LUSYEN KOPAR

Margara-Alican sınır kapısına vardık. Aklımda garip düşünceler, karnımda garip kelebekler. Ne kadar da yakınım Türkiye’ye. Şimdi ben burada neyim? Ermeni? Türk? Türkiyeli Ermeni? Hani elimdeki pasaportla karşıya geçmeye kalkarsam ne olur? Dile kolay 30 yıldır bekliyorum şuranın açılmasını. Yetmez mi bekleyişim? Ben biliyorum bu sorunun cevabını. Bugün Iğdır’da çay içmek, Margara’da yemek yemek istiyorum. Benim gibi binlercesi var bu topraklarda.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Ermenistan'da Türkiye'de bir grup gazeteci ile bir röportaj gerçekleştirdi. Heyetin içinde Agos'tan Lusyen Kopar da vardı. Kapsamlı açıklamalarda bulunan Paşinyan, " Ermeni Soykırımı’nın uluslararası alanda tanınması bugün dış politika önceliklerimiz arasında yer almıyor" dedi ve şöyle devam etti: "Bizim gerçekliğimizde bunu inkâr etmek ya da bundan vazgeçmek mümkün değildir, çünkü bu hepimiz için inkâr edilemez bir gerçektir. Ancak mesele bununla ilgili değil. Ermenistan’ın devlet çıkarlarına hizmet etmeye nerede ve nasıl odaklanmalıyız, bildiğimiz gerçekleri, tarihî gerçekler de dahil olmak üzere, nerede ve nasıl vurgulamalı ve bu gerçeklere dayanmalıyız?"

155 yıl sonra Kütahya sokaklarında Gomidas’ı aradım. Evinin yollarında yürüdüm, ayağım taşına değdi, evinin eşiğinde elimi önce taşa, sonra yüzüme sürdüm. Kapısına dokundum, “Çalsam” dedim, “Çalsam kapıyı ‘Burası her fırsatta Kütahya yollarını aşındıran yetimimin sığınağı, yuvası, müziğinin en güzel notası bu ev. Çok sevdi, çok üretti, çok acı çekti ve sonrası derin bir suskunluk...’’ desem o ev beni anlar mı? 20 Ekim 2024 Pazar gününü hayat defterimin sayfalarına ‘En anlamlı günlerden biri’ diye not düştüm. Kütahya yolcusu ben, Pakrat Estukyan, eşi Seta Estukyan, Ara Nuran Menekşe, Murat Menekşe ve Murat İçlinalça Eskişehir’e gitmek için tren garındayız. Hoş muhabbet içinde onları dinlerken birden güleç ve samimi bir bey elindeki biletlerle bize yaklaştı. O ana kadar Ulunay Bey’i maalesef tanımıyordum. Kim bilebilirdi ki A. Ulunay Türkkan, Kütahya’daki Gomidas yolculuğumun en değerli parçası olacak.

Türk-Yunan Mübadelesi’nin 100. yılı vesilesiyle, yaşanan acılara yakından bakan ve iki yakanın ortak duygularını insancıl bakış açısıyla anlatan bir film, Yakamoz... Sat-7 televizyon kanalının çabasıyla gerçekleşen filmin galası 25 Haziran’da Kadıköy Sineması’nda yapıldı ve ilk alkışlarını topladı. Film 28 Haziran’da sinemaseverlerle buluştu. Gala öncesinde Sat-7’nin kapısını çalıp yönetmeni Ali Kerem Gülermen ve oyuncu Kirkor Dinçkayıkçı ile buluştum. Bu film ortak acıları beraber yaşayıp, beraber iyileşmenin en güzel örneklerinden biri diyebilirim. Gidip görmek, görüp anlatmak lazım. Hepinize iyi seyirler...

Gençler Gorky’nin trajik yaşantısını seyircilerin yüreklerine işlediler. Oyun sahnede değil sanki yanımızda oynandı. Sahnedeki her aksiyon, sandalyelerimize kenetledi bizleri. Derin bir sessizliğe gömüldük. Kabul etmek gerekir ki Gorky’nin yaşantısı tam bir trajedi.

Agos’taki yazı ve röportajlarıyla tanıdığımız Rita Ender çeşitli kesimlerden kadınlarla hamilelik deneyimleri üzerine röportajlarını biraraya getirdi. Kendisinin de hamile olduğu bir süreçte bu röportajları gerçekleştiren Ender ile kitabı ve hamilelik deneyimlerini konuştuk.

İnsanın gitmesi veya ölmesi, yok olması anlamına gelmiyor bana kalırsa. Ardında onu hatırlayan, seven birilerinin olması, onu anması önemli. Selçuk Kıroğlu ile, Selimpaşa’da yaşamış Azize Paraskevi’nin hayatından yola çıkarak kaleme aldığı kitabı vesilesiyle söyleştik.

Ege Bölgesi, Hıristiyanlığın ilk kiliseleri olarak bilinen, İncil'de adı geçen 7 kiliseye ev sahipliği yapıyor. İzmir’deki ‘Smyrna’, İzmir’deki ‘Efes’, Denizli’deki ‘Laodikya’, İzmir’deki ‘Bergama’, Manisa Salihli’deki ‘Sardes’, Manisa Alaşehir’deki ‘Filedelfiya’ ve Manisa Akhisar’daki ‘Thiatira’ adlı kiliseler, İncil’de vahiy gönderilen 7 kilise olarak biliniyor. Bu kiliselerin yeni fotoğraflarını ilk kitabı ‘7 Altın Kandillik’te toplayan Poyraz Evren ile kitabını ve Türkiye’de Hıristiyan olmanın anlamını konuştuk.