Kirkor Sahakoğlu’nun yeni sergisi ‘Herkese Aitim ve Kimseye Ait Değilim’, 17 Mart Cuma günü açıldı. Kuzguncuk’taki Imoga Art Space’in ev sahipliği yaptığı sergide ressamın geçen yıl tamamladığı 24 tablosu yer alıyor.
Sergiyi gezmek için Kuzguncuk’a gittiğimde, ilk olarak semtin ne kadar çok ‘Balat’laştığı dikkatimi çekti. Uzun zamandır yolum düşmüyordu Kuzguncuk’a, uzun bir süre de düşmeyecek gibi. Serginin adı bu kez semt özelinde hatırlattı kendini. Kuzguncuk, henüz galeriye varmadan herkese ait ve kimseye ait olmadığını gösteriyordu. Yerlisinin neredeyse kalmadığı, herkesin ‘aslında yabancı’ olduğu bu semt, eski evlerin
Sahakoğlu’nun tablolarını oldum olası sevmişimdir. En çok da, bende uyandırdığı, birbirine çok benzeyen ama birbirinden çok farklı olmaları hissi sebebiyle. Tam da bu yüzden, bu serginin ismini gördüğümde aklıma bu cümle geldi: “Hepsiyle aynıyım ve hiçbiriyle aynı değilim.”
Ressamın, geçen yıl, Galeri 77’de açılan ‘Paperworks’ sergisi standart boy tablolardan oluşuyor ve pandemi dönemini, dolayısıyla karanlık günleri tasvir ediyordu. Bu sergi ise, henüz vitrindeki tablosuyla bir öncekine benzemediğini gösteriyordu. Daha büyük boyutta, daha açık renklerin kullanıldığı tabloların tek bir ortak noktası var: Hepsi de geçen yıl tamamlandı. Sahakoğlu, tabloların kimini üç ayda, kimini altı haftada, kimini ise iki yılda çizdiğini söylüyor.
Ressam, sergisinin ismini bir efsaneye referansla anlatıyor: “Efsaneye göre, Ege kıyılarını gezerken yorulan Homeros, bir zeytin ağacının gölgesinde oturur. Zeytin ağacı dile gelir ve Homeros’un kulağına şunları fısıldar: ‘Herkese aitim ve kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce de buradaydım ve sen gittikten sonra da burada olacağım”. Sahakoğlu’nun tabloları kadar, onun sohbetini de seviyorum. Sergiye dair konuştuğumuzda zeytinin ve zeytin ağacının kendisi için önemine değiniyor: “Zeytin veya zeytinyağı benim için hiçbir zaman yediğim bir gıda veya salatanın üstüne eklediğim bir sos olmadı. Nasıl ki Yunan adalarının hiçbir zaman deniz ve güneşten ibaret olmadığı gibi... Oranın mitolojik değerlerine, Yannis Riços’larının şiirine kulağımı kapatmadan yürüdüğüm zaman ancak Yunanistan’da bir şekle girdim.” Bu serginin oluşumunu da anlatan Sahakoğlu, galeri sahibi Eda Tekcan’ın önerisiyle ‘Herkese Aitim ve Kimseye Ait Değilim’i açtığını ifade ediyor: “Eda beni arayarak Ayvalık’ta kurulan bir müzeden bahsetti. Altı haftalık bir rezidans programı vardı. Orada üretecek, müzeye tablo hediye edecektim. Öyle de oldu; gittim, iyi insanlarla tanıştım, ürettim, tablo hediye ettim ve döndüm. Oraya giderken aklımda iki soru vardı: Ben kimim? Zeytin ağacı, benim dünyamda neremde duruyor? Bu sorular aklımı kurcalarken, her zaman olduğu gibi biraz da okuma yaptım. Okumalar sırasında sergiye adını veren ‘Herkese aitim ve kimseye ait değilim’ cümlesine takılıp kaldım. Bu cümle, ciddi anlamda beni tarif ediyordu. Kimlik olarak herkese ait gibi görünürüm ama işin derinine geldiğinizde kimseye ait olmadığım ortaya çıkar.”
Serginin afişinde, isminin hemen alt satırında bir cümle daha yazıyor: “Sen gelmeden önce de buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım.” Zeytin ağacının dile gelip söylediği bu söz yine, ister istemez semte ve şehre odaklanmamı sağlıyor. Bir yerin yerli nüfusundan koparılması, o yere yabancı insanların getirilmesi ve bu insanların o yere dair bir fikrinin olmaması tıpkı Balat’ta olduğu gibi Kuzguncuk’ta da kendini belli ediyordu. Dönüş yolunda, tabloların da etkisiyle tüm bu sorulara yanıt aradım. Bu sergi beni hem bildiğim hem bilmediğim bir yolculuğa çıkardı. Sizde de benzer düşüncelere yol açacağından neredeyse eminim. Sahakoğlu’nun etkileyici sergisi ‘Herkese Aitim ve Kimseye Ait Değilim’, 5 Nisan’a kadar Imoga Art Space’in Kuzguncuk Mahallesi, İcadiye Caddesi, 42A, Üsküdar’daki adresinde görülebilir.