RİCHARD GİRAGOSİAN

Richard Giragosian

Türkiye ABD krizinde fırsat görüyor

Türkiye için burada tehlike, Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve Azerbaycan arasında oluşabilecek olası bir stratejik ittifaktır. İran’a karşı yönlendirilmiş böyle bir ittifak, sadece İran’ı izole etmekle kalmaz aynı zamanda Rusya’nın bölgesel emellerini de engeller. Ancak en önemlisi, bu ittifak Türkiye’yi kenara itebilir. Potansiyel ortakların çıkarlarının farklı olması nedeniyle böyle bir kırılgan ittifak zor görünse de, son dönemde bu tür bir senaryonun ve Türkiye’nin kenara itilmesinin mümkün olabileceğini gösteren birkaç gelişme yaşanmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü, bölgede geniş çapta memnuniyetle karşılandı. Trump yönetiminin başlangıcından bu yana ABD’de yaşanan kaos ve kriz dönemine rağmen, bazıları hâlâ bir fırsat olduğunu düşünüyor. Türkiye içinse ABD’deki krizden kazanç sağlama konusundaki güven hâlâ sağlam. Ancak Türkiye’nin Başkan Trump’a fazla güvenmesi hâlâ tehlikeli bir kumar.

Azerbaycan’dan Türkiye’ye kadar, ABD Başkanı Donald Trump’ın seçilmesi, memnuniyetle karşılanan bir gelişme olarak görüldü. Gürcistan hükümeti bile Trump’ın dönüşünü, Avrupa’dan uzaklaşıp Rusya’ya yakınlaşma yönündeki kendi hamlesinin bir onayı olarak değerlendirdi.

Azerbaycan’dan bakıldığında da tablo olumluydu. Bakü, ABD’nin demokrasi ve insan haklarına geleneksel vurgusunun sona ermesini memnuniyetle karşıladı. Trump yönetimiyle birlikte Azerbaycan liderliği, Washington’un dış politikada daha çok “anlaşmalar” peşinde koşan, “güçlü” otoriter liderleri benimseyen ve daha pragmatik bir yaklaşım benimsediğini ve bu değerlendirmede haklı olduklarını görüyor.

Ancak Trump yönetiminden somut faydalar elde etmeye en çok odaklanan ülke Türkiye oldu. Bu durum, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yakın zamanda gerçekleştirdiği Washington ziyaretiyle en net şekilde ortaya çıktı. Ziyaretin zamanlaması, ABD’nin küresel rolünden geri çekildiği bir dönemde, Türkiye gibi bölgesel güçlerin ve aktörlerin bu fırsatı değerlendirmesi amacıyla yapılmıştı.

Ankara bu tür bir fırsatın farkında ve hükümete yakın düşünce kuruluşu Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) da yakın zamanda belirttiği üzere, Türkiye “bu yapısal değişimin yarattığı stratejik açılımları değerlendirerek” hem “Batı ile olan bağlarını güçlendirebilir” hem de “bölgesel etkisini artırabilir.” (1)

SETA Vakfı raporunda ayrıca, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin stratejik özerkliği, en güçlü varlığı haline gelmiştir” ifadesine yer verildi. Bu iddiada bir doğruluk payı bulunsa da, bu durum daha çok Başkan Trump’ın Macaristan, Çin ya da hatta Kuzey Kore liderleri gibi sözde “güçlü adam”lara duyduğu saygıdan kaynaklanıyor. Bu, Batı’nın gözünde Türkiye’ye yönelik tam anlamıyla sıcak bir karşılamaya işaret etmiyor.

Faydalar ve riskler

Yine de artık ABD politikasını belirleyen öngörülemez sarsıntılardan Türkiye’nin fayda sağlayabileceği açık görünüyor. Ancak aynı zamanda, Türkiye’nin böyle bir adım atmasının riskleri de bir o kadar net ve bu durum, hem bölgedeki hem de daha uzak coğrafyalardaki ülkelerle ilişkilerine ciddi zarar verebilir. Türkiye’nin Trump’a oynayarak alacağı temel risk, iki ayrı ve birbirinden farklı unsurdan oluşuyor.

İlk olarak Trump’a yönelik böyle bir yakınlaşmanın başka yerlerde daha geniş yansımaları olacaktır. Bu durum, yakın zamanda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Washington’a yaptığı ziyarette de kendini gösterdi çünkü İsrail ile Türkiye arasındaki giderek derinleşen ayrışma ve artan gerilim, Amerikan yetkililerle yapılan görüşmelerde gündeme gelecek kadar önemli bir konu haline gelmişti.

Aslında Türkiye’nin Trump ile ittifak kurma konusundaki kararlılığı, İsrail’de de güçlü bir tepki uyandırdı. Trump yönetimi için ise Gazze’de’da gerilimin azaltılması ya da Amerika’nın Orta Doğu’la ilgili daha hayalci vizyonlarını takip etme konusunda Trump’ın başarısını sağlamak için Türkiye değil; İsrail, anahtar rol oynuyor. Türkiye’nin Esad sonrası Suriye’deki güçlü pozisyonu, İsrail’de endişelere de yol açtı.

Ancak bu riskin ikinci unsuru da aynı derecede önemlidir ve İran meselesiyle ilgilidir. Daha spesifik olarak Türkiye için burada tehlike, Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve Azerbaycan arasında oluşabilecek olası bir stratejik ittifaktır. İran’a karşı yönlendirilmiş böyle bir ittifak, sadece İran’ı izole etmekle kalmaz aynı zamanda Rusya’nın bölgesel emellerini de engeller. Ancak en önemlisi, bu ittifak Türkiye’yi kenara itebilir. Potansiyel ortakların çıkarlarının farklı olması nedeniyle böyle bir kırılgan ittifak zor görünse de, son dönemde bu tür bir senaryonun ve Türkiye’nin kenara itilmesinin mümkün olabileceğini gösteren birkaç gelişme yaşanmıştır.

İsrail- Azerbaycan- ABD ekseni

Azerbaycanlı analist Fuad Şahbazov’un belirttiği gibi bu son gelişmeler arasında 14 Mart’ta Başkan Trump’ın Orta Doğu özel elçisi Steve Witkoff’un Bakü’ye yaptığı sürpriz ziyaret de yer alıyor. Bu ziyaret, aynı zamanda özellikle Başkan Trump’ın Tahran ile yeni bir nükleer anlaşma müzakeresi yapma girişiminden sonra İsrail’in ABD üzerinde İran’a karşı daha sert bir tutum alması yönündeki baskısına bir Amerikan yanıtı olarak görülmüştür. Ayrıca bu bağlamda olası bir İsrail-Azerbaycan-ABD ekseni, İran’a karşı yapılacak herhangi bir tehdide önemli bir güç katmaktadır.

Ancak durumu daha da kötüleştiren bir diğer unsur, Türkiye’nin bu senaryoda kenara itilmesinin,Azerbaycan’ın bu durumdan en fazla fayda sağlaması gerçeğiyle daha da belirginleşmesidir; bu da Bakü’nün Ankara üzerindeki yükselen gücünü daha da açığa çıkarıyor.

Shahbazov’un belirttiği gibi bu durumu pekiştiren bir diğer faktör ise Trump yönetiminin, özellikle Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) tarafından İsrail’in Haifa yakınlarındaki Tamar gaz sahasında %10’luk bir hisse alımının ardından İran’a karşı Azerbaycan-İsrail ortaklığını “kesinlikle” destekleyecek olmasıdır. (2)

Bu riskler ve senaryoların dinamik ve somut olmaktan uzak olmasına rağmen Trump yönetimindeki Washington’ın öngörülemez ve pervasız doğası, Türkiye’nin ABD’deki krizle birlikte devam eden sarsıcı oyunlarda “her şeyi kazanma” üzerine bahis oynamaması gerektiği anlamına geliyor.

Notlar

(1) Üstün, Kadir, “Fidan’s Visit to Washington and Türkiye’s Strategic Autonomy,” SETA Foundation for Political, Economic and Social Research, 29 March 2025.  

(2) Shahbazov, Fuad “Can Netanyahu Form a U.S.-Israel-Azerbaijan Axis Against Iran?” Gulf International Forum, April 2025. 

(Richard Giragosian, Ermenistan’ın Yerevan şehrinde bulunan bağımsız bir düşünce kuruluşu olan Bölgesel Çalışmalar Merkezi’nin (RSC) direktörüdür)