Türkiye’nin Balkan ve Ege müziği alanlarında tanınmış müzik insanlarından araştırmacı, arşivci ve müzisyen Muammer Ketencoğlu’nun yeni albümü ‘Köklerimiz’, 1 Aralık’ta müzikseverlerle buluştu.
Altı başlıkta yedi türkünün yer aldığı albümde Ketencoğlu’na vokallerde Şule Kocaman Saraç, Selda Koçak Uzuntaş ve Tuğba Özatalay Tokcan eşlik ediyor. Tüm eserlerin düzenlemesi yine Ketencoğlu’na ait.
Muammer Ketencoğlu bu albümde, 1993’te yayınladığı ilk albümden bu yana dinleyicilerinin duymaya alışık olduğu Ege ve Balkan halk müziklerinden farklı olarak Anadolu’nun farklı bölgelerinden eserlere yer veriyor. ‘Köklerimiz’de ‘Odam Kireç Tutmuyor’ gibi tanıdık bir türkünün yanı sıra, çok daha az bilinen türküler albümde çoğunluğu oluşturuyor. Onlardan biri de Ketencoğlu’nun kendi memleketi Tire’den derlediği ‘Halil’im’ adlı türkü.
Trio Yapım etiketiyle yayınlanan ‘Köklerimiz: Muammer Ketencoğlu ve Arkadaşları’ tüm dijital müzik platformlarından dinlenebilir.
Ketencoğlu, ‘Köklerimiz’ albümüne kadar gelinen yolu anlattı. Gelin, sözü ona bırakalım.
‘Ezber bozayı misyon edindim’
“Hayatta kendime misyon edindiğim şeylerden biri de ezber bozmak. Bu, gerek, ister istemez politik arenada, gerek çalıştığım müzik alanında böyle. Eskiden çok tutucu olduğumu düşünürdüm, bu bir yere kadar da doğruydu. İlk albümüm 1993’te yayınlanan ‘Sevdalı Kıyılar’, kimsenin rebetikoyu bilmediği zamanlarda değişik bir nefes oldu.”
“‘Karanfilin Moruna’ albümüne de bir taraftan geleneksel müziğe, icraya özel bir vurgu koyarken, diğer yandan zeybek müziğini Yunanistan’daki müzik geleneğiyle birleştirsek nasıl bir şey ortaya çıkar sorusuyla yola çıktık. Daha sonra Balkan coğrafyasına yöneldim, ‘Ayde Mori’ ve ‘Balkan Yolculuğu’ adlı iki otantik albüm kaydettik.”
İzmir’in kozmopolitliği
“Ardından ‘İzmir Hatırası’nı yaptık. Herkes İzmir’in kozmopolit yapısından bahseder ama kimse bunun gerçek anlamıyla hakkını veren bir çalışma yapmamıştı o zamana kadar. İzmir’den Türk, Rum ve Yahudi halk şarkıları gibi bir altbaşlığı vardı o albümün zaten. Tabii, 1922 öncesi İzmir’de yoğun bir Ermeni popülasyonu olduğunu biliyoruz. İzmir’e özgü Ermenice halk şarkısı var mıdır, günümüze kadar kalmış mıdır, uzun süre bunu araştırmıştık ama bir ize rastlamamıştık. İzmir’in kozmopolit yapısında eksik taşlar vardı. Şehrin Ermeni ve Levanten tarafılarını dolduramadık çünkü materyal yok.”
“Ondan sonra kendi bestelerimi bir araya getirdim. Hepsi farklı farklı alanlardan beslendiğim bir harmanıydı. Zeybekten de, Balkan tarzından da, hatta çocukken dinlediğim Rus halk şarkılarından da esinlendiğim besteler vardı o albümde. Bir önceki albümüm ‘Sandığımdan Rumeli Türküleri’ni 2016’da yayınlamıştık. Orada da daha önce Türkiye’de söylenmemiş, yarısı Bulgaristan’dan olmak üzere Balkanların çeşitli bölgelerinden Türk halk şarkıları seslendirdik.”
Brezilya’da Türk halk müziği
“Farklı dönemlerde, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden halk müziği okuduk. Muammer Ketencoğlu Folk Beşlisi adlı bir projem var, bu ekiple başta İBB konserlerinde olmak üzere Brezilya’da dahi Türk halk müziği icraları çaldık, söyledik. Aynı zamanda 2006-08 yılları arasında da kadın sesleri topluluğu projem vardı, o vesileyle de Anadolu’nun çeşitli yörelerinden türkülere hakim oldum.”
Cemal Süreya vesile oldu
“Dinliyoruz, takip ediyoruz, nitelikli sanatçıları izliyoruz, aram hiçbir zaman Türk halk müziğiyle de uzak olmadı. Bu vesileyle de çok sevdiğimiz, çeşitli nedenlerle bizde iz bırakan bu altı başlıktaki yedi türküyü bir araya getirmek istedim. Her bir türkünün bu repertuvara neden dahil olduğunu gösteren dayanaklarım var. Albümde ‘Odam Kireç Tutmuyor’ türküsünü de yorumladık. Halbuki, abartarak söylüyorum, belki de milyonlarca yorumu var. Ama bu yorumuma vesile olan hikâye başka. Yıllar önce bir Cemal Süreya Anma Gecesi’ne davet ettiler bizi. Henüz oraya gitmeden, büyük şairimiz neyden hoşlanırdı, onu anarken sevdiği bir şey çalalım diye, sorup araştırdım. Eşi de bu türküyü çok sevdiğini söyledi. O gece ayaküstü bir düzenleme yaptık arkadaşlarımızla beraber. O düzenleme çok sevildi, o gün bugündür zaten o repertuvara girecekti bu yorum.”
Memleketin türküsü: ‘Halil’im’
“O aşamada başka şeyler oldu. Her türkünün bir hikâyesi var. ‘Halil’im’ diye bir türkü var mesela. Benim türkü derleme olanağım olmadı. Bunun için biraz gezip tozmak, elinde ekipman olması, yanında asistan bulundurmak lazım. Tabii bunları yaparken de yapaya kaçmamalı, turistik bir geziymiş gibi tınlamamalı. Daha doğal bir şekilde gerçekleşmeli. Kedi kedi olalı bir fare yakaladı ve 2008’de ‘Halil’im’ türküsünü derledim. O günden bu yana bazı gruplar kaynak dahi göstermeden bu derlemeyi icra ettiler.”
‘Zaman yaklaşımları da değiştiriyor’
“Türkülerde kullanılacak çalgılar, farklı türlere türküleri açmak gibi konularda eskiden çok tutucuydum. Sanırım zaman her şeyi değiştiriyor. Yaklaşımları da değiştiriyor. Çok farklı müzikler dinliyoruz. Eskiden mesela benzer türküleri birbirine bağlama eğilimindeyken şimdi farklı türleri birbirine bağlama eğilimi gösteriyorum. Kendi özel sentezimi oluşturma merakım da var. Gerek kullanılan enstrüman bakımından gerek yorum, icra bakımından bu türkülerin çoğu öyle. Odam Kireç Tutmuyor burada en uç nokta, caza dokunuyor. Albümde 15 müzisyen yer aldı. Her türkü için ayrı bir düzenleme yaptım.”