Tıbrevanklı gençler sundu: “Bizdeki Arshile Gorky”

Gençler Gorky’nin trajik yaşantısını seyircilerin yüreklerine işlediler. Oyun sahnede değil sanki yanımızda oynandı. Sahnedeki her aksiyon, sandalyelerimize kenetledi bizleri. Derin bir sessizliğe gömüldük. Kabul etmek gerekir ki Gorky’nin yaşantısı tam bir trajedi.

Ve sanat, savaştan çok daha üstündür .Çünkü sanat yaratır, savaş yok eder. Sanat güzelliği korur. Savaş sadece çirkinlik ve mutsuzluk üretir. Ermeni halkımızın sırrı bize açıklandı, yaratıcılık. İşin sırrı kendini suya atmaktır.

45. Mektup 4 Mayıs 1947
Arshile Gorky

Bu kadar azalmamıza rağmen, ya da belki de bu yüzden,  sanata açlığımız tükenmemiş. Hala üretebiliyoruz. Gençlerimizin Tıbrevank sahnesinde Arshile Gorky’nin mektuplarını sahnelemesi bunun yansıması.

29 Nisan Pazartesi günü, Surp Haç (Tıbrevank) Lisesi Tiyatro Kulübü öğrencileri tarafından sahnelenen  ‘Bizdeki Arshile Gorky’ oyunu ile, gençlerin yüreklerinden taşan Gorky sahnede ses ve renk bulmuş oldu.  

Gençler Gorky’nin trajik yaşantısını seyircilerin yüreklerine işlediler. Oyun sahnede değil sanki yanımızda oynandı. Sahnedeki her aksiyon, sandalyelerimize kenetledi bizleri. Derin bir sessizliğe gömüldük.

Kabul etmek gerekir ki Gorky’nin yaşantısı tam bir trajedi. Van’dan göç etmiş bir çocuğun, Eçmiadzin’e uzanan hikayesi mutlu bir sona erişememiş, herkese kollarını açan Ermenistan onun için trajedinin ikinci perdesi haline gelmiş. Öz annesinin kendi kollarında açlıktan ölmesi, Amerika serüveni, yoksulluklar, yoklulkar... Bunlar bir yandan cesaretini ve yaratıcılığını perçinlemiş.

Mektuplar çok şey anlatıyor elbette. Gorky’nin  14 Eylül 1942’de yazdığı 25. Mektubunda  şu ifadeler var:

Biz Ermeniler koşullar nedeniyle sessizce acı çekmeye mecbur bırakıldık. O kadar ki tarihimiz, hüzünlerimiz, duygu tarihimiz, yabancı kulaklara nüfuz etmedi. Dağlar, denizler, nehirler, ağaçlar, yüksekler, uçan kartallar bilir. Kayısılar, bulutlar hepsi. Bilmek. İnsanoğlu bunu  bilmeli..."

Sanat eleştirmenleri zaten, Arshile’i, ‘Avrupalı gerçeküstücü ressamlarla Amerikalı soyut dışavurumcular arasındaki bağı kuran ressam’ olarak  tanımlamıştı. Sanatçının hayal gücünün sınırsızlığını bir oyunla anlatmak elbette çok zor.  

Yönetmenliğini Tara Demircioğlu’nun üstlendiği oyun  ustaca tasarlanmış, görsel yanı güçlü, müziğin de eşlik ettiği bir yapıya sahip.

Zaman zaman Gorky’nin eserleri beyaz perdeye yansıtılıyor.  Sanatçının doğada var olan nesneleri betimlemek yerine, biçimler ve renkleri, temsili olmayan, öznel bir kullanım ile sanata açtığı pencereyi yansıtmak hiç de kolay değil aslında, ama bize bu fikri veriyor.

Gösterinin sonunda Surp Haç Tıbrevank Lisesi resim öğretmeni Sayat Uşaklıgil Gorky’nin hayatından kesitleri bizimle paylaştı. Böylece kaçırdığımız, anlayamadığımız veya bilmediğimiz noktalar aydınlanmış oldu .Onun bu sunumu olmasa bence birçok nokta sadece hayal gücümüzün ve algımızın sınırlarında kalacaktı.

Uşaklıgil’in Gorky’nin hayatına son verdiğini hatırlatması, bana Nouritza Matossian’ın ‘Arshile Gorky: Kara Melek’ kitabından bir bölümü hatırlattı:

Evden bir kilometre kadar ötede, Gorky’nin en sevdiği yerlerden biri olan köknarlı koyağa doğru yola koyuldular. Otların arasında güçlükle ilerleyerek arıyorlar, sesleniyorlar, ama yanıt alamıyorlardı. Geri dönerken, bir yan yolda Gorky’nin küçük köpeğinin havlayarak onlara doğru koştuğunu gördüler. Köpeği takip ettiler. Onları arkasında görünce havlamayı bırakan köpek, taş kırıcıya doğru koştu. Böylece bir yanı açık eski bir barakaya vardılar.

Gorky orada, ayakları yerden sadece üç-beş santim yukarıda asılı duruyordu. Gömleği yukarı sıyrılmıştı. Pantolonu, bir deri bir kemik kalmış bedeninden düşmekteydi”

Onun yaşantısı gerçek bir trajedi. Sanki resimlerinde gördüklerimiz gibi kopuk, parça- parça...

Gerek müzikleriyle, gerek anlatım tarzıyla tüm öğrencilerimizin seyretmesi gereken bir temsil. Bu ürünün ortaya çıkmasına vesile olan Okul Müdürü Hayk Serkan Kıyıcı’yı ve emeği geçen herkesi tekrar alkışlıyorum.  Evlatlarımızı eğitir ve öğretirken bizi tekdüze anlatımdan kurtaran ve yeni tuğlalar koyan tüm eğitmen kadroya, oyuncalara kucak dolusu sevgilerimi sunuyor, benzerlerini sabırsızlıkla beklediğimi iletmek istiyorum.



 

Kategoriler

Toplum Kültür Sanat


Yazar Hakkında