Bangladeş’ten Soma’ya ihmalin bedeli

Ne Rana’da, ne de Soma’da ölenler öldüğüyle kalmamalı, bu sefer hayata hep hatırlayarak ve adalet için mücadele ederek devam edelim çünkü o kan, o vebal hepimize bulaştı.

NAYAT KARAKÖSE
nayatk@gmail.com

24 Nisan 2013’te Bangladeş’in başkenti Dakka’da Benetton, Primark, Mango, Zara, C&A’in de aralarında bulunduğu markaların üretim tesisi 8 katlı Rana Plaza çöktü. Çökme sonucunda aylık ortalama 35 ile 65 dolara çalışan 1.134 işçi öldü.  2.500 işçi enkaz altından sağ olarak çıkarıldı. Sağ kurtulanların 80’i kol veya bacaklarını kaybetti. Eylül 2013’te Birleşmiş Milletler’in de öncülüğü ile ailelere tazminat ödenmesi için bir komite kuruldu. Hedeflenen 40 milyon doların ancak 17 milyon doları toplanabildi ve sorumlu olan markaların bir kısmı açıkta kalan o miktarı kapatmaya yanaşmadılar bile. Bakınız Benetton! Benetton, faciadan sonra Rana Plaza’da üretim yaptığını inkâr etti. Daha sonra Benetton etiketli ürünler bina yıkıntıları içinde bulununca Bangladeş Bina Yangın ve Güvenliği Anlaşması’nı imzalamak ve sorumluluk almak zorunda kaldı. Fakat halen tazminat sözünü tutmuş değil. Şu an bu anlaşmayı 150’den fazla marka imzalamış durumda.

Kayıtsızlığa ne demeli? 

Rana Plaza’nın çökmesinin ardından üretim yapan bazı markaların müşterileri boykot kampanyaları başlattı, protestolar neticesinde bazı firmalar tazminatları ödemeyi kabul etti. Zaman aktı, boykotlar unutuldu. Mango, Zara, Primark sevdalısı milyonlarca insan Rana Plaza’yı zaten hiç duymadı. Duyup da üzülenler Primark’da 5 sterlin’e satılan rengârenk babetlerden, Mango’nun haz uyandıran kıyafetlerinden vazgeçmek istemedi, hayat bizim için ‘vazgeçemediklerimiz’le devam etti. Ölenler öldüğüyle kaldı, halen kurbanların ailelerinden hiçbiri söz verilen tazminat miktarının tamamını almış değil. Eğer bizler, yani tüketiciler bir ay bile Mango’yu, Benetton’u ya da Rana Plaza’da üretim yapan diğer markaları boykot etseydik, bugün Bangladeş’teki koşullar iyileşebilir, tazminatlar ödenebilirdi. Bu markalara ödediğimiz her kuruşta başkalarına ödetilen bir bedel var, kayıtsızlığımızın bedeli bazen ölüm, bazen katliam olarak geri dönüyor.

Geçen hafta Soma’da ihmaller zinciri sonucunda kapitalizm katliamını hep beraber yaşadık, yine nasıl olabilir deyip, isyan ettik. Beyaz bereli katillerden sonra beyaz gömlekli, beyaz önlüklü katilleri de gördük. Bu acı, tazminat, burs, yardım vs. kılıfıyla ‘kan parası’ ile tazmin edilmeyecek kadar büyük. Soma çok failli bir katliam; şirket sahipleri ve yöneticileri başta olmak üzere tüm sorumlular en ağır şekilde cezalandırılmalı. Acilen, Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi'nin imzalanmalı, hatta kömür madenleri toptan kapatılsın! Rana’dan Soma’ya işlenen günahlar, buradan öte dünyaya şimdiden yol oldu. Ne Rana’da, ne de Soma’da ölenler öldüğüyle kalmamalı, bu sefer hayata hep hatırlayarak ve adalet için mücadele ederek devam edelim çünkü o kan, o vebal hepimize bulaştı.

Kategoriler

Derkenar