YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Türklük, ecdad, Kayı boyu, Ermeniler, Pakraduniler diye diye ufaktan

Şimdi siyaset alanında 'Türklük' merkezli üç parti olmuş oluyor: AKP, MHP ve İYİ Parti.

Haftanın siyaset alanındaki flaş gelişmesi Melih Gökçek’in istifası ise diğer flaş gelişmesi de İYİ Parti’nin kuruluşu olsa gerek.

Gökçek’in istifası üzerine söylenecek çok söz kalmadı. Daha önce de yazdığım gibi totaliter bir rejimde yaşadığımızın işaretlerinden biridir. Rejim böyle şeylere özen gösterir. İstenmeyen kişi istifa etmelidir. Gökçek bir de kendisinden zorla “Davaya ihanet ettim, özür dilerim” itirafnamesi alınmadığına şükretmelidir. Böylesi rejimlerde kimin ne zaman, ne gerekçeyle görevden alınacağı belli olmaz, bilinmez, hikmetinden de sual olunmaz. Parti-Devlet’te Şef nasıl istiyorsa öyle olur. Gökçek ve taraftarları bu karanın gerekçesini sorgulamaya kalkışmışlarsa da pek bir yere varamamış olmalılar. Parti içinde de böyle kararlar bir sır perdesi altında kalmalıdır. Şimdi mesela yoldan kendi halinde bir AKP’li çevirseniz, Davutoğlu neden başbakanlıktan alındı, Topbaş niye istifa etti, Gökçek neden istenmiyor diye sorsanız epeyce bir şey anlatır ama net bir yanıt veremez. Bu soruların parti içinde net ve tek bir yanıtı olduğunu zannetmiyorum. Herkesin başka bir senaryosu olabilir ki bu da, dediğim gibi totaliter rejimlere özgü bir durumdur.

MHP’den kopanların kurduğu İYİ Parti’ye gelecek olursak... Parti hafta içinde kuruldu ve sır gibi saklanan ismini açıkladı. Bizim gibiler “İyi Parti de ne ola ki” diye düşünürken işin esprisi kısa sürede meydana çıktı. Meğerse Kayı boyunun simgesi ya da eski Türkçede dendiği haliyle “tamga”sı IYI şeklinde imiş. Bunu bilmiyor değildik aslında. Son yıllarda her yerde karşımıza çıkan bir simge bu. Son yıllar derken, bir zamanlar “milliyetçiliği ayaklar altına alıyoruz” diyen Erdoğan’ın 7 Haziran’da tek parti iktidarını kaybetmesinin ardından milliyetçiliğe dört elle sarılmasından biraz sonrasını kastediyoruz. (Halbuki 7 Haziran’da iktidarı kaybetmeleri bu milliyetçilik işleri ile birebir ilgili de değildi. Neyse, o başka bahis.)

Erdoğan ve AKP’nin pek sevdiği ‘Diriliş-Ertuğrul’ dizisine ne zaman baksak bu “tamga”ları görüyoruz mesela. Popüler milliyetçilikte de çok sık kullanılan bir simge haline geldi. Bu simgenin işlendiği montlarla gezen gençler var; sosyal medyada profil resmi olarak kullananlar çok. Ancak sanılmasın ki bu çevreler AKP’nin son halini pek milliyetçi bulmadıkları için bu simge popülerleşti. Diriliş dizisinden de anlaşılacağı gibi AKP’nin de, ya da şöyle diyelim Erdoğan rejiminin de “rezonans” halinde olmaya gayret ettiği hatta yayılmasını teşvik ettiği bir simge/akım bu.

AKP’nin ve içinde bulunduğu dindar zihniyetin, milliyetçiliği “kabilecilik” ile bir görüp arasına mesafe koyduğu ya da koyar gibi göründüğü yıllar çok geride kaldı. Artık iktidarda kalmak için Kayı boyu simgelerinin işlendiği bantları kafalarına geçirip dolaşsalar şaşırmamak gerek. Böyledir. Bu milliyetçilik işlerine bir kez girdiniz mi kendinizi nerede bulacağınız belli olmaz.

