VARTAN ESTUKYAN

1990 İstanbul doğumlu. Kültür sanat, müzik, insan hakları ve güncel politika haberleri yapıyor. 

Türkiye’nin Balkan ve Ege müziği alanlarında tanınmış müzik insanlarından araştırmacı, arşivci ve müzisyen Muammer Ketencoğlu’nun yeni albümü ‘Köklerimiz’, 1 Aralık’ta müzikseverlerle buluştu.

Rüya, kimi kaynaklara göre bir algı, kimi kaynaklara göreyse bir duygu olarak tanımlanıyor. Hepimiz uyuduğumuz zaman rüya görürüz; ancak kimimiz bunları hatırlar, kimimiz içinse gözümüzü kapadığımız ândan açtığımız âna kadar hiçbir şey olmamıştır. Ben de çoğu zaman ikinci kategoride bulurum kendimi. Uyandığımda gördüğüm rüyaları hatırlama oranım çok düşük. Kimiyse sanki gerçek hayatta yaşanmış gibi anlatıyor, hissediyor rüyalarını. Gördüklerini ‘rüya defteri’ adı verdikleri o çok kişisel sayfalara uyanır uyanmaz not edenlerin sayısı bir hayli fazla.

İran’a ilk gidişim değildi. Daha önce, 2017’de, Tahran’a gitmiştim. Altı yıl sonra, yine babamla, bu kez Tebriz başta olmak üzere Culfa, Salmast, Urmiye, Khoy gibi, İran’ın kuzey şehirlerini gezme fırsatı buldum.

Anadilimi, yani Batı Ermenicesini evde, ailemin benimle bu dilde konuşmasıyla öğrendim. Baskın dil olan Türkçeyi ise, anaokulu eğitimimi almak üzere Ermeni okuluna gitmeye başladığım zaman öğrenmemin çelişkisini hâlen yaşıyorum. Günümüzde, Türkiye Ermeni toplumunda Batı Ermenicesine yönelik giderek artan bir olumsuzluk hâkim. Ancak bunun geçmişi yeni değil; çocukluğuma, yani yaklaşık 30 yıla dayanıyor. Artık Ermenice bir ‘fazlalık’ olarak görülürken, aileler, çocuklarının Ermenice yerine gündelik hayatta ‘işlerine yarayacak’ Fransızca, İspanyolca gibi diller öğrenmeleri gerektiğini savunuyor. Benden dört yaş büyük abimin döneminde matematik, fen bilgisi gibi dersler Ermenice işlenirken, benim dönemimde bu derslerin dili Türkçeye kaymaya başlamıştı.

Anadolu coğrafyasının Osmanlı yönetimindeki 19. yüzyılın son döneminden genç Cumhuriyetin 40’lı yıllarına kadarki uğradığı demografik ve çevresel dönüşümü haritalandırmayı ve bu şekilde de bir dijital soy kütüğü oluşturmayı amaçlayan ‘Anatolia: 19th Century’ projesi, yayın hayatına başladı.

Antakya’da 22 yıldır kesintisiz düzenlenen Evvel Temmuz Festivali, 6 Şubat depremlerinde yaşanan büyük yıkıma rağmen bu yıl 6-17 Temmuz arasında yapıldı. Samandağ’da yıllardır yapılan, Samandağ Kalkındırma Derneği çatısı altındaki birçok sivil toplum örgütünün desteğiyle organize edilen, Antakya’nın yanı sıra ülke genelinden ve hatta başka ülkelerden katılımcılarla her yıl daha da büyüyen festivalin geçmişi binlerce yıla dayanıyor. Arap Aleviler tarafından organize edilen festival sadece onları değil, şehirdeki Arap Hıristiyanları ve Ermenileri de kapsıyor, Antakya’nın çokkültürlü yapısını yansıtıyor.

Anadolu Kültür’ün Kültürel Mirası Koruma Derneği’nin işbirliğiyle, World Monument Fund ve Calouste Gulbenkian Vakfı desteğiyle hazırladığı uygulama, kullanıcıları Ani ve çevresine dijital bir yolculuğa çıkarıyor.

Getronagan Lisesi öğrencileri, 2017’de, okulun kuruluşunun 130. yıldönümünde ‘Hay Tbrots: Antsyalen Tebi Aysor’ [Ermeni Okulu: Geçmişten Bugüne] başlıklı bir gösteri sahnelemişti. Öğrenciler bu kez entelektüel kadınların ele alındığı ‘Hay Ginı: Mşagutayin yev Hasaragagan Gyanki Meç’ [Ermeni Kültürel ve Toplumsal Yaşamda Kadın] başlıklı yeni bir gösteri sahneledi. .