ŞAPGİR
Halep’ten geriye hatıralar kaldı
Halep’te neredeyse tüm Eski Şehir’i yok eden bombaların ardından, kendisi de Halepli olan Vahakn Keşişyan içinde birikenleri döktü: “Bombalar düştükten sonra El Cebri Meydanı’nın, özellikle de El Siyahi Hotel’in fotoğraflarını gördükten sonra hissettiklerim, biliyorum ki, geriye sadece hatıralarım kaldı.”
Karanlık ve Ölüm, Üstelik Büyü de Yok
J.K Rowling’in yeni romanı ‘The Casual Vacancy’, Harry Potter’in efsunlu dünyasından bir hayli uzak bir yere, büyüden ve büyücülerden azade bir kurmaca evrene götürüyor bizleri. Fakat New York Times’ın ünlü edebiyat eleştirmeni Michiko Kakutani’ye göre, “Rowling’in romanında tasvir olunan etten kemikten ve efsunsuz dünya, taammüden yavan bir biçimde resmedilmiş, bıktırıcı raddede klişelere bulanmış, donuk bir mahiyet arz ediyor.”
ruhumuzu kurtaran adam ölmüş diyorlar şimdi
Bir Neşet Ertaş kaseti elinde, “Buna bir bak bakalım” dedi. Taktım teybe kaseti. Birdenbire bir ses çağladı evin ortasına. Serin bir şey dokundu ensemize yakın bir yere sanki, ürperdik. Neşet Baba bağırdıkça içimizdeki lastik gerildi, inceldi, inceldi ve pıt edip koptu, ucu sanki kalbimize çarptı. Tutamadım kendimi, bir şey boşaldı içimden.
Georges Méliès’e bir saygı duruşu
Konulu film denilince akla ne geliyor bilinmez ama, Georges Méliès sinama tarihinin ilk konulu filmini çeken şahıstır. Bunun haricinde lap dissolve, fade in, fade out gibi özellikleri de keşfedip sinema tarihinin nevi şahsına münhasır efsaneleri arasında yer alır. Méliès'in çektigi 500 filmden ise sadece 140'ı günümüze ulaşmıştır ne yazık ki.
Alex de Souza meselesi: Biat etmeyen bir efsane
Hüsranla biten Young Boys maçları sonunda, önündeki maçlara bakacağını söylemektense, takımdaki bireysel beceri ve organizasyon eksikliğinden dem vurarak 'futbol oynamıyoruz, sadece rakibin peşinden koşuyoruz' demişti Alex. Teknik direktör Aykut Kocaman'ın aynı maçtan sonra Alex'li 5 yılda 1 şampiyonluk dezenformasyonuna da bir tepkiydi belki.
Aşırılıklar Çağı'nda 'aşırı' bir entelektüel
'Herkes tarih yapabilir, sadece büyük bir adam tarih yazabilir’ der Oscar Wilde. Hafta başı kaybettiğimiz Britanyalı tarihçi Eric Hobsbawm siyasi ve entelektüel kişiliğiyle şüphesiz ki büyük bir adamdır. ‘Aşırılıklar Çağı’nın her bakımdan ‘aşırı’ yazarıdır.
Sevdiğimiz tek Adalet
Kadın olduğu için yazdı. Erkek yazarlar dünyasında erkek gibi kadın olmadan, ‘sadece’ kadın olduğu için. Feminist olduğu için yazdı. Muhalif olduğu için yazdı. Körü körüne inanmaktansa vicdanını dinleyerek gösterdi kendisi için doğru dediklerini. Nefretini yazdı, hayal kırıklığını, pişmanlığını... Türkiye’deki dağınıklığın kafasındaki yansımalarını yazdı.
Mikrofinans'ın kısa tarihi
Mikrofinansı Karl Marx'a sormuş olsak, 'Kapitalizmi dize getiremeyen reformistlerin herkesi kapitalist yaparak işin içinden çıkma uğraşı' diyerek kestirip atabilirdi pekala. Adam Smith ise, toplumun alt kesimlerindeki insanların durumunu iyileştirebilecek bir gelişmenin toplum adına faydalı olacağından bahsederdi, büyük ihtimalle. Peki, hangisi haklı?
Şapgir'de bu hafta
Her şapat ve giragi, yani her cumartesi ve pazar olduğu gibi bu hafta sonu da birbirinden renkli konularıyla yeniden Şapgir zamanı! Bu hafta Şapgir, 6-7 Eylül anılarıyla Nubar Terziyan'ın anılarına kulak verirken, 6.45'ten Şenol Erdoğan Türkiye'de özgür yayıncılığı anlatıyor. Bir yandan İspanya'nın aykırı müziği Bebe'yi dinlerken ise, New York metrosunu kaplayan İslamofobi'yi gözler önüne sermeyi de ihmal etmiyor.
Medeni adam ile vahşi arasındaki savaş
Geçen ay San Francisco otobüslerine giydirilen İslamofobik reklam bugünlerde New York metrosunda görülüyor. Bu reklamın içeriğini kaba bir ırkçılık olarak niteleyen Columbia Üniversitesi Hagop Kevorkian Profesörü Hamid Dabaşi şu saptamayı yapıyor: 'Medeniyet çatışması” tezi, New York metrosunda sergilenen bu cahil soytarılığın, Harvard Üniversitesi profesörü versiyonudur.'