J.K Rowling’in yeni romanı ‘The Casual Vacancy’, Harry Potter’in efsunlu dünyasından bir hayli uzak bir yere, büyüden ve büyücülerden azade bir kurmaca evrene götürüyor bizleri. Fakat New York Times’ın ünlü edebiyat eleştirmeni Michiko Kakutani’ye göre, “Rowling’in romanında tasvir olunan etten kemikten ve efsunsuz dünya, taammüden yavan bir biçimde resmedilmiş, bıktırıcı raddede klişelere bulanmış, donuk bir mahiyet arz ediyor.”
J.K Rowling’in yeni romanı ‘The Casual Vacancy’, Harry Potter’in efsunlu dünyasından bir hayli uzak bir yere, büyüden ve büyücülerden azade bir kurmaca evrene götürüyor bizleri. Bu kitapta sihre, olağanüstü güçlere yer yok. Bunun yerine, Harry’nin amca ve teyzeleri olan Petunia ve Vernon Dursley gibi benmerkezci, dar kafalı, kendini beğenmiş ve de insanların kusurlarını deşelemeye meraklı karakterlerle dolu, okurun hayatına dokunamayan, yetişkinler için yazılmış bir roman var karşımızda.
Rowling’in, Harry ve arkadaşlarının yaşadıkları kurmaca evreni icat ve detaylıca tasvir etmeye hasredilen 15 yıldan sonra neden bambaşka türde bir eser vermeyi denediğini tahmin etmek hiç de zor değil; küresel bir fenomene dönüşen Harry Potter serisinin yükselttiği beklenti çıtasının tedirgin edici kudretini karşısına alma cesaretini gösterdiği içinse kendisine ancak hayranlık duyulabilir. Lakin maalesef Rowling’in romanında tasvir olunan etten kemikten ve efsunsuz dünya, taammüden yavan bir biçimde resmedilmiş, bıktırıcı raddede klişelere bulanmış, donuk bir mahiyet arz ediyor. Pagford isimli küçük ve kurgusal bir İngiliz kasabasında geçen roman, Barry Fairbrother isimli bir belediye konseyi üyesinin ani ölümüyle tetiklenen siyasi ve kişisel nitelikteki olayları konu edinmekte. ‘The Casual Vacancy’, ‘Peyton Place’ tarzı bir karanlık TV dizisiyle, İngilizlerin aşina oldukları, küçük bir kasabada yaşayan sıradan insanların mütevazı yaşamlarını konu edinen Barbara Pym romanlarının tuhaf bir karışımını andırıyor.
Yetişkinlere göre bir kitap
Kitap, kesinlikle çocuklara göre değil: Değindiği konular arasında intihar, tecavüz, eroin bağımlılığı, dayak ve baba katli arzusu da var; rahatsız edici aile-içi şiddet sahnelerini, mezarlıkta sevişmeyi ve kullanılmış bir kondomun grotesk tasvirini de -’Çimlerin üstünde, ayaklarının hemen bitişiğinde duran kullanılıp atılmış prezervatif, büyükçe bir kurtçuğu bağrında taşıyan bir koza gibi parıldamaktaydı’- bu listeye eklemek gerekiyor. Kitapta sahici drama sahnelerine ve muhtelif mizahi ögelere rastlamak mümkün olsa da, acemice sahnelenen beklenmedik iki ölümle nihayete eren kurgu, Harry Potter serisinin kapanış bölümünün uyandırdıklarının aksine, okuru karmaşık duygulara sürüklüyor.
Romanın sonuç bölümünde, cesaret, azim, sadakat ve görev bilinci gibi hassaların yüceltilişiyle karşılaşmak yerine, insanın zayıflığının, bencilliğinin ve aptalca zevzekliğinin biçare sahnelenişiyle yetinmek durumunda kalıyoruz. Mitsel, fantastik bir serüvenin şenlikli serimlenişi yerine, bir düzine ya da daha fazla sayıda insanın başına gelenlerin, okurun duygudaşlık kurabileceği dört başı mamur bir roman formunda aktarılamayışına tanıklık ediyoruz.
Bugüne değin pek çok yazar, küçük bir kasabada yaşayan sıradan insanların başından geçen maceraları, muazzam bir duygusal zenginliği yansıtacak şekilde tasvir etmesini bildi. Lakin heyhât, Rowling bunu başaramıyor. Harry Potter’ın kurmaca evreni, bir Tolkien’in Orta Dünyası, yahut L. Frank Baum’un Oz’u kadar zengin imgelerle yoğrulmuş ve girift bir biçimde tasarlanmış iken, Pagford tuhaf bir şekilde harcıalem bir mahiyet arz ediyor. Cinsel ahlaksızlığı ifşa etmek için çatısı uçan apartmanları, aile-içi anlaşmazlıkları ve kuşaklar arası çatışmalarıyla yüzeysel tiplemelerden mürekkep, sahici olmayan bir kasaba… Sanki Rowling’in hayranlık uyandıracak derecede canlı, yaratıcı olan hayal dünyası dizginlenmiş, dünyeviyle fantastik olan arasındaki gerilimden yoksun kalması hasebiyle değil üç, iki boyutlu bir dünya kurgulaması dahi mümkün olmamış gibi.
