YETVART DANZİKYAN
"Fransa’da siyasi istikrarsızlık ‘aşırı sağ’a yarayabilir"
Fransa'da parlamento seçimlerinin ikinci turu geçtiğimiz Pazar günü yapıldı. Sol ittifak Yeni Halk Cephesi, seçimlerin galibi, ancak hiçbir ittifak Meclis'te çoğunluğu sağlayamıyor. İlk turun galibi aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi ise bu kez üçüncü sırada. Seçim sonuçları yeni bir hükümetin kolaylıkla kurulmasına imkan tanımıyor. Tabloyu Fransa’daki gelişmeleri yakından izleyen siyaseti bilimci ve Birikim dergisi yazarı Ahmet İnsel ile konuştuk.
"Yayın durdurma yerleşik içtihatlara aykırı bir karar"
28 Haziran’da Açık Radyo’nun duyurusuyla kamuoyuna yansıyan “Yayın durdurma ve para cezası” kararından sonra Açık Radyo hukuki olarak karara itiraz etti. Ancak bu süreçte 3 Temmuz’da RTÜK üyesi İlhan Taşçı X hesabından bir açıklama yaparak şöyle dedi: “RTÜK, Açık Radyo’nun lisansını iptal etti. Gerekçe, kurulun daha önce verdiği ‘toplumu kin ve düşmanlığa tahrikten’ 5 gün program durdurma cezasına uymayıp yayını sürdürmesi. Oysa yayıncı para cezasını ödemiş, ancak yayın kesmemiş. Bu durum yayıncı lehine yorumlanmalıydı” Karar gazetemiz yayına girerken henüz Açık Radyo’ya tebliğ edilmemişti. Radyo bu karar için de hukuki girişimlerde bulunacak. Lisans iptali kararı öncesinde radyonun avukatlarından Bahri Belen'e RTÜK’ün tutumu ile ilgili sorular yöneltmiştik.
Açık Radyo’dan ne isteniyor?
Daha önce benzer durumlar yaşanmış, örneğin 24 Nisan açıklamaları için Diyarbakır Barosu’na da çok kez dava açılmış ve Baro bu davalardan (devam edenler soruşturmalar hariç) beraat etmişti. İHD yöneticileri de yakın zamanda, açıklamalarında “Ermeni Soykırımı” dedikleri için yargılandıkları bir davadan beraat etmişlerdi. Peki, RTÜK bu değerlendirmesini neye dayandırıyor?
Yumuşama: Evli evine, köylü köyüne
Peki, Erdoğan ya da AKP bu süreçten ne bekliyordu? Bir ihtimal MHP’ye “Seçeneksiz değiliz” mesajı vermek istediler. Çünkü AKP-MHP ittifakı sonuç olarak 31 Mart yerel seçimlerinden yenilgiyle çıkmıştı. AKP belki de MHP’den uzaklaşmayı –bir an için– aklından geçirdi. Niye olmasındı ki? Erdoğan 22 yıllık iktidarı boyunca sık sık ittifak yaptığı güçleri ve partileri değiştirmemiş miydi? Öte yandan CHP’nin beklentisi neydi, bunu da tam bilemiyoruz
Irkçılığın tezahürleri ve bir taksi hikâyesi
Taksiciye göre, bu randevu sorununu yaratanlar mültecilermiş. Üstelik bu mülteci meselesini Türkiye’nin başına Ermenistan, daha doğrusu Ermenistan’ın eski cumhurbaşkanı açmışmış. Nasıl mı? Şöyle:
İslamcılar ve Türkçülerin Azerbaycan imtihanı
Türkiye; İslamcısı, merkezi, solcusu ve Kürt siyasetiyle İsrail’i soykırıma varan bu operasyonu nedeniyle kınarken, sosyal medyada da olsa, kimi milliyetçi hesapların söz konusu Azerbaycan olduğunda farklı bir hava tutturmaları gerçekten ilginç. Öyle ki İsrail’in tüm bu gaddarlığından Arapları ve Filistinlileri, hatta şu an orada olan Gazzelileri sorumlu tutanlar bile var. İnsan gerçekten bir durup karamsarca düşünmeden edemiyor. Burada çünkü hem Arap, hem de Ermeni düşmanlığı söz konusu.
Kobanê davası kararları: “Yok hükmündedir”in anlattığı
Bu kararlar ne manaya geliyor? Gayet açık: 2015’te çözüm süreci iktidar tarafından bitirildikten sonra Erdoğan’ın MHP ve klasik devlet unsurlarıyla kurduğu ittifakın, ve o ittifakın siyasetini belirleyen zihniyetin, hâlâ Türkiye siyasetine ve hukukuna egemen olduğu anlamına geliyor. 31 Mart’taki seçim yenilgisine rağmen.
Yumuşama, normalleşme, muhalefet
Osman Kavala’nın serbest bırakılması ihtimalinin AKP’ye yakın yazarlardan ve bazı milletvekillerinden gelmeye başlaması, bir gösterge örneğin. Beri yandan MHP de bilhassa Kavala konusunda aynı sert tutumu sürdürüyor; bu da ayrı bir gösterge. Burada bir varsayım yapılabilir. AKP bundan sonrası için yola MHP ile devam ederse ne olur, etmezse ne olur? Belli ki AKP içindeki bir grup bunun egzersizini yapıyor. MHP de kendi oyununu kurmaya çalışıyor.
1 Mayıs barikatı
Bu yıl bu ablukaya bir de tarihi bir fotoğraf eklendi. Polis Saraçhane’de Bizans döneminden kalma Bozdoğan Kemeri önünde bir barikat kurmuştu sabahın erken saatlerinde. O kadar açıklayıcı bir fotoğraftı ki, ne desek, ne yazsak, fotoğrafın gücünü söze dökemiyorduk. Peki ama niye? Taksim niye “yasak”?
Cürm-ü Âzam’ın anlattıkları
24 Nisan 1915’te Ermeni aydınların ve siyasetçilerin İstanbul’dan sürgün edilmesiyle başlayan Ermeni Soykırımı’nın en önemli tanıklarından biri de Aram Andonyan. Aras Yayıncılık 24 Nisan’a denk gelen günlerde Aram Andonyan’ın önemli bir kitabını yayınladı: Cürm-ü Âzam. Kitabın altbaşlığı şöyle: “Halep Muhacirin Müdüriyeti Başkâtibi Naim Bey’in Tanıklığında Ermeni Soykırımı.” Aram Andonyan tarafından kaleme alınan ve Ermeni Soykırımı hakkındaki, özellikle de 1916’da Suriye çöllerinde yaşananlar konusundaki en önemli kaynaklardan biri olan Cürm-ü Âzam, Naim Bey’in Andonyan’a teslim ettiği el yazması notları ve Andonyan’ın derlediği bilgileri, telgrafları, resmî Osmanlı belgelerini ve birinci dereceden şahitlerin tanıklıklarını içeriyor. Ohannes Kılıçdağı’nın çevirdiği kitabın önsözünü de Taner Akçam yazmış. Naim Bey hakkında daha önce de çalışmaları bulunan Akçam ile Cürm-ü Âzam’ı konuştuk