Hangardz tiyatro topluluğu, Amed Tiyatro Festivali’nde Ermenice sahneleyeceği “Yüreğim Dağlardadır” oyunuyla 28 Nisan’da izleyici karşısına çıkacak. Ekibin kurucu üyelerinden Yeğya Akgün, Diyarbakır'a yapacakları turneyle ilgili olarak heyecanlı olduklarını söylüyor.
Bağımsız tiyatro topluluğu Hangardz, 25 Nisan'da başlayacak Amed Tiyatro Festivali kapsamında Ermenice sahneleyeceği “Yüreğim Dağlardadır” oyunuyla 28 Nisan’da Diyarbakır izleyicisiyle buluşacak. Tara Demircioğlu ve Yeğya Akgün’ün birlikte yönettiği oyun, 28 Nisan saat 15.00’te ÇandAmed Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi'nde oynanacak. Hangardz'ın kurucu üyelerinden Yeğya Akgün, Ermenistan sonrası yapacakları Diyarbakır turnesini Agos'a anlattı.
Amed Tiyatro Festivali’ne katılım süreciniz nasıl gelişti?
Açıkçası bu, uzun zamandır gönlümüzde olan ama nasıl mümkün olabileceğini çok da kestiremediğimiz bir hayaldi. Ekip üyelerimizden Antranik Kristapor Bakırcıoğlu'nun yoğun emeği ve girişimiyle bir iletişim kanalı kurduktan sonra Amed Tiyatro Festivali’nden resmi bir davet aldık. Bu etkileşimin zamanla dostane bir bağa dönüşmesi ve karşılıklı dayanışmayla ilerlemiş olması bizim için çok kıymetli.
Bu Hangardz’ın ‘Yüreğim Dağlardadır’ oyununun ikinci turnesi, değil mi?
Evet, ilk turnemizi Ermenistan’da gerçekleştirdik. Şimdi ise Diyarbakır’dayız. Bu coğrafyanın hafızasında ve kültüründe Ermenice’nin ve Ermeni tiyatrosunun derin izleri var. Belki de Osmanlı’daki Ermeni kumpanyalarından sonra ilk kez bir Ermeni tiyatro topluluğu olarak bu topraklarda sahne alacağız. Bu sadece sahneye çıkmak değil, aynı zamanda geçmişle bir bağ kurmak, sesini unutmaya yüz tuttuğumuz bir tarihe tekrar kulak vermek demek bizim için.
Oyunu Ermenice oynamanın özel bir anlamı var mıydı?
Kesinlikle var. Zaten İstanbul’daki son beş oyunumuzu da Ermenice oynadık. İlginçtir ki, seyircilerin büyük bölümü Ermenice bilmiyordu ama oyun sonrası gerçekleşen soru-cevaplarda aldığımız geri bildirimler çok derin ve duygusaldı. Seyirci, anlamadığı bir dilde oynanan oyunu hissetmişti. Bu da bize şunu gösterdi: Dil önemli bir iletişim köprüsü ama insani duyguların, tiyatronun, kendine has, evrensel bir dili var. Bu deneyimler Ermenice oyunlara devam etmemiz için bize güçlü bir motivasyon sağladı.
Diyarbakır’da sahne almak sizin için ne ifade ediyor?
Bir yandan çok heyecan verici, bir yandan da büyük bir sorumluluk hissediyoruz. Diyarbakır, sadece bir şehir değil; çok katmanlı bir belleğin taşıyıcısı. Ermenice bir oyunu burada sahnelemek, sadece bir sanat etkinliği değil; aynı zamanda bu coğrafyada birlikte yaşadığımız geçmişi hatırlamanın ve geleceğe birlikte bakmanın küçük ama anlamlı bir adımı. Bu festivalde yer almak bizim için sadece bir turne değil, aynı zamanda bir geri dönüş, bir temas, bir buluşma.
Son olarak söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Agos okurları zaten bizim hikâyemizi zaman içinde yakından takip etti, sağ olun. Ama bu sefer özel bir çağrımız var:
Diyarbakır’daysanız, gelin. Oyunu izleyin. Dili anlamasanız bile göz göze geldiğimizde bir şeylerin geçtiğini göreceksiniz. Çünkü bazen bir bakış, bin kelimeden daha fazlasını söyler. Biz sadece sahnede değil, bu coğrafyada da bir “buluşma” yaşamak istiyoruz.
William Saroyan klasiği
William Saroyan’ın 1938 tarihli eseri “Yüreğim Dağlardadır”, absürt tiyatronun öncülerinden biri kabul ediliyor. Eugene Ionesco’nun “Kel Şarkıcı”sı ve Samuel Beckett’in “Godot’yu Beklerken”inden önce yazılan bu oyun, 1914 Fresno’sunda geçiyor. Hikâye, kendini dünyadan kopmuş gibi hisseden eski bir Shakespeare oyuncusu Mc Gregor’un yaşlı bir kadın, onun oğlu ve torunuyla kurduğu beklenmedik ilişki etrafında şekilleniyor. William Saroyan’ın 1938 yılında kaleme aldığı oyun aynı yıl Broadway’de sahnelenmişti.
Oyunun oyuncu kadrosunda Diana Çilingaryan, Antranik Bakırcıoğlu, Artun Gebenlioğlu, Bared Çil, Dikran Peştemalcıgil, Miranda Şahinoğlu, Garine Maral Çizmeciyan, Lara Narin, Nışan Şirinyan, Sevada Haçik Demirci ve Yeğya Akgün yer alıyor.
"Yüreğim Dağlardadır"ın 28 Nisan Pazartesi, saat 15.00'da, ÇandAmed Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi'ndeki gösteriminin ardınından fuaye alanında seyircilerle bir araya gelinecek ve oyunun yaratım süreci ile sahne deneyimi üzerine bir sohbet gerçekleştirilecek. Bu buluşma, seyirciyle doğrudan temas kurmayı ve oyunun duygusal etkisini birlikte değerlendirmeyi amaçlıyor.