YETVART DANZİKYAN
Nefes almaya çalışmak
Totalitarizmin gücü buradadır. Bir yalanın beş yüz bin kere, bir milyon kere söylenmesi gerektiğine inanır, bu sistemi kuranlar. Ve bunu yaparlar da. Sonunda yalanlarına inanan bir kitle yaratırlar ve bu kitle bir kez yaratıldıktan sonra sıra beş yüz bin kere bir milyon kere tekrarlanacak yeni yalanlara gelmiştir.
Yürüyüşün rövanşı olarak 15 Temmuz anmaları
Erdoğan rejimi bir ölçüde adalet yürüyüşünde temsilini bulan demokrasi ve insan hakları taleplerini 15 Temmuz anmalarını vesile ederek bastırmaya ve boğmaya çalışacak, bunu ipuçları gayet var.
Suriyeli olmak..
Bu “hoşgörülü” denen toplumun bir kesiminin nasıl da bir anda bir linç kalabalığına dönüştüğünü görmekteyiz. Şunu unutmamak gerekir. Hiç kimse doğduğu toprakları terk etmek, sürekli gözetim altında ve üstelik de hayli zor koşullarda, sürekli aşağılanma tehdidi ya da olgusuyla yaşamak istemez.
Meteliksiz Aşıklar, Menderes İstanbul’u ve bir komünist ütopya
Zaven Biberyan’ın Meteliksiz Aşıklar romanı 1950’lerin sonlarında bir aşk hikayesi etrafında Ermeni bir ailenin iç çatışmalarına yakından bakarken Ermeni toplumun siyasi iktidarla ilişkilerine ve kendi içindeki bildik sorunlarına da ışık tutuyor. Romanı okuyunca “65 yıldır ne değişti, ne değişmedi acaba?” diye düşünüyor insan..
OHAL rejimi ve Adalet yürüyüşü
111 gündür açlık grevi yapan iki insan var. Ve bu iki insanın ölmemesi, taleplerinin karşılanması için ses çıkaran 111 kişi. Devletin böyle bir konudaki tepkisi ibretliktir.
Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşü
Bu yürüyüşün Gezi Direnişi benzeri bir toplumsal hareketliliğe yol açmasından iktidarın çekindiği de gözlemleniyor. Bu kaygıyla olsa gerek, sık sık, yürüyüşü kriminalize etmeye, karalamaya yönelik açıklamalar yapılıyor.