10 yaşındaki kemancı Simon Hagopian Rogers, New York’taki St. Vartan’s Katedrali’nde verdiği konserle dinleyicileri büyüledi. Benim gibi Türkiye’den gelen ve Rogers’a aşina olmayan biri için ‘harika çocuk’ New York’un hediye ettiği en güzel sürprizlerinden ve son yılların en iyi müzikal keşiflerinden biri.
Noel ruhu haftalardır ABD’nin dört bir yanında. Aralık’ın ilk haftası çoğunluk için ağaç süsleme ve ağaç ışıklarını yakma ritüelleriyle geçerken, bu ritüellere bazı özel etkinlikler de eşlik ediyor. Bunlardan biri de, 6 Aralık Cumartesi günü New York’taki St. Vartan’s Katedrali’nde Noel ağacı ışıklarını yakma ritüeli öncesinde düzenlenen ve soğuk kış gününde ruhları ısıtan bir konserdi.
Konserin açılışı, Hasmik Konjoyan’ın sanat direktörlüğünü üstlendiği ve 2010’da Boston’da kurulan Zangakner Çocuk Korosu’yla yapıldı. ‘Hoy Nazan im Yari’ ‘Im Anuş Mayrig’, ‘Im Pokrig Navag’, ‘Ghapama’ gibi Ermenice şarkıların yanı sıra Rusça ‘Zimoushka Zimoushka’, Rumca ‘Ax Annoula tou Xionia’ gibi çeşitli dillerde parçaları da repertuarlarına ekleyen grup, Leonard Cohen’in klasikleşmiş parçası ‘Hallelujah’ı Ermenice seslendirerek dinleyicilere hoş anlar yaşattı.
New York’un en güzel sürprizi
Konserin özel bir bölümü de Şahan Arzruni ve kemanist Simon Hagopian Rogers’a ayrılmıştı. Şahan Arzuni piyanosuyla, 10 yaşındaki Simon Hagopian Rogers ise kemanı ile izleyenleri büyüledi. Şahan Arzruni yıllarını müziğe vakfetmiş bir duayen, fazla söze gerek yok. Simon Hagopian Rogers ise, benim gibi Türkiye’den gelen ve Rogers’a aşina olmayan biri için New York’un hediye ettiği en güzel sürprizlerinden ve son yılların en iyi müzikal keşiflerinden biri.
Dört yaşından beri keman çalan Simon Hagopian Rogers, Şahan Arzuni’nin piyanosu eşliğinde Aram Khachaturian’ın ‘Chant-Poeme’, Bizet’nin ‘Fantasia on Carmen’ gibi klasiklerini olağanüstü başarılı bir şekilde yorumlayarak dinleyicileri kendisine hayran bıraktı. ‘Child prodigy’ yani harika çocuk olarak nitelendirilen Simon Hagopian Rogers ile konser sonrası sohbet etme fırsatı bulduk.
Aileden gelen müzik birikimi
Simon gerçekten de yaşının üzerinde olgunlukta bir çocuk ve aurası sahne dışında da hissediliyor. Müzisyen bir aileden geldiğini, dedesinin tanınmış ud sanatçısı Avedis Hagopian olduğunu anlatan Simon, babasının da hem keman çaldığını hem de ‘Traditional Crossroads’ adlı müzik şirketinin kurucusu olduğunu belirtti.
Müziğin kendi hayatındaki yerini ise şöyle özetledi: “Müzik hep hayatımdaydı. Kaufman Müzik Okulu’nda öğrenciyim ve günde dört saatim keman çalarak geçiyor. Babam keman çaldığı için arka planım keman ama bunun haricinde piyano ve az da olsa ud da çalıyorum. Piyano bana beste yapma imkânı sağlıyor ve şu an yüzden fazla bestem var.”
Kariyer planları belli
Simon Hagopian Rogers sekiz yaşında İtalya’nın Cremona şehrinde yapılan uluslararası keman yarışmasında ikinci seçilmiş. Büyük hayranı olduğu ünlü kemanist Maxim Vengerov’un derslerine katılmış.
Fritz Kreisler, Maxim Vengerov, Aram Khachaturian, Paganini ve Tchaikovsky gibi keman virtüözü ve müzisyenlere hayranlık duyan Simon, Şahan Arzuni ile birlikte çalmanın da bir ayrıcalık olduğunu ifade etti.
Yakın ve uzak gelecek planlarını ve hayallerini sorduğumda ise şöyle yanıt verdi:
“Katıldığım bir yarışmanın ardından Carnegie Hall’da konser vermeye hak kazandım ve Ocak’ta sahnede olacağım. Çok yakında çocuk yetenekleri kapsayan uluslararası bir yarışma var ve yarışmaya katılmak için ilk yirmiye girmek gerekiyor. Bir diğer hedefim bu yarışmaya katılmak. Müzikte kariyer yapmak hiç kolay değil, okulda bazı arkadaşlarımın kariyer planı yok fakat benim var ve bunun için çok çaba göstermem gerekiyor.”
Amerika’da geniş bir hayran kitlesi olduğunu söyleyen Simon Hagopian Rogers İstanbul’u çok merak ettiğini ve İstanbul’a konser için gelmenin harika olacağını da iletti.
Simon Hagopian Rogers ismini şimdiden not edelim çünkü on yıl sonra onu dünyanın en iyi kemancılarından biri olarak göreceğimize eminim. Umarım gelmeyi çok istediği İstanbul’da da müzikseverlerle en kısa zamanda buluşur ve kemanından çıkan büyüyü paylaşır.