Kongra-Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal, Güneydoğu’daki özyönetim ilanlarına ve HDP’nin kapatılmasının gündeme getirilmesine ilişkin “90'larda değiliz, HDP kapatılırsa özyönetim ilanları bölgeselleşir” dedi. Kartal, “2016 yılı Kürtler için final ve zafer yılı olacak” diye konuştu.
Kürdistan Halk Kongresi (Kongra-Gel) Eşbaşkanı Remzi Kartal, çözüm süreci, özyönetim ve HDP’nin kapatılması tartışmalarına dair açıklamalarda bulundu. Kartal, çözüm sürecinin bir an önce tekrar başlatılması gerektiğini söyleyerek, “Artık tekrardan zaman yayma, oyalama gibi bir şey söz konusu olamaz. Çünkü gerek Oslo süreci gerek ise İmralı sürecinde edinen bir tecrübe var. Eğer bugün bir çözüm olacaksa devletin acilen çözüm eksenli somut adımlar atması gerekiyor” dedi. Kürtlerin bölgedeki politikalarına dikkati çeken Kartal, “2016 yılı Kürtler için final ve zafer yılı olacak” diye konuştu.
Brüksel’de Fırat Haber Ajansı’ndan Ali Güler’e konuşan Remzi Kartal’ın açıklamalarının satır başları şöyle:
Özyönetim
“Kürt halkı, özyönetim talebiyle Türkiye halkıyla sistem içerisinde yasal, anayasal çerçevede yaşamanın çözümünü dayatıyor. Ancak Türkiye, şimdiye kadar bilinen politikaları sürdürdü. Gelinen aşama ya birlikte çözüm ya da Kürdistan halkı kendi öz çözümünü dayatacak. Şu anda her ikisini de paralel bir şekilde yürütüyor. Devletten beklemiyor. Kendi çözümünü özyönetim iradesiyle ortaya koymuş durumda.”
Uluslararası alan
“Saldırılara karşı halkın direnişi de büyüyerek, yayılacaktır. Hem Kürdistan’da hem de Türkiye’de. Bu mücadele Türkiye’nin demokratikleşmesinde, özgürleşmesinde ve bu temele de barışın kurulmasında yana olanlarla birlikte olacak. Bakın özyönetimlerle birlikte ABD, Türkiye’ye 'PKK ile tekrar masaya oturun' çağrıları yaptı. Yine şimdiye kadar AKP ile sıkı olanlar da farklı sesler yükseldi. Mesela Hollanda parlamentosunun, AB’ye 'Kürtlere yönelik şiddet durmayana kadar her hangi fon çerçevesinde Türkiye'ye yardım yapılmamalı' kararı söz konusu.”
Bu gerilla mücadelesi değil
“Şehirlerdeki mücadele bir gerilla mücadelesi değil. Devlet bir şehir halkını topyekûn yok etmek istiyor. Şehirleri kuşatmış tank, top ve helikopterlerle saldırıyor. Tabii bu durum dünya kamuoyu tarafından açık bir şekilde görülüyor. Buna kimsenin seyirci kalması mümkün değil. Devlet baskını arttıracak tabii buna karşı hem direniş yükselecek hem de uluslararası arenada tepkiler yükselecek. Bu açıdan içine yeni girilen süreç önemli. Birçok açıdan ses getirecek. Bu sesi yaratan da özyönetim talebinin sesidir.”
Kürtler merkezden yönetilmek istemiyor
“Kürtler, artık merkez tarafından yönetilmek istenmiyor. Bu sadece Türkiye’de değil. Kürtler yaşadıkları bütün ülkelerde bu yöntemlerle yönetilmek istiyor. Temel olarak sorun şu, Türkiye’nin Kürt gerçeğini kabul etmesini istiyor. Bu halkın bir dili, kimliği, tarihi kültürü var. Bir halk olmaktan kaynaklı demokratik hakları var. Bunun kabul edilmesi gerekiyor.”
