Siamanto, gerçek adıyla Adom Yarcanyan, hemen tüm şiirlerinde halkının acısını dillendirmiş, ancak umudu ve mücadele azmini hiçbir zaman elden bırakmamıştı. Haksızlıklara karşı koyma, adalet arayışı, intikam ve bağışlama duygusu, ışık ve güzellik ideallerini anlattığı şiirlerinde üslubu büyülü, simgeseldi. Mücadelesi, ondan yüz yıl sonra aynı değerler etrafında kavga verecek olan Hrant Dink’le ortaktı.
1878’de Eğin’de doğan, yaşadığı yörede giderek yükselen şiddet ve zorlu koşullar nedeniyle 1891’de ailesiyle birlikte İstanbul’a göçen, Abdülhamit istibdadının zulmünden kurtulmak için Avrupa’ya geçen Siamanto, 1908’de Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a dönmüştü. 1890’lardan itibaren Ermenice şiirde yeni yollar arayan şairler kuşağının zirvelerindendi; pek çok kalem arkadaşı gibi, 24 Nisan 1915’te İstanbul’da tutuklanan Ermeni aydınlardan biri oldu. 1915 yazında Çankırı yakınlarında katledildi.
Bu yıl 19 Ocak yaklaşırken, Hrant Dink’i anmak için Ermeniceden bir şiir çevirip ona ithaf etmek istedim. Kitaplar arasında buna uygun bir şiir bulmak için dolanırken karşıma, Siamanto’nun, bir kahramanın ‘inanç ve veda’ gecesini anlattığı ‘Ben şarkı söyleyerek ölmek istiyorum’u çıktı. Şiiri okuduğumda sarsıldım, çünkü Siamanto’nun tasvir ettiği kahraman âdeta Hrant Dink’in kendisiydi. Katledilmiş bir şairden, katledilmiş bir gazeteciye armağan... Oturup çevirdim. Siamanto, şiirini, kaybettiği kim bilir hangi arkadaşı için, “bir dostun hatırasına” adamıştı. Ben de Türkçe çeviriyi, hatırası şarkılara, şiirlere sığmayacak Hrant Dink’e ithaf ettim.
Kevork Bardakjian, Siamanto üzerine incelemesini, “Otuz yedi yaşındayken, tasvir ettiği hiçbir dehşete benzemeyen bir büyük felakette sonsuz sessizliğe gömülmemiş olsaydı, hayal gücü hangi yeni alanlar etrafında pervane olurdu, bunu söylemek zor” cümlesiyle bitirir. Soruyu, Siamanto’nun “aynı alınyazısının işaretiyle” bağlandığı; onun gibi “belindeki lekesiz kılıcı insanüstü hükümlerin çıplaklığıyla çıplak”; onun gibi “bir yetim ve bir asi” olan ve onun gibi ayakta ve “şarkı söyleyerek” ölen Hrant Dink için de sorabiliriz. Değil mi ki bizler de Siamanto’nun kahramanı gibi “yitirdiklerimizi arıyoruz.”
HRANT DİNK’E İTHAFEN
Ben şarkı söyleyerek ölmek istiyorum
Bir dostun hatırasına
I
Yalnızdım o gece, Bekleyişimin ve Umudumun tatlılığı yanı başımda
Kurtuluşun ve Istırabın tartısında Yurdun kaderini ölçüp biçiyordum
Uzaktaki evimin kapısına şiddetle vurduklarında gecenin tekinsizliğinde...
Ve güleryüzlü bir dost girdi içeri, göz alıcı güzelliği, kardeş çehresi ve yüceliğiyle.
II
Gençti. Gözlerindeki şimşek göğün yıldızlarından ağıyordu
Ve boyu, endamı, mermerlerin gücüyle inşa edilmiş,
Fikri insanlığın adalet sayfalarıyla ışıl ışıl aydınlanıyordu…
Alnında acılarının ve iyiliğinin çiçekleri vardı.
III
Yan yana, arkadaşça, Yurdun ıstırabını konuşuyorduk
Düşünceli başı, yaslı bir yarı tanrının kanlı yüreğine benziyordu
Bakışları bakışlarımda aynı alınyazısının işaretini aradı
Ve kederli gülüşlerimiz ruhtan ruha usulca parıldadı.
IV
Suskundu saatler boyu. Suskundum. Hatıra figanları gözlerimizi yaşarttı
Ve masamda lambanın mavi ışığı kan gibi kırmızı akıyordu artık
Rengim soldu benim, sabahın doğumunda bir rüyanın yitip gitmesi gibi
Ama o kahramanca ve mağrur dikildi, elimi elinin içine alıp bana dedi:
V
– “Bu benim inanç ve veda gecem dostum
Atımı eyerledim bile, yaşam ve kavga ateşiyle kişniyor kapının önünde
Ve bak, belimdeki lekesiz kılıcım çıplak, çıplaklığıyla insanüstü hükümlerin
Alnını yaklaştır dudaklarıma... bu benim inanç ve veda gecem, dostum.
VI
Ve sen şu pirüpak sayfalarına halkın acısının ve halkın gücünün şiirlerini yaz
Gelecek nesillere ve geçmişimizin hüznüne armağan niyetine.
Bir yetimim ben ve bir asi, elveda, yitirdiklerimi aramaya gidiyorum
Şarkılarından bir şarkı ver bana, bir şarkı, ben şarkı söyleyerek ölmek istiyorum...”
Siamanto (Adom Yarcanyan)
Ermeniceden çeviren: Rober Koptaş