LUSYEN KOPAR

Maral Müzik ve Dans Topluluğu, 29 Nisan’da Fulya Sanat Merkezi’nde düzenlediği gösteriyle, 158 kişilik geniş dansçı kadrosuyla izleyenlere seyir zevki yüksek bir dans gösterisi sundu. 74 minik, 38 junior ve 46 profesyonel dansçıdan oluşan grup, yoğun bir temponun ardından ürettiklerini bizlerle paylaştı. Topluluğun genel sanat yönetmeni, koreograf ve dans eğitmeni Garbis Çapkan’a, bu kadar çocuğu sahneye sığdırabildiği ve onların gönlünde ayrı bir taht kurabildiği için, hayranlıkla bakıyorum. Garbis Bey, sahnede her seferinde biraz daha büyüyor gözümde. Her bir çocukla ilgilenir, şaşırdıkları yerleri bilir, güçsüz olduğu tarafı, eğitilmesi gereken zayıf yönü bulup çalışır, çalıştırır. 158 dansçı ve bir Garbis Çapkan. Dans eğitmenleri İris Çapkan, Sarem K. Şeşetyan sağ ve sol kolu gibiler Garbis Bey’in. Ama o olmasa, küme küme büyüyen ‘Maral’ olur muydu, bilemiyorum. Bence tılsım her sene biraz daha kırlaşan saçlarında saklı… Tek arzum, ‘Kohar Korosu’nun Aram Khaçaduryan’ı gibi, 80’lerine bile gelse, sahneden

Bir oyuncak dükkânı düşünün. Şirin, ahşap ağırlıklı küçük bir vitrini olsun. İki yana ayrılan perdelerin arasından, aynalar ve oyuncaklar sizi karşılasın. Camekânlı vitrinler, ahşap raflar, mobilyalar, antikalar… Hemen içeri girersiniz, değil mi? Sıcacıktır içerisi. Hayalindeki tonton dedeyi arar ve oyuncağını seçersin. Öyle bir dükkân gördüm, sevimli. Çukurcuma’nın eski ve yeni hayaller saklı kaldırımlarından birinde durup, vitrine bakıp bir rüya gördüm. “Harikalar diyarına yolculuk var” diye başladı rüyam. Sıcacıktı, hayalimdeki gibiydi ve hatta hayallerimin ötesindeydi… Burası antikalarla bezeli bir mücevherhaneydi...

Sevgi dağıtan insanlar başka parlarlar. Geçen hafta Agos’un kapısından giren Tigran Matulyan güler yüzü ve sempatik tavırlarıyla ânında kalbimi çaldı. Sohbet ilerledikçe, ışığı parladı yüzümde. “Onun yolundan gitmek, onun gibi parlamak ister insan” dedim içimden. İyilik paylaştıkça çoğalır, tıpkı ışıklar gibi. Mumundan bir ışık alır, aydınlatırsın kendini. Ben Matulyan’ın ışığından bir pay istedim gönlüme.

Sultanahmet’teki Abud Efendi Konağı, 23 Aralık’tan beri, ‘Koloni’ adlı, sıradışı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Lusyen Kopar, Kaos GL’nin düzenlediği sergiyi küratörü Aylime Aslı Demir ve sanatçı Kerem Ozan Bayraktar’la konuştu.

Bazen Baron Hrant odaya girer sessizce camdan caddeyi seyrederdi. İnsanlar o yana bu yana koştururken caddede, bize döner çok alakasız bir şey sorar, bir şey söylerdi. Kesin yeni bir şey var aklında, kesin…

Amasya Gümüşhacıköy’de doğan Berç Sözüdoğru'yla, Bakıtköy'deki dükkanı 'Parev' ve memleketi Gümüşhacıköy üzerine bir söyleşi.

Ah biz yok muyuz biz! Dünya çapında bir stara sahibiz, haberimiz yok. Daha doğrusu, çoğumuz adını duyduk ama Türkiye’ye ve bize bu kadar yakın olduğunu bilmiyoruz. Kev Orkian, içimizden biri. Defalarca Türkiye’ye gelmiş, aramızda dolaşıp, ada vapurundan simit atmış martılara. Belki esprilerinden birinde sizi veya komşunuzu konu etmiş ama haberimiz yok. Şimdi bu sayfadaki beye dikkatli bakıp, kendine yakın hissedenler olacak. “Ah ka yavrum, seni Kınalı’da, Pangaltı’da görmüştüm sanki” diyeceksiniz. Hadi daha iyi tanıyalım onu, yine gelmesi için davet edelim. Zaten tanıdıktan sonra hayatta bırakamayız. Esprili, sevecen, sempatik...

‘Sevan Bıçakçı: İstanbul’u Mücevhere Sığdıran Usta’ belgeselinin gala gösterimi 3 Kasım Cuma günü Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde yapıldı. Ara Güler de dahil olmak üzere birçok sanatçı, akademisyen ve iş dünyasından isimlerin katıldığı gösterimden önce verilen kokteylde Sevan Bıçakçı, davetlilerle bir araya geldi.

Geçen hafta beni çok heyecanlandıran bir telefon aldım. Telefondaki kişi, “Hrant Dink Okulu’nun öğrencileri Boyacıköy Kilisesi’ne geliyor. Sen de gelmek ister misin?” diye sordu. Hiç düşünmeden hemen “evet” dedim. Evet çünkü o kilisenin uzun zamandır bu kadar çocuğu bir arada görmeye ihtiyacı var diye düşündüm.