YETVART DANZİKYAN
Yürüyüşün rövanşı olarak 15 Temmuz anmaları
Erdoğan rejimi bir ölçüde adalet yürüyüşünde temsilini bulan demokrasi ve insan hakları taleplerini 15 Temmuz anmalarını vesile ederek bastırmaya ve boğmaya çalışacak, bunu ipuçları gayet var.
Suriyeli olmak..
Bu “hoşgörülü” denen toplumun bir kesiminin nasıl da bir anda bir linç kalabalığına dönüştüğünü görmekteyiz. Şunu unutmamak gerekir. Hiç kimse doğduğu toprakları terk etmek, sürekli gözetim altında ve üstelik de hayli zor koşullarda, sürekli aşağılanma tehdidi ya da olgusuyla yaşamak istemez.
Meteliksiz Aşıklar, Menderes İstanbul’u ve bir komünist ütopya
Zaven Biberyan’ın Meteliksiz Aşıklar romanı 1950’lerin sonlarında bir aşk hikayesi etrafında Ermeni bir ailenin iç çatışmalarına yakından bakarken Ermeni toplumun siyasi iktidarla ilişkilerine ve kendi içindeki bildik sorunlarına da ışık tutuyor. Romanı okuyunca “65 yıldır ne değişti, ne değişmedi acaba?” diye düşünüyor insan..
OHAL rejimi ve Adalet yürüyüşü
111 gündür açlık grevi yapan iki insan var. Ve bu iki insanın ölmemesi, taleplerinin karşılanması için ses çıkaran 111 kişi. Devletin böyle bir konudaki tepkisi ibretliktir.
Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşü
Bu yürüyüşün Gezi Direnişi benzeri bir toplumsal hareketliliğe yol açmasından iktidarın çekindiği de gözlemleniyor. Bu kaygıyla olsa gerek, sık sık, yürüyüşü kriminalize etmeye, karalamaya yönelik açıklamalar yapılıyor.
Arda neyi gördüyse onu yaptı
Bu şiddet kültürü öylesine geniş bir zemin bulmuş durumda ki kendine, bu zemin iktidarda kendi gibi konuşan, davranan birini gördüğünde, kendi temsilini bulurken, iktidar da bu temsili boşa çıkarmıyor, o kültürün yaşayacağı iklimi diri tutuyor, bir anlamda devlet ile millet –belki de tam da burada- bütünleşiyor.
Gezi direnişinin yıldönümü vesilesiyle
Gezi ile birlikte ilk kez başkalarının sözü, “dil”i, üstelik yepyeni, ufuk açıcı, özgürleştirici dili siyaseti ve kamusal hayatı kaplar hale gelmişti. AKP artık geriden geliyordu. Oy ve devlet gücüyle belirlediği “söz”ünün hegemonyasını kaptırmıştı.