Peki, biz niye ‘The Walking Dead’ gibi zombilerden kaçan insanların hikâyelerini izliyoruz? Aslında bu soruyu ilk kez ben sormuyorum. Glenn Beck “Bir haftada 22 milyon insan neden bu diziyi izler?” diye sormuştu. Ben de ordan yola çıkarak, bu dizi bize neler anımsatıyor da izliyoruz diye düşünmeye başladım.
ESRA GEDİK
Ekranda, kıyamet sonrası dünya temalı pek çok diziye rastlıyoruz. Bu dizilerin bir kısmı “korku-gerilim” türündeyken, bazıları da mizah ve eğlence ağırlıklı: ‘iZombie’ ve ‘The Last Man on Earth’ gibi.
‘The Walking Dead’ ise yıllardır izlediğimiz kanlı, şiddeti bol, hayatta kalma mücadelesi olan bir dizi. Bu hafta, bu dizilere ‘Fear The Walking Dead’ de katıldı. Zombi salgınının nasıl başladığını ele alacak olan dizi, şimdiden ikinci sezon onayını aldı.
Peki, biz niye ‘The Walking Dead’ gibi zombilerden kaçan insanların hikâyelerini izliyoruz? Aslında bu soruyu ilk kez ben sormuyorum. Glenn Beck “Bir haftada 22 milyon insan neden bu diziyi izler?” diye sormuştu. Ben de ordan yola çıkarak, bu dizi bize neler anımsatıyor da izliyoruz diye düşünmeye başladım.
Dünya sona yaklaşıyor
Biliyoruz ki, dünya her zamankinden daha çok sona yakın. Nükleer patlamalar, kesilen ormanlar, azalan temiz su kaynakları, nesli tükenen hayvanlar, savaşlar, kutuplarda aç kalan ayılar, Hopa’daki sel felaketi... Son, umduğumuzdan daha da yakınımızda... Bu durum, insanların dinozorlar gibi yok olabileceği hissini her zamankinden daha fazla hissettiriyor artık. ‘The Walking Dead’ gibi diziler ise böyle olası bir sonda neler yaşanabileceğinin simülasyonları gibiler. Bu diziler sayesinde teoride her şeyi bilsek de, pratikte başarılı olabilecek miyiz? Sona hazır mısın ey dünyalı?
Devrim televizyondan yayınlanmayacak denir ya. Ancak yıllardır, savaşları, güvenli koltuklarımızda, patlamış mısır ve çekirdek eşliğinde izler olduk. Ölümler sadece istatistiki rakamlara dönüştüler. Bu diziler de bize aynı heyecanı ve aynı hissi yaşatıyor. Biliyoruz ki zombiler gerçek değil. Güvenli koltuklarımızda zombilerin kıyım yapması, içinde olmak zorunda olmadığımız bir atmosfer yaratıyor ve biz o adrenalini seviyoruz.
Bir günde o kadar çok şey yaşar olduk ki, içimizde bütün bu olup bitenleri koyacak yer kalmadı. Etrafımızdaki her insandan kuşku duymaya itildiğimiz günlerdeyiz. İdeolojik duruşumuz, etnik kimliğimiz, ismimizin çağrıştırdıkları, kıyafetlerimiz, hep birilerine ya da bir şeylere gönderide bulunuyormuş gibi... Bu durumda iki çift laf edip rahatlamak için ya terapistlere gider olduk, ya ‘kick box’a... Bu ikisini de yapamayan benim gibiler de ekranda zombilerin kafasını patlatan karakterleri izler oldu. İçimizde biriken öfkenin ve kızgınlığın bizim yerimize zombilerden çıkarılıyor olması, bir nebze de olsa rahatlatır oldu.
‘The Walking Dead’ gibi diziler, bakalım bizi nereye kadar rahatlatacak? Yoksa gerçekten “o” sona çok mu yaklaştık?