İmtihan...

Atacan Atakan, Altıdan Sonra yapım’ın “6 Üstü Oyun” projesinin ilk oyunu olan Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi izlenimlerini aktarıyor bizlere: “Oyun Umut’un (Sumru Yavrucuk) sahneye seyircilere sataşarak, laf atarak girmesiyle başlıyor. Özellikle Umut diyorum çünkü gerek makyaj, gerek kostüm gerekse beden dili kullanımıyla Sumru Yavrucuk kendisini unutturuyor izleyenlere. Karşımızda Umut var artık.”

Atacan Atakan
atacanatakan88@gmail.com

“Dün insandım, bugün de insanım. Neden beni hizaya çekiorsunuz? Bak, gözlerim gözlerinden farksız, kahkaham şen şakrak... Ben Umut, sen?”

Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi... Oyun için “insanlığımızın trans bir kadınla imtihanıdır” diyor Ebru Nihan Celkan. Yazdığı oyunu Sumru Yavrucuk yönetip oynuyor Kumbaracı50’de. Tek kelimeyle mükemmeldi. Oyunun kendisi, Sumru Yavrucuk’un performansı, sahnenin kullanımı, müzikler, ışıklar... Zaten oyunun aurası sadece sahnede kalmıyor. Sahnenin dışı da oyunu tamamlayıcı nitelikte. Kumbaracı50’ye girdiğimizde merdivenlerden başlayıp sahneye kadar uzanan bir LGBT bayrağı karşılıyor bizi.

Oyun Umut’un (Sumru Yavrucuk) sahneye seyircilere sataşarak, laf atarak girmesiyle başlıyor. Özellikle Umut diyorum çünkü gerek makyaj, gerek kostüm gerekse beden dili kullanımıyla Sumru Yavrucuk kendisini unutturuyor izleyenlere. Karşımızda Umut var artık. Bu oyun onun yani “varoluşunun tehdit olarak algılandığı bir kadının tek kişilik gösterisi.” Sahneye geldiğinde ilk cümlesi “Dün kimse ölmedi” oluyor Umut’un ve kimsenin ölmediği bir günün ertesinde bizlere kendini, dününü, bugününü anlatıyor. Oyun hem farkındalık yaratıyor hem de seyirciye yüzleşme imkanı sağlıyor.

Umut hikâyesini kara mizah ile yoğurup anlatıyor bizlere. Aslında kimi zaman onun için acı olan şeylere gülerken buluyoruz kendimizi. Umut ise ne zaman kendisiyle ilgili seyirciyi üzecek bir anısını anlatmaya başlasa hemen “Amaaan! Boşverin. Bugün eğleneceğiz.” diyerek kestirip atıyor. Onun hikâyesini ikiye ayırabiliriz aslında: dönüşüm ve sonrası. Dönüşüm sadece bedensel anlamda değil, Allah’a olan inancı (hatta O’na ettiği dualar bile), ailesi ve sosyal çevresi ile olan ilişkisinin de bir dönüşümü kapsıyor. Dönüşüm sonrası ise İstanbul’daki hayatını, arkadaşlarını, ‘madiliklerini’ ve hayal kırıklıklarını içeriyor. Özellikle annesi ile ilgili anlattığı anıları, İstanbul’a geldikten sonra onunla yaptığı telefon konuşmaları ve babası ile yüzleşmesi insanın tüylerini diken diken ediyor. İstanbul’da ‘çark’a çıktığında kendisinin ve arkadaşlarının başına gelenler ve karşılaştığı insanlar tutunmaya çalıştıkları hayatın diğer yüzünü gösteriyor bizlere.

Oyundaki in-yer-face etkisi her yönüyle kendisini belli ediyor. Hem yazar hem de Umut bir transın geçmişini ve bugününü, dönüşümünü ve hayata tutunuşunu bir tokat gibi çarpıyorlar seyircinin yüzüne.

Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi, Altıdan Sonra Yapım’ın üstlendiği “6 Üstü Oyun” projesinin ilk oyunu. İkinci oyun ise Civan Canova’nın yazdığı Ayşenil Şamlıoğlu’nun oynadığı Evaristo olacak. Prömiyeri 30 Mart’ta yapılacak olan üçüncü oyunun ismi Tık... Tıkıdı... Tıkılap. Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi Mart ayında da sahnelenmeye devam edecek.

Kategoriler

Şapgir