YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Biz böylesi derin ilişkileri ancak bir tesadüfle ya da iktidar kavgaları, itişmeleri sayesinde öğreniyoruz. Burası doğru, ancak şu da doğru: Aynı bir fay hattında gerilim birikmesi gibi, böyle ilişkiler de artık saklanamayacak, gerilim yaratacak boyuta geldiğinde bir yerden patlak veriyor.

Ermeniler yıllar boyunca başlarına gelenin ‘idrak’ edilmesini bekledi. Kayıplarını hakkınca anabilmeyi istedi. Bu yapılmadı. Yapılmadığı gibi, hep Ermeniler suçlu gösterildi ve Ermeni düşmanlığı devlet eliyle imal edildi.

2008'den bu yana çalışmalarını Clark Üniversitesi Tarih Bölümü Holokost ve Soykırım Çalışmaları Merkezi'nde sürdüren Taner Akçam yeni bir kitap kaleme aldı. Aras Yayıncılık'tan çıkan “Ermeni Soykırımı’nın Kısa Bir Tarihi” başlıklı kitap vesilesiyle Taner Akçam ile bir söyleşi gerçekleştirdik

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, resmi tezleri tekrar ettiği ve yabancı ülkelerin soykırımı tanıma girişimlerini eleştirdiği konuşmasında, sözü gazetemizin kurucusu Hrant Dink’e getirdi. Hrant Dink’in o gayet özlü ve her şeyi açıklayıcı “Her Ermeni bir belgedir” sözünü neden anımsamıyor bu çevreler acaba?

Bircan 46’ıncı yaşına Sincan Cezaevi’nde girdi. 13 Nisan onun doğum günü. Arkadaşları onun için şöyle bir mesaj yayımladı: “Sokaklardan, gecelerden, masalardan, eylemlerden, meydanlardan, acılardan, aşklardan, öfkelerden, sevgilerden arkadaşımız. Canımız Bircan Yorulmaz Eylül ayından beri bizimle değil. Sincan Cezaevi'nde. Bugün Bircan'ın 46. doğum günü... Uzun masalarda, sokaklarda, gecelerde ve alanlarda kutlayacağımız günlerin hayaliyle İyi ki doğdun Bircan! İyi ki arkadaşımız oldun..."

Madem bu kadar demokrasi aşağı bir ülkeyiz, neden Kürt siyasetinin temsilcileri hiç de ikna edici olmayan sebeplerle yıllardır hapiste? Neden altı-yedi yıl öncesine gidilip yeni suçlamalar yaratılıyor? Neden Osman Kavala, üstelik AİHM kararlarına rağmen üç yılı aşkın süredir olmadık suçlamalarla hapiste tutuluyor? Neden milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu sadece bir sosyal medya paylaşımı yüzünden apar topar, üzerini giyinmeye fırsat bulamadan, ite kaka gözaltına alınıyor?

Şimdi önümüzde yeni bir güzergâh açılıyor. Vakıfların yönetim kurulu seçimi yapmaları için bir engel yok. Ancak tabii, soru şu: Kimi vakıflar artık harekete geçecek mi, yoksa yine Ankara’dan bir sinyal mi bekleyecekler?

Çok açık ki iktidar, yani AKP-MHP koalisyonu, Kürt siyasi hareketinin üzerine giderek ve muhalefet blokunu parçalayarak 2023 seçimlerine gitmek istiyor. Bunun için de daha önce denenmiş ancak hiçbir sonuç alınamamış yöntemleri uygulamak yolunu seçiyor.

Şöyle bir koca soru orta yerde duruyor: AİHM kararlarına riayet edilmez, bu kararlar ‘yok hükmünde’ sayılırken, bu nasıl bir eylem planıdır? Koskoca bir mesele daha var: HDP’li vekillere ve Kürt siyasetine yönelik baskılar. Eylem planının açıklandığı gün öğrendik ki Yargıtay HDP için inceleme başlatmış.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu tablonun farkında olduğu için belki de ‘siyaset’ olarak sadece HDP ve CHP ile uğraşmayı seçmiştir. Yani hem AKP’nin topluma sunabileceği siyasi ve ekonomik bir proje kalmamıştır, hem de siyasi alan boşluk kaldırmadığından bu boşluk iki siyasi partiyi parmağa dolayarak kapatılmaya çalışılmaktadır.