ZAKARYA MİLDANOĞLU
Silinmeyecek izler bıraktı
İki ustanın, yani Tomo ile Sarkis’in tanışması, sonraki yıllarda pek çok meyve verdi. Derin bir dostluk kurdular. Tomo ve çalışma arkadaşları, Sarkis Usta’yla dayanışmanın kıymetli örneklerini verdiler, işyerleri onun ikinci adresi gibi oldu. Yıllar sonra bir sohbet esnasında, Tomo ile Sarkis Usta’nın ailelerinin, 50’li yıllarda, 6-7 Eylül olaylarının yaşandığı dönemde Yedikule’de aynı binada oturdukları ortaya çıktı.
İki onurlu yaşam
Bir grup arkadaş envanter çalışması için Develi’ye karargâh kurmuştuk. Ön hazırlıkları yapmış, tarihsel belgeler didik didik etmiştik. Günlerce iz sürdük, tanıklık yapacak insan aradık. Bulduk da. Develi’de tarihi bir binanın sahibi olan hukukçu Şake Hanım ve elbette Nazar Abinin telefonları imdadımıza yetişti. Bizlere en büyük desteği Nazar Abinin dört çocukluk arkadaşı verdi. Şimdi her biri kocaman adam, birer “baba” olmuştu. Bizleri el üstünde tuttular yedirdiler içirdiler. İçlerinden biri “Aranızda Nazar’ı en iyi tanıyan kim?” diye sordu. Herkes birbirine bakarken “Ben iyi tanırım” dedim...
1620 yıllık bir alfabe ve Van
Van Barosu, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Van Şubesi, Dil Kültür Sanat Araştırmaları Merkezi (ARSİSA) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi tarafından “21 Şubat Dünya Anadil Günü” vesilesiyle ‘Türkiye’de yaşatılmayan diller’ başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Panel Van Barosu Tahir Elçi Salonu'nda düzenledi. Panelin moderatörlüğünü Arap toplumundan Mehmet Sena Sönmez yaparken, Agos yazarı ve mimar Zakarya Mildanoğlu, Kürt Dili Uzmanı Nazir Öcek ve yine Arap toplumundan eğitimci Turgay Dabakoğlu (Arap) konuşmacı olarak yer aldı. Arapça ve Kürtçe ana dili konusunda önemli değerlendirmelerde bulunan Dabakoğlu ve Öcek’in konuşmalarını, düşüncelerini yayına dönüştükleri an okumayı umuyor ve Zakarya Mildanoğlu’nun kendi özetlediği konuşmasını sizlerle paylaşıyoruz.
1893 Malatya depremi bize ne anlatıyor?
Kahramanmaraş merkezli iki deprem, 10 kentte büyük yıkım yarattı. Oysa bu bölgenin tarihte de güçlü depremler yarattığını biliyoruz. 1893 Malatya depremi de bundan tam 130 yıl önce bölgede büyük hasar yaratmıştı. Dönemin Ermeni basını depreme büyük ilgi gösterdi. Büyük bir felaket olmasının yanısıra bu ilginin sebeplerinden birisi o coğrafyada o zamanlar Ermeni nüfusun da yaşıyor olmasıydı. Zakarya Mildanoğlu Ermeni basınından döneme dair geniş bir derlemeyi 2020’deki Malatya-Elazığ depremi sonrasında Agos için kaleme almıştı. Bu derlemeden kısa bir özeti bir kez daha yayınlamak gereği duyduk. Çünkü 130 yıl önce olanlar hala çok tanıdık geliyor. Daha doğrusu 130 yıldır sanki hiç ders alınmamış.
Ermenice basında 1893 Malatya depremi
Arşag Alboyacıyan’ın ‘Malatya Ermenileri’ kitabı Aras Yayıncılık tarafından Türkçe'ye çevrildi ve okuyucuları ile buluştu. 29 Ocak’ta Aras Yayıncılık Yesayan Salonunda bu kitabın tanıtımını yapacaktım. Sunum tarihinde küçük bir değişik oldu ve 6 Şubat’a ertelendi. Bu sırada 1893 Malatya depremi neredeyse 120 yıl sonra tekrarladı. Elazığ, Malatya ve çevresinde yüzlerce bina yerle bir olurken pek çok can kaybı yaşandı.
Malatya Ermenileri kitabında 1893 depremi önemli bir yer tutuyor. Alboyacıyan Malatya ve çevresinin jeolojisinden başlamak üzere benzeri pek çok konuyu işliyor, yararlandığı ve her biri yol gösterici nitelikte olan yüzlerce eser adına yer veriyor. Malatya ve çevresi ile ilgili yazılan tüm Ermenice hatıratlarda, araştırmalarda 1893 depremi ilk gününden itibaren adım adım yer almış. Deprem aynı zamanda dönemin Ermenice gazetelerine de yansımıştır. Detaylarına girmeden bu gazetelerden sadece dördüne yansıyan haberlerden küçük bir seçki hazırladık.
