Yapay zekâ ve Batı Ermenicesi

Yapay zekânın insanı ve toplumu gelecekte nasıl değiştireceğini, teknolojik gelişmelerin hızından dolayı öngörmek zor. Bununla birlikte iki dil arasında simultane çeviri özelliğiyle dünya çapındaki iletişimi kolaylaştırma potansiyeli şimdiden önemli bir noktaya geldi. Buna rağmen yapay zekâ, kendi devletlerine sahip olan dillerde uzmanlaşmışken, Batı Ermenicesi, Kırmançi (Zazaca) ve Lazca gibi dillerde yetersiz kalıyor.

Bu yazı, gelişen yapay zekâ teknolojisiyle Batı Ermenicesi öğrenme sürecine dair bir girizgâh niteliğindedir. Gelişen teknolojinin aracı olan yapay zekâ modeli chatGPT’in kendisine, gelişen dünya şartlarında yapay zekânın konumuna ve Batı Ermenicesinin öğrenilmesinin bireysel ve toplumsal koşullarına baktığımız bir girizgâh bu.

Gündelik yaşama hızla entegre olan yapay zekâ teknolojileri ile karşı karşıyayız. Şu an farklı yapay zekâ modelleri birbirine üstünlük sağlamak için uğraşıyor. Ancak dil konusundaki özellikleriyle ve örnek teşkil etmesinden dolayı, merkeze ChatGPT’yi ele alacağız. ChatGPT'nin yeni versiyonu 4.0, Kasım 2022 ile Ocak 2023 arasında ücretli ve ücretsiz olarak 100 milyon kullanıcıya ulaşarak en hızlı büyüyen internet programı oldu. Yaklaşık 45 TB’lık (30 milyondan fazla kitaba eşdeğer) devasa bir veritabanıyla eğitildi ve üretken yapay zekâ ile en gelişmiş teknolojik öğrenim yöntemlerini birleştirdi. İnsanlığın geniş bilgi birikimiyle eğitilen bu sistemin kullanımı ve popülaritesi giderek artıyor. Tam da dil öğrenmek için bize yardımcı olması üzere kullanmak istediğimiz bir programın kendisini de tartışmaya açmadan böylesi bir girizgah yazamayız.

Yapay zekâ ve kapitalizm

Yapay zekâ, ülkelerin sınırlarını ve patent haklarını aşan bir noktada duruyor. Ancak bu, kapitalist üretim ilişkileriyle onu çatışmalı hâle getiriyor. Tıpkı pandemi sürecinde, ilaçlar üzerinde patent haklarını kaldırmadığı için, dünyadaki birçok insanın hayatını riske atan, bilimsel gelişmeleri yavaşlatan ilaç sektörü gibi, yapay zekâ teknolojisi de, birçok meslekteki esnek çalışma ve ücretleri düşürdüğü yönündeki tartışmalara sebep oluyor. En son, Scarlett Johansson, ChatGPT’nin kendi sesini taklit  etmesinden şikayetçi olunca o ses kullanıma kapatıldı. Bu teknolojik gelişmeler toplumun tümüne sınırsız erişim sağlarken, kapitalist üretimin de aslında bu tür gelişmelerin önünde kısıtladığı ve kullanıcılarını sürekli müşteri durumuna götürdüğü ortada. 

OpenAI, başlangıçta kâr amacı gütmeyen bir araştırma kuruluşu olarak kurulmuş, ancak zaman içinde finansal sürdürülebilirliği sağlamak ve AI araştırmalarını finanse edebilmek için ‘capped-profit’ (sınırlı kâr) modeline geçmiş. Bu model, yatırımcılara yatırdıkları paranın 100 katına kadar getiri sağlar, ancak 100 katından daha fazla kâr elde edilmesini engeller. Microsoft, 2019 yılında OpenAI’ye 1 milyar dolarlık yatırım yaptı. Microsoft gibi büyük şirketlerin yatırımlarıyla desteklenen OpenAI, bu yapı altında hem finansal sürdürülebilirlik sağlıyor hem de teknolojik olarak Microsoft’u destekliyor. OpenAI’ın güncel piyasa değeri yaklaşık 29 milyar dolar. İnsanlığı daha öteye taşıyan atılımlar ile şirketlerin daha fazla kâr için insanlığın çoğunu yok saymaya çalışması arasında bir yerde duruyor bu gelişmeler.

Yapay zekânın insanı ve toplumu gelecekte nasıl değiştireceğini, teknolojik gelişmelerin hızından dolayı öngörmek zor. Bu konu bilimsel tartışmalardan çok bilim kurgu romanları ve filmlerinde ele alınıyor.  Bununla birlikte iki dil arasında simultane çeviri özelliğiyle dünya çapındaki iletişimi kolaylaştırma potansiyeli şimdiden önemli bir noktaya geldi. Buna rağmen yapay zekâ, kendi devletlerine sahip olan dillerde uzmanlaşmışken, Batı Ermenicesi, Kırmançi (Zazaca) ve Lazca gibi dillerde yetersiz kalıyor.

