YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Gözaltılar, tutuklamalar cumhuriyeti

Bizim memleket her şeyi semboller üzerinden anlamayı ve açıklamayı çok sever. Bunlara takılırız daha çok. Yoksa, Cumhuriyet Bayramı olsun, 23 Nisan olsun, 19 Mayıs olsun, bunların toplumsal, siyasal, demokratik açıdan şimdi neye işaret ettiğini, neye denk geldiğini tartışmayız. Daha doğrusu onu da yine, Atatürk, Vahdettin gibi semboller, şahıslar üzerinden tartışırız.

Bir 19 Mayıs’ı daha idrak ettik. Bu yılki bayrama TRT’de ve ünlülerin paylaşımlarında bayramın ismi konusunda yaşanan kafa karışıklığı damgasını vurdu. TRT’deki bir yazıda 19 Mayıs için “Cumhuriyet Bayramı” denirken, bir ünlü şahsiyet de “Çocuk Bayramı” deyiverdi.
Bunlar elbette basında ve sosyal medyada epey eleştirildi, ancak bayramın tam ismini bana sorsanız ben de doğru yanıtı veremeyebilirim. Bizim gençliğimizde adı -o zamanki rejime uygun olarak-  ‘Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’ idi. Ancak AKP iktidarında pekâlâ değişmiş, yeni ‘rejim’e uygun başka bir ad bulunmuş olabilir. Dolayısıyla bu kafa karışıklıklarını çok da yadırgamıyorum.
Ama tabii, mesele bu değil. Bizim memleket her şeyi semboller üzerinden anlamayı ve açıklamayı çok sever. Bunlara takılırız daha çok. Yoksa, Cumhuriyet Bayramı olsun, 23 Nisan olsun, 19 Mayıs olsun, bunların toplumsal, siyasal, demokratik açıdan şimdi neye işaret ettiğini, neye denk geldiğini tartışmayız. Daha doğrusu onu da yine, Atatürk, Vahdettin gibi semboller, şahıslar üzerinden tartışırız. Cumhuriyet bu kadar senede demokrasi ve yurttaş, insan hakları açısından nereye gelmiş, bunlar konuşulmaz.
Tabii, bu da bir açıdan normal, zira konuşulacak bir şey yok aslında. İleri gitmediğimiz çok açık; hâl böyle olunca, hangi büyük medya kuruluşu oturup bunları tartışacak?
Semboller demişken, bu yıla damga vuran bir vaka daha var. Kayseri’de İranlı bir kişi tam da 19 Mayıs günü balkonuna İngiliz bayrağı desenli bir havlu asmış. Kıyamet kopmuş. Adamı gözaltına almışlar. (Sonra bırakıldı) Kayseri Valiliği de işlem başlatmış. 
Yani bayram veya değil, balkona İngiliz bayrağı desenli bir havlu asmanın ne gibi bir sakıncası olabilir? Oluyor işte bu memlekette. Daha da ilginci, olaydan bir süre sonra Kayseri Valiliği bir açıklama daha yaptı: “Şahsın farklı bir amaç gütmediği anlaşılmış ve durum tutanak altına alınmıştır.” Yani, diyor ki Valilik, “Anladığınız gibi bir amacı yok.”
Burada ister istemez akıllara yine “Nasıl bir amaç?” sorusu da geliyor ama soruları uzatmanın faydası yok. Hoşgörü diyarı Anadolu böyle bir yer. Olayın saçmalığını teslim etmekle birlikte şunu da düşündüm ama bir yandan: Mahalle halkı bu havluyu görmüş, galeyana gelmiş, polisi filan aramış, Valiliği aramış. Düşünebiliyor musunuz, Valilik çıkıp, haklı olarak “Yahu, ne var canım bunda?” desin. Bu sefer valinin başı yanar, hakkında soruşturma başlatılır filan. Türkiye böyle bir ülke ne yazık ki. 
“Cumhuriyet ve içinde yaşadığımız siyasal durum hakkında düşünmek” demiştim az evvel. Açıkçası onu da düşünmek hiç içimden gelmiyor. 
20 Mayıs itibariyle manzara şu: Sosyal medya paylaşımları nedeniyle iki kişi daha (Taylan Kulaçoğlu ve Hakan Gülseven) gözaltına alındı, sonra bırakıldılar, ama Kulaçoğlu tekrar gözaltına alınıp tutuklandı. Bu iki isim bilhassa AKP medyası tarafından hedef gösterilmekteydi.
HDP’li beş belediyeye daha kayyım atandı. Böylece 2019 yerel seçimlerinde 65 belediye kazanan HDP’nin 45 belediyesine el konmuş oldu. Üstelik bunlar, iktidar tarafından “Darbe mi geliyor?” diye yaratılan bir gündem içinde oldu. 
Dahası, bu olayı protesto etmek için toplanan HDP’liler de gözaltına alındı. 
Osman Kavala hâlâ hapiste. Üstelik AİHM kararına rağmen. Bu yazının yazıldığı 20 Mayıs tarihinde, Kavala’nın avukatları tahliye talebi için mahkemeye başvurdular. Başvuru dilekçesinde, yöneltilen suçlamaların hukuk dışılığıyla ilgili olarak AİHM’in “kesinleşmiş” kararları hatırlatıldı ve derhal tahliye talebinde bulunuldu. 
Bütün bunların ötesinde cezaevlerinde birçok siyasetçi, gazeteci ve muhalif görüşten insan, haksız yere tutuklanması yetmezmiş gibi, bu salgın döneminde ölüme terk edilmiş durumda. 
Velhasıl, bir gözaltılar ve tutuklamalar cumhuriyetinde yaşıyoruz ne zamandır. Bunun artık olağan bir uygulama hâline geldiğini ne yazık ki görmekteyiz. 
Salgın sonrasını konuşup duruyorduk. Salgın sonrası eskiye dönmek yetmemiş gibi, sosyal medyaya yansıyan ve iktidar cenahlarında normal karşılanan ‘ölüm listeleri’ni de hesaba kattığımızda, eskisinden de karanlık bir ortama dönmüş hâldeyiz.