Bir yoldaşın ardından iki satır
Teslim Töre bizlere veda etti. Oğlu “İsteğimiz babamı, yol arkadaşları Deniz Gezmiş’lerin de bulunduğu Ankara Karşıyaka Mezarlığı’na ya da Sinan Cemgil’in bulunduğu Karacaahmet Mezarlığı’na gömmek” dedi. Bir an Osmanlı’nın, Cumhuriyet’in siyasi sürgünler tarihini hatırladım. Osmanlı aydınlarının Paris, Londra’daki sürgünlük yaşamlarını, mücadelelerini düşündüm. Cumhuriyet tarihinde sahte komünist partisi kuran devletin, hemen ardından komünistleri tabutluklarda işkenceye tabi tuttuğunu, canlarını kurtarmak için pek çok muhalif gibi komünistlerin de son çare olarak yurtdışına sığındıklarını hatırladım.
Los Angeles ve New Jersey’de Hrant Dink’i anmak
İnsanların yaşamında öylesine anlar ve tarihler vardır ki ömürleri boyunca zihinlerinden çıkmaz. Attıkları her adımda bir gölge gibi onu takip eder.
Bir ay önce telefondaki tanımadığım bir ses “Seni Amerika’ya Los Angeles’a davet ediyoruz, gelir misin” sorusunu yöneltti. Belli ki beni tanıyordu. Kısa süren bir görüşme sonrasında arayanın İstanbul Ermenileri Derneği’ni temsilen Dr. Markar Köşker olduğunu öğrendim. Dr. Markar’la yüzyüze bir tanışıklığım yoktu ama ikimiz de Tbrevank mezunuyduk, pek çok ortak arkadaşımız, dostumuz vardı. Geçen sene Paris’e gelerek sevgili kardeşim Sarkis Haspanyan’a derneğin Hrant Dink Adalet ve Özgürlük Ödülü’nü takdim etmiş ve o töreni biz de İstanbul’dan canlı olarak izlemiştik. O anlar saniyeler içinden gözümün önünden akıp geçti. Ne yazık ki Haspanyan artık aramızda değil.
Ben Markar’ın ne diyeceğini beklerken, derneğin 2019 yılında bu ödül için beni önerdiğini ve bu nedenle davet edildiğimi söyledi. Bir anda ağzım kurudu, nefesim kesildi, konuşmakta zorlanmaya başladım.
Balkan Savaşı'nın Esir Ermeni Askerleri: Kurtlukayalı Manug Ohan'a ne oldu?
Bu hafta Azadamard gazetesinde yayınlanan Belgrad’taki esir Ermeni askerlere ait uzun bir listeyle devam ediyoruz. Listelerde yer alan asker adlarının bazılarının yanında onbaşı, çavuş, jandarma, subay gibi rütbelerinin de belirtildiği görülmektedir. Başta İstanbul Harbiye Okulu olmak üzere vilayetlerdeki askeri okullarda sayıları az da olsa Ermeni öğrenciler de eğitim görmekte ve subay olmaktaydılar. Askere gidenler ise zaman içinde onbaşı, çavuş gibi çeşitli rütbeler de almaktaydı. Jandarma ise Osmanlı ordusunda özel bir yer tutardı ve fazla sayıda Ermeni genç bu rütbeyle askerlik yapmaktaydı. Önümüzdeki haftalarda bu konuyu özel olarak ele alacağımızı belirtelim.
Yer adları konusunda Sevan Nişanyan’ın sözlüğünden bolca yararlanıyor, pek çok köyün günümüzdeki adını kroşe (köşeli parantez) içinde vermeye çalışıyoruz. Parantez içindeki soru işaretleri ise orijinal metinlerde yer almaktadır. Kroşe içindeki soru işaretleri ilgili yerleşimlerin günümüzdeki adı, yeri tespit edilemediği için tarafımızdan konul
Azadamard'da Ermeni esirler ve Azadamard'ın çaycısının hikayesi
Bu hafta Araçamard’ın ulaşabildiğimiz sayılarında yer alan Ermeni esirlere ait bilgiler son buluyor ve Azadamard gazetesinde yer alan bilgileri paylaşmaya başlıyoruz. Ancak Araçamard’ın ulaşamadığımız sayılarında esir listeleri varsa, elde ettikçe yayınlayacağımızı da belirtelim.
Balkan esirleri arasında bir muhabir: Lev Troçki
Troçki eserinde Balkanlar’ın durumunu detaylı olarak aktardı. Osmanlı İmparatorluğu’nda özellikle “Doğu sorunu”, “Ermeni sorunu” olarak adlandırılan konuyu ele alırken kendi deyimi ile ‘Osmanlı Ermenistanı’nda, Ermenilerin uğradığı katliamları, özellikle doğuda Kürtlerin giriştiği yağma hareketlerini, Ermenilerin adım adım topraksızlaştırılmasını ve yarattığı sorunları ele aldı.