24 Nisan’da yayınlanan Açık Gazete programında söylenen sözler nedeniyle RTÜK tarafından verilen beş programlık yayın durdurma ve para cezasıyla başlayan bir süreç bu. Teknik olarak lisans bu yüzden değil, –RTÜK’e göre– ceza uygulanmadığı için iptal edildi ama tabloya yakından bakmakta ve Anayasa Mahkemesi'nin tam da bu konuda verdiği emsal sayılacak bir kararını hatırlamakta fayda var.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Açık Radyo’nun karasal yayın lisansını iptal etti ve radyonun sesi 16 Ekim itibariyle kesildi. Peki bu noktaya nasıl gelindi?
24 Nisan’da yayınlanan Açık Gazete programında söylenen sözler nedeniyle RTÜK tarafından verilen beş programlık yayın durdurma ve para cezasıyla başlayan bir süreç bu. Teknik olarak lisans bu yüzden değil, –RTÜK’e göre– ceza uygulanmadığı için iptal edildi ama tabloya yakından bakmakta fayda var.
Üst Kurul kararındaki ifadeye göre “… yayına katılan konuğun ‘… Ermeni, yani Osmanlı topraklarında gerçekleşen tehcir ve katliamların, soykırım olarak adlandırılan katliamların 109. Yıldönümü, sene-i devriyesi. Bu yıl da yasaklandı biliyorsunuz Ermeni soykırım anması’ şeklindeki ifadeleriyle ilgili olarak programcıların, bir düzeltme girişiminde bulunmamasının kamusal sorumluluk ve sorumlu yayıncılık anlayışıyla bağdaşmadığı gibi toplumu kin ve düşmanlığa tahrik eden ve toplumda nefret duyguları oluşturabilecek nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.”
Radyo para cezasının ilk taksitini ödedi. Açık Radyo’dan yapılan açıklamaya göre “Elektronik olarak gönderilen tebligatta, üst kurul karar metni açılmasına rağmen elektronik tebligat sisteminin yazılımsal bir hatasından dolayı kapatma günlerinin belirtildiği yazı açılamadı; dolayısıyla, haberdar olmamamız sebebiyle de karar uygulanamadı. Buna karşılık para cezası kararda yer aldığından, RTÜK’e ödeme için müracaat edildi ve ilk taksiti ödendi. Karara karşı da yasal süresi içinde yürütmeyi durdurma istemli dava açıldı.”
RTÜK işte bu duruma rağmen radyonun karasal yayın lisansını iptal etti. Ancak bu arada, Açık Radyo’nun yayın durdurma cezasına ilişkin itirazıyla, Ankara 21. İdare Mahkemesi ‘yürütmeyi durdurma’ kararı alınca lisans iptali kararı tebliğ edilmedi. Radyo da yayınlarına, diken üstünde de olsa devam etti.
Geçen hafta öğrendik ki aynı mahkeme ‘yürütmeyi durdurma’ kararını kaldırmış, Açık Radyo bu karara itiraz etse de RTÜK lisans iptali kararını tebliğ etmiş. Bu durumda itiraz süreci devam etse de karasal yayın kesildi. Yani 95.0 artık –ya da şimdilik– sessiz.
Peki, RTÜK niye program durdurma kararı verdi? Yayında “Ermeni Soykırımı” dendi ve programcı bunu düzeltmedi diye. Sürecin en başında bu sütunlardan, Ermeni Soykırımı dediler diye haklarında peş peşe davalar açılan Diyarbakır Barosu ve İHD’nin bu davalardan beraat ettiğini hatırlatmıştım. Ortada böyle mahkeme kararları varken RTÜK neden, “toplumu kin ve düşmanlığa tahrik etme” gibi bir gerekçeyle program durdurma yoluna gitti? Bilmiyoruz. O zaman da sorduk ve bu sorulara yanıt alamadık.
Tam da bu süreçte Anayasa Mahkemesi (AYM) önemli bir karar verdi. Hrant Dink Vakfı’nın 18–19 Ekim 2019’da Kayseri’de yapmayı planladığı konferans Valilik tarafından engellenmiş, Vakıf bunu mahkeme taşımış, oradan sonuç alamayınca AYM’ye gitmişti. AYM birkaç hafta önce, yasaklama hakkında “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali” kararı verdi.
Emsal oluşturacak, önemli bir hüküm de veren AYM, konferanstaki konuşmalarda ‘soykırım’ ve ‘katliam’ ifadelerinin kullanılabileceği tezi üzerinden, yasaklama kanaatine ulaşılmasının yanlış olduğunu savundu ve şu değerlendirmede bulundu:
“Yüz yılı aşkın bir süre önce gerçekleşmiş olan ‘Ermeni Tehciri’ aradan uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen geçmişte ve hâlen ülkemizde ve uluslararası toplumda, akademik camialarda ve siyasi çevrelerde tartışılan önemli siyasi ve tarihî bir konu olmuştur.”
“Somut olayda yasaklamaya dayanak ifadelerin, devlet yetkilileri ve Türk toplumunun geneli tarafından benimsenmediği ve rahatsız edici olduğu açıktır. Ancak ifade özgürlüğünün sadece toplum tarafından kabul gören veya zararsız ya da ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerli olduğu da gözetilmelidir.”
“Bu değerlendirmeyle uyumlu olarak tarihsel gerçeklerin ortaya çıkarılması bakımından kullanılacak terimlerin ve açıklanacak yorumların –bir topluma veya kişilere karşı nefret aşılayarak şiddete tahrik edecek veya haklı gösterecek nitelikte olmadığı sürece– ifade edilmesine imkân tanınması gerekir.”
Hrant Dink Vakfı Hukuk Danışmanı Fethiye Çetin kararı geçtiğimiz Eylül ayında Agos'a değerlendirirken şöyle demişti:
"Anayasa Mahkemesi, konferansın iptaline ilişkin idari işlemin, ifade özgürlüğü bağlamında Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verdiği gibi Ermeni Soykırımı ya da Katliamları demenin ifade özgürlüğü sınırları içinde değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin çok kapsamlı çok önemli açıklamalarda bulunmuştur. Sanırım bu açıdan da çok önemli bir emsal karar olma niteliğini taşımaktadır."
Anayasa Mahkemesi bunu söylüyor, öte yanda RTÜK program durdurma cezası veriyor; mahkeme yürütmeyi durduruyor ama sonra bu kararını kaldırıyor. Ve teknik olarak aksayan bir süreç gerekçe gösterilerek, 30 yıllık bir radyonun frekansı iptal ediliyor.
Kesilen sadece Açık Radyo’nun değil, hepimizin sesidir.