Konu mafya olunca, işin içine romantizm de karışınca uyarlama yapılan ülke epey isabetli olmuş ve dizi gayet güzel kotarılmış. Yapım, ekranlara oldukça iddialı girdi; Türkiye’de ilk defa bir dizi için gala gecesi düzenlendi. Reytingler ve sosyal medyadaki yansımalar da iddiaların haklılığını doğruluyor.
GÜLLÜ UZAY
Son yıllarda özellikle Kore’den uyarlanan yerli yapımlara oldukça alıştık. Aşırı duygusallık ve içerdiği Yeşilçam esintileri açısından, yapımcılar gayet iyi seçkiler yapıyor. Kasım ayından beri ise ekranlarda yepyeni bir yapım daha var: İtalya’dan, ‘Onore e Rispetto’dan uyarlanan ‘Şeref Meselesi’. Konu mafya olunca, işin içine romantizm de karışınca uyarlama yapılan ülke epey isabetli olmuş ve dizi gayet güzel kotarılmış. Yapım, ekranlara oldukça iddialı girdi; Türkiye’de ilk defa bir dizi için gala gecesi düzenlendi. Reytingler ve sosyal medyadaki yansımalar da iddiaların haklılığını doğruluyor.
Hikâyeyi özetleyecek olursak, öncelikle söylemek gerekir ki karakterler arası durumlar biraz karışık. Argodan hallice, espride zengince muhabbetlerden aşina olabileceğiniz, aşçı, bahçıvan, evin hanımı ve hizmetçi münasebeti Şeref Meselesi’ndeki ilginç ikili ilişkilerde de boy gösteriyor. Efendi ve çekingen oğulları Emir’in hukuk stajını bahane eden ve mütevazı hayatından hiç de hoşnut olmayan Zeliha Hanım, 25 yıl önce terk ettiği İstanbul’a dönmek için eşi Hasan Bey’i ikna eder. Büyük oğulları Yiğit’i de alarak bir umutla yola çıkarlar. Yiğit kardeşinin aksine, hayta ve çapkın bir karakterdir; dizideki tüm aksiyon olaylarının ve kalbi kırık kadınların sebebidir. Biraz daha detaya girmeden önce sormak isterim ki, sitcom, dram fark etmez ülkemizdeki dizilerde İstanbul’a gelen ailelerin neredeyse hepsi neden Ayvalıklı ve yolları mutlaka Balat-Fener’de kesişiyor? Her neyse… Ailemiz İstanbul’da dededen kalma mirasla bir kuyumcu dükkanı açar ama mafyanın önemli adamlarından olan mahalle esnafı görünümlü Sadullah kuyumcuyu soyar. Her şeyini kaybeden Hasan Bey, eşi Zeliha’nın aşağılamalarına dayanamayarak intihar eder ve Zeliha Hanım suçluluk duygusuyla aklını yitirir. Ailesinin öcünü almaya karar veren Yiğit, mafyanın içine sızarak intikam planını uygulamaya başlar. Emir ise Yiğit’in agresif yöntemlerinin aksine öcünü adalet inancı ve ilkeleri doğrultusunda alma peşindedir. İki kardeşin çatışmalarına tanık olduğumuz dizide, mafya teması başarıyla işleniyor. Aşırı şiddet sahnesine maruz kalmadan, aşkı hiçbir şekilde ihmal etmeden ve tüm bu dengeler arasında tansiyonu her bölümde yüksek tutan senaristleri ve yönetmeni tebrik etmek gerek.
Kasta gelince, Kerem Bürsin ve Şükrü Özyıldız iki zıt karakteri çok iyi çıkartmış. Dizinin oyuncuları arasında Yasemin Allen’ın en parlağı olduğunu söylemek biraz güç. Burcu Biricik yepyeni ve çok başarılı bir karakter yaratmış ama biri var ki tüm genç ekipten büyük farkla sıyrılıyor; Şükran Ovalı. Naif karakterleri güçlü bir oyunla ortaya koymak hep zordur. Şükran Ovalı ‘Şeref Meselesi’nde hem naif hem de hayatı tırnaklarıyla kazıyan bir karakteri harika bir performansla canlandırıyor. Bir kusur mudur bilinmez ama dizide bazı absürt detaylar var. Balat’ta orta halli ailelerin evleri ne zaman bu kadar uyumlu dekore edildi? Badanalar, freskler, takım mobilyalar… Diyelim zamanında çalışmış almış, zevk sahibi insanlar. Peki Türkiye’de hangi mafya üyesi bu dizidekiler kadar stil sahibi? Kısa paçalar, trend kruvazeler ve İngiliz modası havada uçuyor. Bu enteresan detayı da tebessüm edip geçelim, İtalyanlığındandır diyelim. Herkese iyi seyirler.