ŞAPGİR
Bir anneanne masalı: Orecchiette
Levent Özata bu hafta Güney İtalya’daki şirin bir kasabada geçen bir anneanne hikâyesi anlatıyor bizlere. Kahramanı ise orecchiette isimli makarna...
Ruhi Baki ve Rudyard Kipling
Abdullah Ataşçı, bu hafta hayatı öğrencilerine en sert ve en asık suratlı haliyle öğretmeye çalışan öğretmen Ruhi Baki ile hayatı edebiyattan ve şiirden öğrenmeye çalışan öğrencisinin yıllar sonra anılarda buluşmasının hikayesini anlatıyor.
Adıyamanlı Misak
Artun Mimar, II. Dünya Savaşı’nda Fransa’da Naziler’e karşı direnişin sembol ismi olan Adıyamanlı komünist militan ve şair Misak Manuşyan’ı kurşuna dizilmesinin 69. yılında bizlere yeniden hatırlatıyor.
İmtihan...
Atacan Atakan, Altıdan Sonra yapım’ın “6 Üstü Oyun” projesinin ilk oyunu olan Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi izlenimlerini aktarıyor bizlere: “Oyun Umut’un (Sumru Yavrucuk) sahneye seyircilere sataşarak, laf atarak girmesiyle başlıyor. Özellikle Umut diyorum çünkü gerek makyaj, gerek kostüm gerekse beden dili kullanımıyla Sumru Yavrucuk kendisini unutturuyor izleyenlere. Karşımızda Umut var artık.”
Kolekt!f ve muhal!f bir perspekt!f
!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali bu hafta, 14 Şubat’ta başladı! Dünyanın birçok değişik yerinden, yeni ve farklı filmleri 12 yıldır izleyiciyle buluşturmayı hedefleyen !f bu sene de sıra dışı filmlerini Keş!f, Sev&Değiştir, Gökkuşağı Filmleri, Ev, Karanlık&Köşeli, Kısalar başlıkları altında sinemaseverlerle buluşturuyor.
'Biz iyi ve samimi sinemayı arzuluyoruz'
2000’li yıllarla beraber büyük bir ivme kazanan Türkiye sinemasının biçim ve hikâye açısından kendisini tekararladığını ve bir tür tıkanıklık yaşadığını düşünen iki genç sinemacı Can Eren ve Beste Yamalıoğlu geçtiğimiz günlerde bu duruma itiraz ederek bir manifesto yayınladılar. Can Öktemer, Eren ve Yamalıoğlu ile yayınladıklar manifesto ve Türkiye sinemasının geleceği hakkında konuştu.
'Bu insanlar neden 100 yıldır sürgünde?'
Aslı Türker ‘1915'ten beri geri dönmeyi bekleyenlerin 'ev'i, Kilikya Ermenilerin Beyrut’ta kurduğu Bourj Hammoud mahallesi’ izlenimlerini yazdı: “Aidiyet önemli, Ermenilerin bulundukları yer neresi olursa olsun aidiyet sorunu yaşamalarına çok aşinayım, nedense bununla ilişkilendiriyorum karşımdaki görüntüyü. Sahi nereye ait hisseder bu insanlar?”
'Bu ülkenin toprağına karışmak istiyorum'
Gizem Asya Genç, kitapları gömülen, yakılan, evinin önünde protestolar süren Azeri yazar Ekrem Eylisli’ye ‘reva görülenleri’ anlatıyor: “birden ok yaydan çıkıyor “halk edebiyatçısı” ünvanına mazhar bir yazara -ki bizzat Aliyev'in imzası ile o da elinden alındı- söylenecek belki de en ağır sözü işitiyor: “Halkın nefretini kazandınız.”
Kuş Tüyü
Deniz Gezgin, bu hafta anlattığı hikâyelerle çocuklara başka dünyalar sunan, yarası olana derman olan gizemli Cice’yi anlatıyor. “Ne uğursuz ne pis ne de kuduzdur yarasa; kuş tüyünden yastık isteyenin değil de çıplak olanın ayıplandığı bir dünyadandır yalnızca. O yüzden korkmayın siz geceden ve geceyi sevenlerden. Yastığa başını koyar koymaz uyuyandan, üst üste giyinenden korkun.”
Affet bizi Müslüm Baba
Sevag Beşiktaşlıyan, hastaneden iyi haberlerini beklediğimiz Müslüm Gürses’e çoğumuz tarafından edilen ayıbı yazdı.