Çözüm masası için
“Artık tekrardan zaman yayma, oyalama gibi bir şey söz konusu olamaz. Çünkü gerek Oslo süreci gerek ise İmralı sürecinde edinen bir tecrübe var. Eğer bugün bir çözüm olacaksa devletin acilen çözüm eksenli somut adımlar atması gerekiyor. Güvenlik eksenli politikaların terk edilmesi gerekiyor. Çift taraflı ateşkes sağlanmalı. ‘Bu devlet artık Kürt soruna silahlarla değil, siyasal bir zeminde çözümü esas alacaktır’ yaklaşımı esas alınmalı. Üçüncü bir tarafsız bir heyetin sürece dahil olması gerekiyor. Dolmabahçe sarayında ortaya çıkan çerçeve esasında müzakerelerin başlanması gerekiyor. Görüşmeler, kamuoyuna açık bir şekilde olmalı. En önemlisi de parlamentonun sürece dahil edilmesi gerekiyor. Her şey parlamentoda yasal bir şekilde olmalı. Bu konsept ile süreç yeniden başlatılabilir. Artık geçmiş süreçler gibi bir durum söz konusu değil.
Tablo Kürtlerden yana
“Devlet, 1990’lı yıllarda yaptığı gibi sonuç almaya çalışıyor. Kürt partilerini kapatma, halkı göç ettirme, baskı uygulama, gözaltına alma, tutuklama, parti kapatma gibi yöntemlerle sonuç almaya çalışıyor. Bu, A’dan Z’ye yanlış. Ne Ortadoğu, ne Türkiye ne de Kürdistan 1990’lı yıllardaki gibi. Üstelik uluslararası dengeler de artık eskisi gibi değil. Bugünkü tablo Kürtlerden yana.”
HDP’nin kapatılması
"Eğer devlet aklı Kürt partilerini kapatıp, milletvekillerine saldırı gibi bir akılsızlığı düşünüyorsa bu otomatikman özyönetimlerin ilanların bir bütün olarak bölgeselleşmesi ve Kürdistanileşmesi anlamına geliyor. Doğal olarak, bölgesel halk meclislerin kurulması anlamanı geliyor. Bu, Kürtlerin yaşadığı bütün bölgelerde hatta Türkiye’nin her tarafında olacaktır. Bu da Erdoğan ve AKP’nin faşizmine karşı demokratik ve özgürlük mücadelesi yükselecektir. Geldiğimiz 2016 yılı, 1990’lı yılların tablosu mümkün değil.”
HDP’nin kapatılması
“Devlet, 1990’lı yıllarda yaptığı gibi sonuç almaya çalışıyor. Kürt partilerini kapatma, halkı göç ettirme, baskı uygulama, gözaltına alma, tutuklama, parti kapatma gibi yöntemlerle sonuç almaya çalışıyor. Bu, A’dan Z’ye yanlış. Ne Ortadoğu, ne Türkiye ne de Kürdistan 1990’lı yıllardaki gibi. Üstelik uluslararası dengeler de artık eskisi gibi değil. Bugünkü tablo Kürtlerden yana.”
“Eğer devlet aklı Kürt partilerini kapatıp, milletvekillerine saldırı gibi bir akılsızlığı düşünüyorsa bu otomatikman özyönetimlerin ilanların bir bütün olarak bölgeselleşmesi ve Kürdistanileşmesi anlamına geliyor. Doğal olarak, bölgesel halk meclislerin kurulması anlamanı geliyor. Bu, Kürtlerin yaşadığı bütün bölgelerde hatta Türkiye’nin her tarafında olacaktır. Bu da Erdoğan ve AKP’nin faşizmine karşı demokratik ve özgürlük mücadelesi yükselecektir. Geldiğimiz 2016 yılı, 1990’lı yılların tablosu mümkün değil.”