Sayfalar ilerledikçe Rowling, yaratmış olduğu karakterlerin sinelerinde taşıdıkları sırların yol açtığı sonuçları serimlemeye başlar. Anlatının akıcılık kazandığı bu noktaya ancak sayfalar sonra varılabilmiştir . Bu esnada okur, Barry Fairbrother’ın ölümüyle alevlenen siyasi çekişmelerin ve Pagford’un özgül sınıfsal gerilimlerinin bıkkınlık verici tasviriyle de boğuşmak durumunda kalır. Dezavantajlı toplumsal grupların savunuculuğunu üstlenen, bağımlılar için bir klinik açmak ve kamusal bir barınma politikası formüle etmek lüzumu bulunduğunu öne süren bir siyasi fraksiyonla, ona muhalefet eden bir başka fraksiyon arasındaki politik rekabet, detaylıca resmedilir. Amerikalı okura tanıdık gelecek, onun ilgisini çekme potansiyeline sahip olan bu konu -Demokratlarla, Cumhuriyetçiler arasındaki, devletin meşru fonksiyonlarının neler olduğuna dair sürmekte olan tartışmayı hatırınıza getirin-, romanda cansız ve soyut bir biçimde tasvir ediliyor.
‘The Casual Vacancy’nin, yetişkinlikle birlikte gelen sorumluluğun yükü ve ölümün inatçı gerçekliği gibi, Harry Potter romanlarına da konu olan pek çok temayla boğuştuğu söylenebilir. Harry’nin hikâyesinin etkileyiciliği, Rowling’in, doğaüstü olduğu halde, ölümün ve hayatın faniliğinin vaki olduğu, özgür seçimle mukadderatın iç içe geçtiği paralel bir dünya inşa etme kabiliyetinden kaynaklanıyordu. ‘The Casual Vacancy’de ise hikâyenin duygusal bir derinliğinin olmayışına tanıklık ediyoruz. Söylemek gerekir ki bu, yalnızca hikâyenin mütevazı addedilebilecek kurgusundan kaynaklanmıyor. ‘Harry Potter’da savaş, iyiyle kötü arasındaydı; burada ise sıradan, boşboğaz liberallerle, muhafazakârlar arasında. ‘The Casual Vacancy’nin tiplemelerinin ‘karakter’ hüviyeti kazanacak denli bütünlüklü bir biçimde hayal ve tasvir edilmemiş olması, bu duygusal yalınkatlığın başlıca sebeplerinden birini teşkil ediyor.
Romanın kalbindeki boşluk
Hikâyenin karakterlerine gelince: Fairbrother’ın en yakın arkadaşı, onun eşinin ölümüyle birlikte dul kalan karısıyla ilişkisi olduğunu öğreneceğimiz Gavini; Fairbrother’ın hasmı, kendisini Pagford’un ilk vatandaşı telâkki eden ve bir hayli şişman olan Howard Mollison; çirkin ördek Krystal Weedon, ve onun uyuşturucu müptelası annesi Terri; genç kızıyla beraber kasabaya yeni taşınmış olan Kay Bawden; hoşnutsuz, ergenlik çağındaki delikanlılar Fats ve Andrew; bir de bunlara ek olarak bir avuç yerel geveze ve dedikoducudan mürekkep bir kadro var elimizde. Sözü edilen karakterler canlı ve de yalın bir biçimde resmediliyor; Harry Potter’ın sonraki eserlerine damgasını vuran karmaşık muğlâklıktan pek az nasiplenen bir kurgudan söz ediyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse, romanın tam kalbinde büyük bir boşluk bulunmakta.
‘The Casual Vacancy’nin okurları olarak, ne romanın karakterlerinin geçmiş yaşamları hakkında Harry ile onun dostları ve düşmanları hakkında sahip olduğumuz düzeyde bilgi sahibi olabiliyor, ne de onların geçmişte yaşadıklarının ve ailelerinin geçmişlerinin, bugünkü yaşantılarını nasıl ve ne ölçüde etkilediği hakkında açık bir fikir edinebiliyoruz. Doğrudur, Harry Potter’ın sihirli dünyasını tüm ayrıntılarıyla serimlemek için Rowling yedi ciltlik bir külliyât kaleme almak durumunda kalmıştı. Okurları olarak bizlere sadece, Rowling’in ‘The Casual Vacancy’nin yeni bir cildini yazmaya kalkışmak yerine, daha sürükleyici yeni materyallerle karşımıza çıkmasını ummak düşüyor.
İngilizceden çeviren Halit Yerlikhan.
Yazının orijinali için
http://www.nytimes.com/2012/09/27/books/book-review-the-casual-vacancy-by-j-k-rowling.html
* Kakutani, ABD’nin en ünlü edebiyat eleştirmeni olarak tanınıyor. 1983’ten beri New York Times’ta eleştiriler yazan Kakutani, aynı zamanda sert eleştirileri ve kıt notlarıyla tanınıyor ve yazarlar tarafından pek sevilmiyor.