YETVART DANZİKYAN
Suriye'den Libya'ya, oradan Ayasofya'ya, Ermenistan'a
Çatışma sürecine baktığımızda da uluslararası camia “itidal” ve “ateşkes” tavsiye ederken yangına körükle giden tek ülke Türkiye.
Dört yıl sonra
Darbeye ya da darbe girişimine nasıl gelindiği de açıkça konuşulmalı, bilanço çıkarılmalıdır. AKP dört yıldır bu işten ısrarla kaçındığı gibi suçu genellikle başkalarının üzerine atmakta.
Seçim yapılmazsa olacağı bu
Yolu ve sözü çok da dolandırmaya gerek yok. Her zaman söylüyoruz. Bu kaostan seçim ile çıkılır. Yok, toplumumuzdaki kimi etkili isimler vakıf seçimlerinde oy verecek olan Ermeni halkına güvenmediği için bu seçimler yapılmıyorsa, bu çıkmaz sokaklarda çok dolanırız.
MİT mensubunun cenazesi, Kaftancıoğlu, Demirtaş
Dava gerçekten de son zamanlarda tanık olduklarımıza benzer bir şekilde akla mantığa sığmayan bir dava. Zaten kamuoyunda alenileşmiş bir gelişmeyi haber yaptıkları için farklı siyasi çizgilerden gazeteciler yine bir torbaya doldurulup hapse atılıyor.
HDP yürüyüşü ve medya
TBMM’de temsil edilen, 6 milyon oy almış bir parti hakkında böyle hükümler vermek bir gazetecinin görevi olmasa gerek. Üstelik, bahsedilen türden şiddet eylemlerini HDP’liler de kınarken ve bu açıklamalara bilerek yer verilmezken..
Ayasofya: Neden şimdi?
“Neden şimdi?” sorusunun hayli basit bir yanıtı var ve yanıtın basit olması gerçek olmadığı anlamına gelmez.
Mesajlar ve sorular
Burada üzerinde dikkatle durmamız gereken iki mesele ortaya çıkıyor. İlki, yazının başından beri tarif etmeye çalıştığım, oluşturulan bu nefret ikliminin bu mesajlarda payı olup olmadığı. Herhalde olmadığını söyleyemeyiz. İkincisi ve daha önemlisi de, bu mesajların birbiriyle bağlantılı olup olmadığı.
Babacan: Dengeleri değiştirecek mi?
Sadece Batı’nın finans çevreleriyle arayı iyi tutarak ya da liberal/global ekonominin gereklerini yerine getirerek yeni bir çıkış yolu bulunabilir mi? Biraz zor. Bunların ötesinde, yoksulların, ezilen kesimlerin ihtiyaçlarına da yanıt verecek bir politika geliştirmek gerekiyor.
Gözaltılar, tutuklamalar cumhuriyeti
Bizim memleket her şeyi semboller üzerinden anlamayı ve açıklamayı çok sever. Bunlara takılırız daha çok. Yoksa, Cumhuriyet Bayramı olsun, 23 Nisan olsun, 19 Mayıs olsun, bunların toplumsal, siyasal, demokratik açıdan şimdi neye işaret ettiğini, neye denk geldiğini tartışmayız. Daha doğrusu onu da yine, Atatürk, Vahdettin gibi semboller, şahıslar üzerinden tartışırız.
"Aşırı uç" aslında aşırı uç değildir
“Bu da nereden çıktı?” diye baktığınız bir haber ya da yorum, bir süre sonra bir bakarsınız, en yetkili ağızlarda bir başka versiyonuyla yer bulur olmuş. İkili bir mekanizma işler burada.