Yapay zekâ ve dil
İnternetteki kaynaklara ulaşarak bilgileri metin üzerinden aktarmak uzun süredir kullanılan bir yöntem. ChatGPT, bu bilgileri yeniden düzenleme ve özetleme yeteneğiyle intihal ve telif hakkı ihlali tartışmalarını da beraberinde getirdi. Dil öğrenmek ise, sadece metin okumaktan ibaret değil; görme, duyma ve konuşma özelliklerinin tümüne hitap etmeyi gerektirir. ChatGPT, sesli konuşma özellikleriyle dil öğrenmeyi kolaylaştırıyor. Evinizde, herhangi bir dilde sizinle sohbet edebilir ve yaptığınız hataları düzeltebilir. Duygu tonlamaları ve görsellerle destekleyerek dil öğrenme sürecini derinleştirir ve bilinçli hale getirir. Bunun, insanın dil öğrenme sürecinin şartlarına bir adım daha yaklaşmak anlamına geldiğini Noam Chomsky’nin dil teorisine bakarak görebiliriz.

Chomsky ve dil öğrenimi

Noam Chomsky’nin görüşlerine göre, dil öğrenimi evrimsel bir süreçtir. Chomsky, dil yeteneğinin insan beyninin doğuştan gelen bir özelliği olduğunu ve bu yeteneğin evrimsel süreçler boyunca geliştiğini savunur. Bu görüşe göre, dil edinim cihazı (LAD), insan türünün evrimsel tarihinin bir sonucudur ve çocukların hızlı ve etkili bir şekilde dil öğrenmelerini sağlar. Dil edinim cihazı (LAD) kavramı, insanların dili öncelikle konuşma diline maruz kalarak öğrenme yeteneğine sahip olduğunu öne sürer. Çocuklar, dil öğrenme sürecinde belirli evrensel dil kurallarına sahiptir ve bu kurallar, dili hızlı ve etkili bir şekilde öğrenmelerini sağlar. Dil öğrenmenin en doğal yolu işitme ve konuşmadır, çünkü bu süreçler insanın bilişsel gelişiminde derin köklere sahiptir. Çocuklar, çevrelerindeki konuşmaları dinleyerek ve bu konuşmalara tepki vererek dilin kurallarını ve yapısını öğrenirler. Bu doğal süreç, dilin bilinçli ve bilinçsiz olarak öğrenilmesini içerir. Chomsky’nin teorisine göre, işaret dili ve yazılı dil de benzer prensiplerle öğrenilebilir, ancak konuşma dili anında geri bildirim ve etkileşim sağladığı için özel bir yere sahiptir. Bu, dil öğrenmenin sosyal ve etkileşimsel bir süreç olduğunu da gösterir. Yapay zekânın iletişimi karşılıklı sohbetin şartlarına yükseltmeye başlaması, insanın doğal dil öğrenme sürecine yaklaştıran bir adım olarak görülebilir.

Batı Ermenicesi ve yapay zekâ

Geniş bir yazılı tarihe ve kendi dilinde okul eğitimine sahip olan Batı Ermenicesi, yapay zekâ ile öğrenim konusunda aşılması gereken zorluklarla karşı karşıya. Batı Ermenicesi konuşan nüfusun dünya geneline dağılmış olması, dili izolasyona ve günlük yaşamda daha az kullanılmaya itiyor. Türkiye’de birçok kişi Batı Ermenicesiyle bağlarını güçlendirmeye ihtiyaç duyuyor. Gençler okul dışında Batı Ermenicesini daha aktif kullanmaları teşvik edildiğinde, dilin evde ve sokakta daha yaygın olarak kullanılması açısından yapay zekâ önemli bir destekçi olabilir. Ancak yapay zekâ ne insanlar arası sohbetin ne de bir Ermenice öğretmeninin yerini tutabilir; sadece bu süreçte yenilenen özellikleriyle önemli bir yardımcı olabilir. Yapay zekâ öğrenilenleri daha kolay gündelik yaşama entegre edebilecek bir imkândır. Yani yapay zekâ, bu tür öğrenme yollarını tümüyle gereksiz hale getirmez; aksine, burada öğrenilenlerle yeterince ilerleme kaydedemeyenlerin dil öğrenme motivasyonunu korumasına yardımcı olur ve öğrenmeyi kolaylaştırdığı için, dili öğrenme ve geliştirmeyi daha sürekli hâle getirir.

Batı Ermenicesi ve devlet dili olarak Doğu Ermenicesi

Batı Ermenicesi bu durumuyla Doğu Ermenicesinden farklı bir noktada duruyor. Devletin resmî dili olması sebebiyle, Doğu Ermenicesinin öğrenilmesi çok daha kolay. Hatta, Batı Ermenicesi kaynak arayışlarında internet kaynakları  kullanıcıyı doğrudan Doğu Ermenicesine yönlendiriyor. Aynı dilin iki ayrı lehçesi olarak bu ortaklaşmayı anlaşılır görmek mümkün olsa da Batı Ermenicesi, edebî ve kültürel olarak farklı kaynaklara, toplumsal yapılara ve geçmişe dayanıyor. Biri diğerinin yerini tutmuyor. Dünyanın küreselleşmesiyle birlikte Batı Ermenicesine sahip çıkma çabasından, Türkiye’de hâlâ yaygın olan ‘tek dil’ anlayışının aksine, birden fazla dilin bir arada var olabileceği düşüncesinden hareketle bu meseleleri ele almayı amaçlıyorum. Nitekim, 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı’da Ermeniler Fransızca, Almanca, Osmanlıca, Ermenice (modern ve klasik) gibi dilleri okullarında öğretmeye başlamışlardı.

