Family Guy’ın yaratıcısı Seth MacFarlane’ın hem oynayıp hem de Ted’i seslendirdiği film, mizah açısından tatmin edici olsa da, içerik ve üslup açısından klişelerin içinde kalmış ve tabuları aşamamış Hollywood yapımı bir komedi. Ted’de ayrımcı, cinsiyetçi, oryantalist laflar havada uçuşuyor.
Atacan Atakan
atacanatakan88@gmail.com
8 yaşındaki John, bir Noel gecesi sevgili oyuncak ayısının canlanmasını, kendisiyle konuşmasını diler ve ertesi sabah, en iyi arkadaşı olan oyuncak ayı Ted, konuşan canlı bir ayıcığa dönüşür! John artık yalnız değildir, aksine çok mutludur ve her anında Ted yanındadır. Aradan yıllar geçer, artık 30'lu yaşlarının ortasında olan John, ayı Ted ile bir ömür geçirmiş, aynı evi paylaşmıştır. Dahası Ted de insan hayatına uyum sağlamış, John'dan daha çapkın, daha edepsiz ama bir o kadar da şirin bir yaratık olmuştur. Tek bir sorun vardır, John Ted’i her ne kadar çok sevse de vaktinin çoğunu onunla geçirmenin yıkıcı etkilerini görmeye başlar. Kız arkadaşı Lori’nin memnuniyetsizliği ile bu etki iyice artmaktadır. John kendi hayatına devam edebilmek için Ted'den ayrılmak zorunda olduğunu hisseder. İkili arasındaki ayrılık sorunları daha da çoğaltacaktır.
Filmde John karakterini Mark Wahlberg, Lori karakterini Mila Kunis canlandırırken Ted’i ise filmin yönetmeni, aynı zamanda Family Guy isimli animasyonun yaratıcısı, Seth MacFarlane seslendiriyor. Mizah dozu bir hayli yüksek olan film, gülmek için gerçekten doğru bir seçim olabilir. Tabii söylenen her cümleye dikkat etmeden izlenildiği takdirde. Filmin senaryosu, kurgusu, görüntüsü ve diğer teknik yeterlilikleri veya yetersizliklerinden çok, filmdeki diyaloglar ve bu diyaloglarda geçen ‘ötekileştirme’ler dikkatimi çekti.
Hollywood yapımı komedi filmlerinde kalıplaşmış, ancak bir o kadar itici diyaloglardan Ted de nasibini alıyor. Filmin birçok yerinde anti-Semitik, homofobik, seksist ve bazen de oryantalist bir dil kullanılıyor. Özellikle John ve Ted arasında geçen diyaloglar, her ne kadar mizah açısından tatmin edici olsalar da, ayrımcı bir üslubun varlığı belli bir noktadan sonra rahatsız edici olabiliyor. Aklıma gelen ilk örnek: Ted ile evlerini ayıran John’un iş arkadaşıyla yaptığı konuşmada, arkadaşı John’a, İranlı erkek arkadaşının kendisini terk ettiğini söyler. Bunun üzerine John’un yorumu ‘İkimiz de kıllı arkadaşlarımızdan ayrıldık desene’ şelkinde olur. Ted’in açacağı kütüphaneye Yahudileri ‘bile’ alacağını söylemesi, Ted’in taşındığı yeni evdeki komşusunun kavgacı ve huysuz bir Çinli olarak betimlenmesi, filmdeki kadınların çoğunlukla seks objesi olarak resmedilmesi, Ted’in kendisinin ve John’un gay olmadılarını ve bunun ‘iyi bir şey’ olduğunu söylemesi... Yönetmen MacFarlane eşcinsellerin haklarını ve gay evliliğini desteklemesine rağmen filmde homofobik bir yaklaşım egemen. Ayrıca, afişe bile yansıyan maskülenliği filmin başından sonuna kadar hissetmek mümkün.
Film mizah açısından birçok gazete ve dergi tarafından beğenilirken, özellikle bazı ayrımcı yaklaşımları nedeniyle eleştiriliyor. IMDB’den 7.6, Rotten Tomatoes’dan 6.9 puan ve beyazperde’den iki buçuk yıldız alan film satirik mizah sevenlerin hoş vakit geçirebilecekleri bir film olabilir (tabii bazı diyalogları kulak ardı etmeleri koşuluyla). Sonuç olarak, Ayı Ted mizah açısından tatmin edici olsa da, içerik ve üslup açısından klişelerin içinde kalmış ve tabuları aşamamış Hollywood yapımı bir komedi.