Andrey Platonov’un sansür yüzünden ancak 1991’de yayımlanabilen romanı ‘Mutlu Moskova’, yazarın insan ruhuna ne kadar hâkim olduğunun da kanıtı sayılabilecek türde. Yazar, Moskova Çestnova aracılığıyla hem varoluşun cevapsız sorularına eğiliyor, hem de döneminin siyasi gerçeklerini gözler önüne seriyor.
ENGİN TAŞKAYA
engintaskaya@gmail.com
Yaşadığımız günlerin istisnasız her birinde mutluluğu arıyor ve bulamıyoruz. Bu yüzden mutluluğu bulacağımız günü hep bir sonraki tarihe öteliyor, en sonunda onu bulacağımıza dair umutlar besliyor ve hayaller kurarken mutsuz oluyoruz. Andrey Platonov’un da 1930’larda Moskova Çestnova’yı mutluluğun peşinden koşturduğu zamandan beri aslında hiçbir şey değişmedi. Günümüzün -sorsanız her şeyi bilen ancak hiçbir şeye sahip olmayan- tamahkâr insanı, elindekilerle yetinmeyi öğrenmedi, öğrenmeyecek de.
Platonov’un dünyası
Bugüne kadar roman ve öykü okumanın, insanı ve hayatı tanımaya yetmeyeceğine dair önüme servis edilen saçma argümanların aksine, ben her zaman yaşamaya ve insana dair olan şeylerin büyük bir kısmını elimdeki kitaplardan öğrendiğimi düşünüyorum. Yaşamın ne olduğunu, yaşamdan ne beklemem ve neler beklememem gerektiğine dair ne kadar inancım ve ne kadar hayal kırıklığım varsa bunları yüzüme vuran çoğu zaman roman kahramanları olmuştur. Bu yüzden Platonov’un dünyayı ve insanı tanıyan yazarlardan biri olduğunu pekâlâ söyleyebilirim. Moskova Çestnova’ya şöyle söyletiyor Platonov: “Bir şeylere acıyorum... Bunca zamandır yaşıyorum, yaşıyorum ama hayatım bir türlü istediğim şekilde gerçekleşmiyor.” Moskova’nın ruh hali ne kadar da tanıdık geliyor değil mi? Her zaman yaşadıklarından memnun olmayan, daha doğrusu olamayan ve hep daha iyi, daha güzel şeylerin olacağına inanan biz, artık neyle mutlu olacağımızı da bilemez olduk.
Moskova’nın sürekli mutluluğun peşinden koştuğunu söyledimse de, onun hiçbir zaman mutlu olmadığını söylemedim. Aksine o, küçük şeylerle bile mutluluğa ulaşabilen ancak bunlarla yetinemeyen birisidir.
Andrey Platonov’un sansür yüzünden ancak 1991’de yayımlanabilen romanı ‘Mutlu Moskova’, yazarın insan ruhuna ne kadar hâkim olduğunun da kanıtı sayılabilecek türde. Yazar, Moskova Çestnova aracılığıyla hem varoluşun cevapsız sorularına eğiliyor, hem de döneminin siyasi gerçeklerini gözler önüne seriyor.