BASKIN ORAN
Pınar Selek olayı: Kafa karıştıran mektup
Daha önce 3 kere beraat etmiş olan Pınar Selek 29 Eylül Cuma günü tekrar yargılanacak. Mısır Çarşısı patlaması hakkında hakkında 23 Şubat 2013'te yazdığım aşağıdaki yazıyı tekrar yayınlamak istedim. Bakalım değişen ne var 10 yıl içinde.
Bu yeni anayasa üçkâadını da yerse, pes derim CHP’ye
Doğrusu, gözükara tutarsızlık olursa anca bu kadar olur. Hukuk devletinin belkemiğini oluşturan AYM ve AİHM kararlarına zerre aldırış etmeyen bu Rejim anayasa yapacak öyle mi? Bugün söylediği dün söylediğini tutmayan CB mı yaptıracak? İçte ve dışta sayısız örnek varken.
Öldürülmek korkusuyla bir intihar teşebbüsü
Militaristler, ulusalcılar, Yargı, milliyetçiler, İslamcılar ve benzerleri tarafından linç edilme korkusuyla, doğru mu yanlış mı söylediğine bakmadan, CHP kendi milletvekilini linç ediyor.
Bazı İslamcılara samimi ve önemli bir tavsiyem var
Görünürdeki sebep: En başarılı iki oyuncudan biri, Ebrar Karakurt, çoğunluğunkinden farklı bir cinsel eğilim sahibi yani lezbiyen olduğunu açıklamış idi. Esas sebep: Kadınların erkeğe hizmet için yaratıldığına iman etmişlerin hâkim olduğu, kadın öldürmelerin gündelik hale geldiği ama katil erkeklerin “tahrik ve iyi hal”den sıyırdığı bir toplumda kadınların söke söke şampiyon olmaları. MİLLİ MAÇTA!
Uçağı kazaya bırakmak mı, namazı kazaya bırakmak mı?
Şimdi, uçuş sırasında pilotların kokpitte namaz kılmasına onay çıktı. Düzenleme, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün oluruyla 24 Ağustos’ta yürürlüğe girdi . Fakat İslam’ın “akıl ve mantık dini” olması hasebiyle, “seferin kritik aşamaları hariç” diye ilave edildi. Kıble meselesini boşverin, bu “kritik aşamalar” sırasında pilotların kazaya bırakmaları mümkün. Uçak kazasını değil tabii, kılınamayan namazın kazasını.
BM Barış Gücüyle çatışma eksikti, onu da hallettik
“Türkiye’de ne varsa burada da olacak!” politikası icabı gerginliği de ana vatandan ithal ettiği anlaşılan Yavru Vatan, vahim bir para bulma çabası içindeki CB Erdoğan’ın Batı’yla gerginlikleri azaltmak için başlattığı U dönüşünü dikkate almamış gözüküyor. Bir nedeni olmalı.
Sümela olayı üzerine bir de Makedonya hukuk fakültesi!
Mesai ve okul saatlerinin Cuma namazına göre düzenlenmesinin gündemde olduğu, Diyanet başkanının ve Yargıtay başkanının resmî törenlerde cumhurbaşkanıyla el açıp dua ettiği Türkiye’de, Lozan imzalandığında 130.000 kişi olan ve bugün 2.000 kalmış Türkiyeli Rumların dinsel tören için izin istemek zorunda olmaları ilginç. Şimdi dikkat: Bu gelişmeleri pek sıradan kılacak bir gelişme var. Eğer Sümela’da dinsel tören bir gün yasaklanırsa, bu ülkenin bir vatandaşı olarak Patrik idare mahkemesine başvurabilir. Eğer böyle bir düşüncesi varsa elini çabuk tutmasını tavsiye ederim. Çünkü hukuk okumuş Makedonya mezunları geliyor!
İslamî konularda Diyanet’le hasbıhal
“İnsan haklarına riayet”ten bahsetmeniz çok sevindirici. Sevindirici de, çok vahim bir durum var: “İnsan hakları” diyorsunuz, ama savcının zaten çoğu yöneticileri nahak yere hapiste yatırılan HDP için istediği cezaları destekleyen bir dilekçe vererek Kobani davasına müdahil olmak istediniz. Nereden icap etti ve aklınıza nereden geldiyse, Kobani olaylarından 9 yıl, ilk soruşturmadan 8 yıl, ilk duruşmadan da 2 yıl sonra!
Akbelen ve İkizköy vesilesiyle: Millet’e karşı Devlet
Akbelen ve İkizköy ağaç kesimleri ülkemizde Tek Adam Yönetimi’nin düşüşünü başlatan bir tür milat olabilir. Sadece yandaş enerji şirketleri toprağın altındaki kömürü çıkartıp kârlarını artırmak için toprağın üstünü (ve orman köylülerini) jandarma nezaretinde kesip yıktıkları için değil. Başka şeyler de aynı anda vuku bulduğu için. Aynı anda ülkede pek çok şeyin çivisi çıktığı için.
Lozan’da dil hakları ve Türkiyeli Kürtler
Gizli maddeler ve “raf ömrü” filan gibi zavallılıkları tabii ki hemen es geçiyorum.. Burada, bazı Lozan hükümlerinin Türkiyeli Kürtlerle ilgili olarak Türkiye tarafından ihlal edilmesinden ve bunun sonuçlarından bahsetmek önemli. Önemli, çünkü bunlar yazıldığı gibi uygulansaydı, en hafifinden söylüyorum, ülkemizin Kürt Sorunu katiyen bugünkü gibi olmazdı