300 yıldır İngiltere’ye bağlı olan İskoçya’da bağımsızlık referandumu yarın yapılacak. Son kamuoyu araştırmaları ise ‘Evet’ ve ‘Hayır’ oyunun baş başa gittiğini ortaya koyuyor. Dün yayımlanan üç ankete göre, karasız seçmenin oyu göz ardı edilirse, bağımsızlık için evet oyu vereceklerin oranı yüzde 48’ken, İngiltere’yle birliktelik taraftarlarının oranı yüzde 52.
‘Herald’ Gazetesi’nde karikatürist Steve Camley, ülkede gittikçe tırmanan seçim gerginliğini aktarıyor.
İskoçya Ulusal Partisi’nin (SNP) başını çektiği bağımsızlık kampanyasında son dönemece gelindi. Perşembe sabahı, 16 yaşından büyük 4 milyon İskoçya vatandaşı sandığa gidip 'İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı?' sorusuna evet ya da hayır diyecek.
Dün akşam yayınlanan son üç ankete göre, 'Bağımsızlığa Hayır' diyeceklerin oranı önde gözüküyor. Anketler, 'Hayır' oyu vereceklerin oranının yaklaşık yüzde 52, 'Evet'çilerin oranının ise yaklaşık yüzde 48 olduğunu ortaya koydu. İskoç seçmenlerin yaklaşık yüzde 3 ila 8'inin ise hala kararsız olduklarını söyledikleri belirtiliyor.
'Ülkemizin geleceği ellerimizde'
İskoçya bölgesel hükümetinin Başbakanı ve İskoçya Ulusal Partisi'nin (SNP) lideri Alex Salmond, yazdığı mektupta İskoç seçmenlerden 'Evet' oyu kullanmalarını istedi. Salmond, seçmenlerin ellerinde ülkenin geleceğini belirleme gücü olduğunu belirterek, 'İskoçya'nın, ülkemizin geleceği ellerimizde' ifadesini kullandı.
'Birlikte Daha iyiyiz'
Öte yandan İngiltere'nin eski üst düzey askeri yetkilileri kaleme aldıkları açık mektupta, 'Evet' sonucunun İngiltere'yi saldırılara karşı savunmasız kılacağı uyarısında bulundu. 'Birlikte Daha İyiyiz' kampanyasının da bugün İskoç seçmenlere 'Hayır' oyu vermeleri için son kez çağrıda bulunmaları bekleniyor.
İskoçya’nın hayır oyu vermesini savunanların yanına ABD eski Başkanı Bill Clinton da katıldı. Clinton açıklamasında: “Öz iradeyle birliktelik, kimlik çatışmaları nedeniyle bölünmüş bir dünyaya, farklılıklara saygı göstererek yaşamanın mümkün olduğunu gösterecek” ifadelerini kullandı.
İskoçya’da, İngiltere’den ayrılma talebi son asırda gittikçe daha güçlü dillendirilmeye başlamıştı. Bu talebin parlamentoya taşınması ise, 2011’de rakipleri karşısında ezici bir üstünlük sağlayarak temsiliyet hakkı kazanan milliyetçi İskoçya Ulusal Partisi'yle (SNP) oldu.
Tarihçi Tom Devine’nın euronews’te aktardığına göre, 1950’lı yıllarda etnik milliyetçilik temelinde örgütlenmiş bir hareket olan İskoçya Ulusal Partisi zamanla sivil milliyetçiliğe geçti. 1980’de, Margaret Thatcher dönemi politikalarının İskoçya’da da kitlesel işsizliğe neden oldu ve bu dönem İskoçya halkının İngiltere politikaları karşısındaki hoşnutsuzluğunu arttırdı. Edinburgh Üniversitesi Tarih Profesörü Tom Webster, “Thatcher’ın bıraktığı en kötü miras İskoçya’nın bir deneme tahtası olma hissiydi. İngiltere’de yeni bir politika uygulanmadan önce İskoçya’da uygulanıyor, bu durum da uygulanacak kararın ne kadar etkili olacağını ölçmeye yarıyordu. İskoçya halkında İskoçya’nın İngiliz çıkarlarının korunduğu bir test alanı olduğu hissi oluştu” ifadelerini kullanıyor. (GK)