ROBER KOPTAŞ
Kadasetsiz Tomo Hazretleri
Fazla kitabımız yoktu o zaman. Hıdivyal Palas’ta dört metreye üç metre bir oda. Bir masada Baron Margosyan, bir masada Oyrort, yani Payline, ütü masasına benzettiğim dar bir masa vardı çapraz ayak, ara ara oradaki Macintosh LC’nin karşısına da ben oturmaya başladım, öbür işleri hâllettiğimde, dizgi yapmak filan için. Kitaplar o zaman birinci hamura basılıydı, ağır çekiyorlardı, Babıâli Yokuşu’ndan çıkıp dağıtımcılara kadar taşımak zordu, kollarım kopuyordu ama onun dışında iş kolaydı. Okuldan çıkıp geliyordum, çok da geç kapatmıyorduk, zaman kolay geçiyordu. Cebim harçlık görüyordu, mavi kart parası da veriyorlardı, her gün bedavadan İstiklal’e çıkmış oluyordum, daha ne olsun.
Anahide Ter Minassian'ın ardından: Hayatın ötesine
Aras’ta çalışmaya ilk başladığımda, üniversite yıllarımda Ardaşes Margosyan okumamı salık vermişti, onun ‘Ermeni Devrimci Hareketi’nde Sosyalizm ve Milliyetçilik’ kitabını. İletişim’in Cep Üniversitesi serisinden çıkan o minicik kitaba sığdırmayı başardığı onca bilgiden, tarihsel perspektifinden, olayları anlatış biçiminden çok etkilenmiştim. 20 yaşına varmamış, dünya ve memleket ahvaliyle yakından ilgili Türkiyeli bir Ermeni genç için, hiçbir şeyin bizlerle başlamadığını, mücadele ruhunun zamanları ve hayatları aşan bir yanı olduğunu apaçık gösteren bir hediyeydi.
İncelik ve zekâ suçu
Bu günler eninde sonunda geçecek, içerideki düşünce suçluları, muhalifler mutlaka çıkacak ve muktedirlerin gözünde suç olan, bizlerinse yüzünü ağartan eylemlerine yılmadan usanmadan devam edecekler.
Agos'un arşivinden: İki Ermeni milletvekili nasıl öldürüldü?
Agos’un arşivinde bugün, HDP milletvekili Garo Paylan’ın Meclis Araştırması talebiyle gündeme getirdiği, Nisan-Mayıs 1915’te gözaltına alınarak öldürülen yedi Ermeni milletvekilinden ikisinin hikayesi var. Rober Koptaş 2013 yılında yazdığı yazıda, Mayıs ayında tutuklanan, Osmanlı Meclis-i Mebusanı İstanbul mebusu Krikor Zohrab ve Erzurum mebusu Vartkes Serengülyan’ı ölüme götüren yolu anlatmıştı.
Rober Koptaş: Agos’a veda
Bu bir veda yazısı. Kurulduğu tarihten, yani Nisan 1996’dan beri okuru, 2006’dan beri yazarı, 2008’den beri çalışanı, 2010’dan beri genel yayın yönetmeni olduğum Agos’tan ayrılıyorum. Etyen Mahçupyan’dan devraldığım görevi Yetvart Danzikyan’a devrederek, gazetemizin sade okurluğuna yeniden merhaba diyorum.
Rober Koptaş: Hrant Dink cinayeti, ‘Paralel’ciler, akıl, ahlak
Yeni Şafak yazarı Hilal Kaplan, Agos’un internet sitesinde “Bu dava paralele sığmaz’dan rahatsız olanlara” başlığıyla yayımlanan yazıma gazetesinde bir cevap verdi (“Dink cinayetinin aydınlatılmasını istiyor muyum?”, 21 Ocak). Bu yazı, Kaplan’ın cevabına cevaptır.
Rober Koptaş: "Bu dava ‘paralel’e sığmaz”dan rahatsız olanlara
Rober Koptaş yazdı: “Bu dava ‘paralel’e sığmaz” başlığından rahatsız olanlara sorulacak soru çok açık: Siz Hrant Dink cinayetinin her yönüyle aydınlatılmasını, siviliyle askeriyle tüm devlet görevlilerinin ve onların üstü konumundaki siyasi sorumluların ortaya çıkmasını ‘sahiden’ istiyor musunuz?
The Cut: Ölümle yaşam arasında
The Cut, Tanrı’ya, insanlığa ve iyiliğe inancını yitirenlere göz kırpan bir armağan gibi. İncil’deki gibi, “Gerçek hepimizi özgür kılacak” diyen bir armağan.
Agos'un Arşivinden: Hocalı sorumluluğu
Agos'un arşivinden bu hafta, 26 Şubat 1992'de düzenlenen Hocalı katliamı var. Rober Koptaş, 2013 yılında kaleme aldığı yazı, "Gelecek, Hocalı’nın acısını yüreğinde duyan Ermenilerle, Sumgayit’ten ötürü üzülen Azerilerin ve onlar gibilerindir" sözleriyle sonlanıyordu.