Dolayısıyla şimdi siyaset alanında “Türklük” merkezli üç parti olmuş oluyor: AKP, MHP ve İYİ Parti. CHP’nin nerede ne zaman ne yapacağı belli olmadığından bu yarışa uzak duran tek partinin HDP olduğunu söyleyebiliriz.

Dolayasıyla “Kayı boyu, Ecdad, Osmanlılık, Türklük” diye dolanıp siyaseti artık iyice buraya sıkıştırma dönemine girmiş bulunuyoruz. Türkiye siyaseti bize gösteriyor ki siyaseti buralara sıkıştırma dönemleri aslında çok da işlemiyor. Toplum bir süre bu işlere merak salsa da bir zaman sonra bundan sıkılıyor. İYİ Parti şimdilik bunu farketmemiş görünüyor.

Böylesi milliyetçilik dönemleri Ermenilikle, Yahudilikle ilgilenmeden ilerlemez. Bir diğer gözde AKP dizisi Payitaht bu açıdan oldukça hevesli, mesela. Osmanlı’yı Ermeniler ile Yahudilerin yıktığı yönündeki komplocu görüş orada da bol bol işleniyor. Ancak ilginçtir, haftanın bu konudaki çıkışı sol cepheden, Ahmet Aziz Nesin’den geldi. Ahmet Nesin Twitter’da “Çok merak ediyorum Doğu Perinçek Ermeni kökenli olduğunu bir gün açıklayacak mı” diye bir paylaşımda bulundu. Açıkçası biraz şaşırdım. Yani böylesi bir paylaşımın sol cenahtan gelmesine şaşırdım.

Gülen Cemaati de dahil olmak üzere bütün bir sağ cenahta, ne melanet varsa bunun Ermenilerden, Yahudilerden gelmiş olabileceği düşüncesi yaygındır ve siyaset de aslında bunun üzerine kuruludur. Sol görünümlü konspiratif cenah da öyledir. Ancak bu düşünce bir ur gibi her yere yayılıyor. Ahmet Nesin belli ki sol görünümlü derin Türkçü Perinçek çevresinden hazzetmiyor. Ancak bu çevreye muhalefetini bu şekilde ortaya dökmesi pek de “sol” bir pozisyon olmuyor. Perinçek öyle midir değil midir bilemem. Zaten eğer kimliği nedeniyle zulme ya da ayrımcılığa uğramıyorsa, bunun bir önemi de yok. Nesin belki de Perinçek’in Ermeni meselesindeki şahin tutumu ile bir çelişki yaratacağını düşünerek böyle bir pozisyon bulmuştur ama bunun gerçekten bir önemi yok, siyaset bunun üzerine kurulmamalı.

Zaten bu tweet’e gelen etkileşimlere şöyle bir baktığınızda bu kez de “Yahudi-Ermeniler: Pakraduniler” paranoyasının bolca ve şevkle işlendiğini de görüyorsunuz. Evet Fetullah Gülen’in de mesajlarında bolca işlediği bir efsaneden bahsediyoruz: Pakraduniler. Yahudi oldukları yetmezmiş gibi bir de Ermeniler. Yahut Ermeni oldukları yetmezmiş gibi bir de Yahudiler. Binlerce yıl öncesinde kalmış belli belirsiz yarı efsane bir hikayeyi alıp bugüne taşımak ve günümüz siyasetinin buralardan dizayn edildiğini savunmak bir ata sporu haline gelmiş vaziyette.

Türkler, Osmanlılar, Ermeniler, Yahudiler, soylar, boylar, aşiretler diye diye sağa sola koşuşan insanlarla dolu bir ülke halindeyiz çoktan. Bu hal, hal değil.

NOT: Yetvart Danzikyan, bu haftaki yazısını özel nedenlerden ötürü yazamamıştır. Danzikyan’ın 30 Ekim’de artigercek.com internet sitesinde yayımlanan yazısını yayınlıyoruz.