suçlamasıyla yargılanan 167 kişinin duruşmasına devam edildi. Savcı iddianamesini okumaya başladı.
Albay Halil Ölçer tarafından hazırlanan 112 sayfadan oluşan iddianamenin okunması beş saat sürdü.
Savcı Zeki Baştımar’dan başlamak üzere sanıkların her birinin parti ile ilişkileri, faaliyetleri ve istediği cezaları sıraladı ve duruşmaların kapalı yapılmasını talep etti.
Hâkim savcının talebi konusunda sanıklara söz verdi. İlhan Berktay soruşturmalar sırasında ağır işkence gördüklerini, savcı bu gerçeğin halk tarafından duyulmasından korktuğu için duruşmaların kapalı yapılmasını istediğine dikkat çekti.
Tutuksuz yargılanan Aclan Sayılgan komünistlerin maskesini düşürmek için duruşmaların aleni olmasını istedi. Bunun üzerine salonda aniden bir gerilim yaşandı, Sayılgan’a yönelik “Sus rezil, pis herif” sesleri yükselmeye başladı, Sevinç Tarık ve Kuleli Okulu öğretmeni Abdülkadir [Vedat Türkali] işkence gördüklerini belirterek Aclan Sayılgan ile sözlü kavgaya tutuştular. Hâkim herkesin yerine oturmasını istedi. Abdülkadir söz alarak “Eğer15 sene hizmet etmiş bir askeri elbiseleri ile yerlerde sürükleyecek iseniz gelin beni zorla oturtun. Oturmayacağım. Çektiğimiz eziyetleri her yerde tümüyle duyulur kılacağım.
Bu sözlerden sonra kimseye söz verilmedi. Yarından itibaren dava kapalı olarak devam edecek.
Not: Bu haberden sonra duruşmalar basına kapalı olarak devam ettiği için Jamanak, salon içinden bilgi vermeyi keser