Ermenice, planlı gelişime ve öğrenilmeye tarih boyunca açık olmuştur. Kendi alfabesini 405 yılında Mesrob Maşdots geliştirmiştir ve büyük bir okuma ve yazma seferberliğiyle dil yayılmıştır. 1830’larda ve 1840’larda Ermeni okulları ve matbaaları yaygınlaşmış, bu süreç 1850’lerden itibaren daha da ivme kazanmıştır.  Ermeni okulları, hem modern bilimleri hem de klasik Ermeni edebiyatını öğreterek kültürel bilinci artırmıştır. Patrikliğin ve manastırların rolü de bunda etkili olmuştur.

Batı Ermenicesinin dijital kaynaklar ile imtihanı

Yapay zekâ, sizinle sohbet edebildiği gibi, konuşma esnasında sizi düzelterek dil kullanımınızı daha iyi bir seviyeye getirebilir. Yapay zekâ firması, geliştirme sürecinde dillerle ilgili bilgileri toplayarak bu metin koleksiyonunu kullanıma açmıştır. Batı Ermenicesinde iki ana kaynak vardır: Batı Ermenicesi dijital olarak internette bulunan kitaplar, sözlükler, bloglar ve diğer internet sayfaları. Asıl mesele, internette yüklü olan kitap veya sözlüklerin OCR’a (Optik Karakter Tanıma) uygunluğudur. Yani, metinlerin yapay zekânın okumasına uygun olarak yüklenmesi ve genele açık bir şekilde sunulması gereklidir.

İkinci olarak, yapay zekâ, telaffuzu geliştirmek için video veya sesli kaynaklarla etkileşim sağlar. İnternetten sağlanan video ve ses dosyalarından SRT metinlerini analiz ederek dil bilgisi, telaffuz ve kelime bilgisi konularında kendini geliştirebilir. Altyazı dosyaları, metin verisi olarak dilin kullanımını anlamayı sağlar ve bu veriler dil öğretiminde rehberlik edebilir. Ancak sesli ve video kayıtlar tek başına yeterli değildir; metinlerin de doğru şekilde işlenmesi gereklidir. Salt teknik olarak görülmemesi gereken bu durum, aynı zamanda Batı Ermenicesi yapılan etkinliklerin, kilise konuşmalarının, tiyatro ve konserlerin altyazılı olarak internete açılmasının sistematik hâle gelmesiyle anlamlı olur. Yani sadece internete açmak değil, bunun teknik olarak nasıl sunulduğu da önemlidir. Yazılı, sesli ve görsel materyallerdeki teknik engeller, belki de yapay zekânın kendisi tarafından daha sonra da aşılabilir, lakin olayın toplumsal yönü ortada duruyor. Bu, Batı Ermenicesi gibi dillerin daha etkili bir şekilde öğrenilmesini sağlar. Yapay zekânın dil öğreniminde daha fazla yarar sağlaması için bu kaynakların erişilebilir ve işlenebilir olması gerekiyor.

İnsanın dil öğrenme motivasyonu sosyal ilişkiler ve etkileşimlerinden kaynaklanır. Batı Ermenicesinin dil öğrenimi ve gelişimi, salt teknolojik bir konuya indirgenemeyecek kadar derin ve geniş. Bu bağlamda, eğitim sisteminin genel olarak demokratikleşmesi büyük önem taşıyor. Örneğin, Ermeni okulları dışında da Türkiye genelinde Ermenicenin seçmeli ders olarak üniversite öncesi okullarda öğretilmesi gerekiyor. Aynı zamanda, Batı Ermenicesinden Türkçeye çevrilen kitapların yanı sıra Türkçe, Kürtçe, Rumca gibi dillerden Batı Ermenicesine çevirilerin yapılması teşvik edilmeli. Örneğin, Mehmet Uzun’un kitaplarının Kurmanciden Batı Ermenicesine çevrilmesi neden düşünülmesin? Bu tür çalışmalarda, Kültür Bakanlığı başta olmak üzere birçok kurum ortak maddî kaynaklar oluşturabilir;  bu projeler Ermenilerin kendi kurumları, vakıfları ve yayınevleri tarafından yönetilebilir. Devletin, Batı Ermenicesi, Kürtçe, Lazca, Süryanice gibi diller üzerindeki söz hakkından çok, bu dilleri konuşanların karar verebileceği bir süreç gerekli. Batı Ermenicesinin, tarihinde birçok kez olduğu gibi, tekrar bir plan ve tartışma sürecinde yeniden ele alınmasının vakti geldi.

Kategoriler

Dosya


Yazar Hakkında