Buradan satır arası okumak suretiyle Türkiye’nin “Zengezur” projesini tekrar gündeme getirdiğini Ermenistan’ın buna “Barış Kavşağı” projesi ile yanıt verdiğini varsayabiliriz. Bu açıdan bu konuda bir ilerleme olup olmadığını anlamak zor. Ancak görüntülere bakarak da şunları söyleyebiliriz. Görüşme başladığında hayli gergin olan yüz ifadeleri Erdoğan’ın Paşinyan’a kendi yazdığı "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabını hediye ettiği sıralarda gevşemiş görünüyor. Hatta Paşinyan’ın kitabı teslim alırken neşeli bir ifade takınması, Ermenistan’da eleştiri konusu bile oldu.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan New York’ta biraraya geldi. Buluşma elbette önemli. İki lider, iki ülke arasındaki normalleşme süreci başladığından bu yana zaman zaman biraraya gelmekteydi. New York’taki buluşma kritik bir döneme denk gelmesi açısından da önemli.
Buluşma sonrasında detaylı bir bilgi edinemedik. Taraflar diplomatik açıklamalar yaptılar ve normalleşme sürecinin “ön koşulsuz” olarak devam ettiğini vurguladılar.
Peki bu buluşmanın zamanlama açısından önemi neydi? Şöyle ki, Ermenistan ve Azerbaycan arasında hâlâ bir barış anlaşması imzalanmış değil ve Türkiye ısrarla Erivan- Bakü arasında bir anlaşmaya varılmasının Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleşme sürecini kolaylaştıracağını söylüyor. Aslında, bu bir ön koşul.
Mesele şu ki, anlaşma da bir türlü imzalanamıyor. Ermenistan önceki hafta anlaşma maddeleri üzerinde büyük oranda mutabakata varıldığını ve mutabakata varılan maddeler üzerinden bir an önce anlaşmayı imzalamaya hazır olduğunu duyurdu. Bakü tarafında ise böyle bir niyet görülmüyor. Görülmüyor çünkü Türkiye ve Azerbaycan “Zengezur Koridoru” talebinden hâlâ vazgeçmiş değil.
Bu konudaki detayları sık sık yazdık, kısaca tekrar etmek gerekirse Türkiye ve Azerbaycan, Nahcivan (Yani Türkiye) ile Azerbaycan’ı birbirine bağlayacak, Ermenistan topraklarından geçecek ancak Ermenistan’ın kontrolü altında olmayacak bir koridorda ısrarlı. Ermenistan böylesi bir formüle karşı çıkıyor çünkü bu basitçe Ermenistan’ın topraklarının bir bölümünü Türkiye ve Azerbaycan’a vermesi demek.
Paşinyan yönetimi kendi kontrolü altında olmayacak bir koridora karşı çıkarken bir alternatif de sunuyor, bölgesel ulaşım yollarının açılması için “Barış Kavşağı” projesini gündemde tutuyor. Bu proje ise deyim yerindeyse Ankara ve Bakü’yü “kesmiyor”
Öte yandan bir diğer mesele de şu ki İran da “Zengezur Koridoru” projesine karşı, çünkü bu durumda Ermenistan ile ortak sınırını kaybedecek ve kuzey sınırı Azerbaycan ve Türkiye tarafından çevrelenmiş olacak.
Görüşmeye gelirsek. Buluşma sonrasında Ermenistan tarafından yapılan açıklama aslında dikkat çekici. Buna göre “Paşinyan, Erdoğan'a Ermenistan-Azerbaycan çözüm sürecinin mevcut durumunu aktardı, Ermenistan'ın çözüme ilişkin anlaşmayı imzalamaya hazır olduğunu ifade etti ve Ermenistan hükümetinin ‘Barış Kavşağı’ girişimi hakkında bilgi verdi.”
Buradan satır arası okumak suretiyle Türkiye’nin “Zengezur” projesini tekrar gündeme getirdiğini Ermenistan’ın buna “Barış Kavşağı” projesi ile yanıt verdiğini varsayabiliriz. Bu açıdan bu konuda bir ilerleme olup olmadığını anlamak zor.
Ancak görüntülere bakarak da şunları söyleyebiliriz. Görüşme başladığında hayli gergin olan yüz ifadeleri Erdoğan’ın Paşinyan’a kendi yazdığı "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabını hediye ettiği sıralarda gevşemiş görünüyor.
Hatta Paşinyan’ın kitabı teslim alırken neşeli bir ifade takınması, Ermenistan’da eleştiri konusu bile oldu. Ayrıca Paşinyan’ın Erdoğan’ı “Türk Evi”nde ziyaret etmesi de Ermenistan’da tartışılıyor, “Neden orta bir noktada buluşulmadı?” gibisinden.
Türkiye ise buluşmanın Türk Evi’nde olmasını diplomatik bir başarı olarak görüyor ve Türkiye’nin gücünün bir örneği olarak yorumluyor. Görüşmeden hemen sonra T.C. İletişim Başkanlığı konuyla ilgili duyurusunda “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu için gittiği New York’taki Türkevi’nde Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ı kabul etti” ifadelerini kullandı... “Kabul etti” ifadesi burada gerçekleşen diğer buluşmalar için –aslında hepsi için değil- kullanıldıysa da, Türkiye kamuoyunun ve medyasının bir kısmı açısından “kabul” ifadesi, bir üstünlük vurgusu idi.
Neyse, bunlar tâli detaylar. Bu görüşmeden sonra normalleşme sürecinin hızlanıp hızlanmayacağını ya da kara sınırının –mutabık kalındığı üzre- en azından üçüncü ülke vatandaşlarına açılıp açılmayacağını bilmiyoruz. Aliyev’in Türkiye’ne nasıl “tavsiyelerde” bulunacağını da bilmiyoruz. Ancak temas olması, temas olmamasından iyidir. Meseleye böyle bakmakta fayda var.