Konulu film denilince akla ne geliyor bilinmez ama, Georges Méliès sinama tarihinin ilk konulu filmini çeken şahıstır. Bunun haricinde lap dissolve, fade in, fade out gibi özellikleri de keşfedip sinema tarihinin nevi şahsına münhasır efsaneleri arasında yer alır. Méliès'in çektigi 500 filmden ise sadece 140'ı günümüze ulaşmıştır ne yazık ki.
Cengizhan Çelik
cngzhnclk@gmail.com
Vakti zamanında 'Sinema hayattır, hayat sinema' diye düşünüyordum, bu yazı için o cümlemi 'Sinema illüzyondur, illüzyon sinema' şeklinde değiştiriyorum.
Dünyanın bilinen ilk sinema filmi olarak Auguste ve Louis Lumière kardeşlerin çektiği L’Arrivée d’un Train en Gare de La Ciotat [Trenin La Ciotat Garı’na Varışı] olarak gösterilir. Bu film tam olarak bir trenin istasyona gelişidir. Başı da sonu da tam olarak budur. İzlemek isteyen sinefiller için:
GEORGES MELIES
SİNEMANIN İLK SİHİRBAZI |
28 Aralık 1895′te Paris’te bulunan Salon Indien du Grand Café’de her biri yaklaşık 46-48 saniye uzunluğundaki 10 kısa filmi izleyiciyle buluştururlar. Bu gösterim aynı zamanda tarihteki ilk toplu film gösterimi olarak kabul edilir. Gösterimde yer alanlar için bu tarihi an şaşırtıcı bir kaç büyülü andan ibaretken Georges Méliès için hiç de öyle değildir.
Dönemin en ünlü illüzyonistlerinden birisi olan Georges Méliès o gösterimden sonra hem kendi hayatını değiştirir, hem de tüm insanlığa muhteşem bir hediye bırakır.
Georges Méliès kimdir?
Ailesinin ayakkabıcılık yaptığı Paris'te doğar. Babası sıradan her baba gibi ‘adam’ olmasını ve bu işleri bırakmasını istese de genç Georges eğitimi için gittiği Londra'da illüzyon ile tanışır.
Sihirbazların numaralarını görünce şaşkınlıkla bakakalan Georges, Paris'e döndüğünde ilk iş olarak mahalleden arkadaşlarını şaşırtmayı dener yaptığı numaralarla.
Gitgide hayran kitlesi genişleyen ve popülaritesi artan bir şahsa dönüşünce hem şımarır, hem de babasına karşı çıkmaya başlar.
Önceleri bir tiyatro sahnesinde çıkan Georges, daha sonra kendi tiyatrosunu kurar. Çok geçmeden Fransa'nın en çok izlenen illüzyonisti ünvanını alır. İyi para kazanır, mutluluğu da bayan Méliès'de bulur. 28 Aralık 1895 akşamı Paris'in nezih salonları arasında gösterilen Salon Indien du Grand Café’de hayatını değiştirecek o büyülü şeyle karşılaşır. Auguste ve Louis Lumière kardeşlerin yapmış olduğu gösterimi ağzı açık izleyen Georges Méliès, asıl illüzyonun bu olduğunu düşünür ve Auguste ve Louis Lumière kardeşlere bu işi nasıl yaptıklarını sorar fakat Lumière kardeşler onu kaale almazlar.
Bunun üzerine Georges Méliès, belki de inat yaparak, gider sinematografın bir benzerini yapar. Hatta, tiyartosuyla birlikte varını yoğunu satıp bir de stüdyo kurar. Georges Méliès'nin 'Star Film Company' adlı şirketi 1896'da film üretimine başlar. Méliès, 1892 ile 1912 yılları arasında yüzlerce film üretir. 1902'de Londra, Barselona ve Berlin'de, 1903'te ise New York'ta dağıtım büroları kurarak Lumièreleri neredeyse saf dışı bırakır.
Konulu film denilince akla ne geliyor bilinmez ama, Georges Méliès sinama tarihinin ilk konulu filmini çeken şahıstır. Bunun haricinde lap dissolve, fade in, fade out gibi özellikleri de keşfedip sinema tarihinin nevi şahsına münhasır efsaneleri arasında yer alır. Méliès'in çektiği 500 filmden ise sadece 140'ı günümüze ulaşmıştır ne yazık ki.
Kimi yanmış, kimi ise parasızlıktan hammadde olarak toptancıya satılmış, bazıları da I. Dünya Savaşı sırasında postal yapılmak üzere ordu tarafından müsadere edilmiştir.
Çektiği filmlerde yönetmen, senarist, oyuncu, makyöz, dekor, kostüm, montaj, özel efekt görevlerini de üstlenmiş ve bunlarla da yetinmeyip filmlerin dağıtımını da yapmıştır.
Başta da dediğim gibi; sinemanın bir illüzyon olduğu söylenir hep.
Georges Méliès filmografisinden eşsiz parçalar: