VARTAN ESTUKYAN
İstanbullu bir multienstrümantalist: Avedis Özdemir
İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmaları Merkezi’nde (MİAM) yüksek lisans yapan Özdemir, Roma’daki Sapienza Üniversitesi’nde de ayrıca yüksek lisans eğitimi aldı ve şu anda çoksesli badaraklar [Ermeni Kilisesi’nde yapılan ayin] ve İstanbul badaraklarını ele aldığı tezi üzerine çalışıyor.
‘Biz’ ve dağlarımız
Bağımsız tiyatro grubu Hangardz’ın, William Saroyan’ın metnini sahnelediği ‘Yüreğim Dağlardadır’ ilk kez izleyici karşısına çıktı. Yazarın Saroyan olması, oyunun isminde ‘dağ’ kelimesinin yer alması, Ermenilik refleksinden olsa gerek, direkt oyunun Ermenilikle ilgili olacağını düşündürdü. Oysa tiyatrocuların Ermeni olması ve birkaç kelime Ermenice dışında yaklaşık 90 dakika süren oyunun Ermenilikle hiçbir ilgisi, alakası yoktu.
Sahakoğlu’ndan sorgulayıcı bir sergi
Kirkor Sahakoğlu’nun yeni sergisi ‘Herkese Aitim ve Kimseye Ait Değilim’, 17 Mart Cuma günü açıldı. Kuzguncuk’taki Imoga Art Space’in ev sahipliği yaptığı sergide ressamın geçen yıl tamamladığı 24 tablosu yer alıyor.
Disney+’tan soykırımla ilgili diyaloğa ‘kesin çözüm’
İki hafta önce arkadaşım Yorgo'nun bir mesajıyla uyandım. Disney+ Türkiye üyeliğimin olup olmadığımı soruyordu. Yoktu; Yorgo “Bende de yok” dedi ve platformda yayınlanan bir diziden bahsetti: ‘Only Murders in the Building’.
Ezgi Sevgi Can adalet arayışında destek bekliyor
3 Şubat’taki duruşma öncesi Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, dava sürecini Agos’a anlattı.
Sırbistan medyasında cesaretiyle öne çıkan bir haber portalı: KRIK
Sırbistan’da araştırmacı gazetecilik yapan KRIK web sitesinin adını ilk kez geçen Mayıs’ta, İsveç merkezli Civil Rights Defenders sivil toplum kuruluşunun Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da düzenlediği ve Balkan ülkelerinden gazetecilerin katılımıyla yapılan Bölgesel Gazeteciler Günü’nde duymuştum.
‘İmroz’un 1964 Belleği’nin günümüze söyledikleri
Okulun kapısında bizi, sergiyi hazırlayan gazeteci Melike Çapan karşıladı. Daha önce Galata Rum Okulu’nda birçok sergi gezdim fakat itiraf etmem gerekirse bu okul gerek etrafındaki yapıları gerek manzarası gerek kendi ihtişamıyla çok daha çarpıcı bir etki bırakıyor izleyicide. En azından benim adıma öyleydi. Bir azınlık okulunun sergi salonu olarak kullanılması ise hep bir çelişki yaratıyor bende. Bu okulların sergi salonu olmasına üzülüyor hatta öfkeleniyorum fakat diğer yandan binaların atıl bir şekilde kalması, yıkılması veyahut butik otel vs. gibi yerlere kiraya verilmesindense en azından sanat alanı olarak kullanılmasına da seviniyorum. Fakat bu da bir başka yazının konusu.
12 Eylül'ü hatırlamak ve yüzleşmek için açık bir kaynak: Bellek Müzesi
Research Institute on Turkey’nin [Türkiye Araştırmaları Enstitüsü] bir kolektif hafıza çalışması olarak dijital ortamda hayata geçirilen Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi, 12 Eylül 1980 Darbesi’nin 42. yılında İstanbul Moda Sahnesi’nde düzenlenen açılış etkinliğiyle faaliyete başladı.
"Geçmişteki o felaketle bugün de hesaplaşmalı, yüzleşmeliyiz"
6-7 Eylül Pogromu’nun üzerinden 67 yıl geçti. İstanbul’da başta Rumlar olmak üzere tüm gayrimüslim azınlığı hedef alan pogrom sonucunda resmî verilere göre 73 kilise, sekiz ayazma, iki manastır, 3584’ü Rumlara ait olmak üzere 5538 ev ve işyeri yakılıp, yıkıldı ve yağmalandı. Türkiye toplumunun 6-7 Eylül’le neden yüzleşemediğini ve olası bir yüzleşmenin nasıl sağlanabileceği sorularını araştırmacı-yazar Foti Benlisoy'a yönelttik.
Tayfun Serttaş ‘Foto Galatasaray’ arşivi üstünden Ghazarian’ı hedef gösterdi
Sanatçı Tayfun Serttaş, Foto Galatasaray’ın kurucusu Maryam Şahinyan’ın arşivi hakkında Ermenistanlı sanatçı Anahit Ghazarian’ı hedef gösterdi. Serttaş, Şahinyan’ın dijital arşivinin telif haklarının kendine ait olduğunu ifade ederek, “Resmi ve yazılı onayım olmadan gerçekleşen kullanımların tamamının yasadışı olduğunu belirtme gereği doğmuştur” dedi.