İnstagram’da Yerevan’dan fotoğraflar paylaşırken takipçilerimden biri fotoğraflardan birinin altına “Calumet isimli bara gidin, Yerevan’ın alternatif tipleri oraya gidiyor, ilginç ve güzel bir yer” yazınca, bir gece yolumuzu bu bara düşürdük.
BAWER ÇAKIR
bawerinadresi@gmail.com
İnstagram’da Yerevan’dan fotoğraflar paylaşırken takipçilerimden biri fotoğraflardan birinin altına “Calumet isimli bara gidin, Yerevan’ın alternatif tipleri oraya gidiyor, ilginç ve güzel bir yer” yazınca, bir gece yolumuzu bu bara düşürdük.
Mekânı bulduktan sonra, merdivenlerden aşağı doğru inmeye başladık ki bir ses bizi durdurdu. Uzun saçlı uzunca bir erkek, Ermenice sorduğu soruyu anlamadığımızı söyleyince İngilizce tekrar etti: “İçeride sizi bekleyen biri var mı?” Hayır deyince de içeri giremeyeceğimizi söyledi; “Sadece çiftler girebilir!” Çift derken neyi kast ettiğini sordum, açıkladı: “Yani bir kadın, bir erkek.”
‘Neden olsun ki?’
Merdivenleri gerisin geri çıkarken bunun bir ayrımcılık olduğunu söyleyince suratıma bakıp “Neden olsun ki?” dedi. Başladım anlatmaya; “Sevgililik sadece bir kadın ve bir erkek arasında yaşanmaz. İki erkek ve iki kadın da sevgili olabilir, oluyor. Bu nedenle bu uygulamanız gey ve lezbiyen çiftleri dışlıyor. Bu nedenle de ayrımcılık.” Cümlem bittiğinde büyük bir soğukkanlılıkla sona erdirdi konuşmayı: “Biz zaten onları burada istemiyoruz!”
Yerevan’ın alternatif mekânlarından biri olduğu söylenen bu barın kapısında yaşadığımız ayrımcılık, ne yazık ki Ermenistan’daki heteroseksüel olmayan insanlara bakışın özeti gibi.
İki yıl önce, LGBT’lerin gittiği bir bar olan DIY aşırı sağcı bir grup tarafından yakıldıktan sonra zaten çok cılız olan sosyal hayat tamamen gerilemeye başlamış. Şu an şehirde LGBT’lerin kendilerini gizlemeden gidebildikleri hiçbir mekân yok. Barlara ve kulüplere yanınızda kadın yoksa giremiyorsunuz. Bunu güvenlik için yaptıklarını söyleseler de Yerevan’da yaşayan geyler asıl nedeninin eşcinselleri içeriye almamak olduğunu söylüyorlar. LGBT’lerin uzun tartışmalar sonucu girebildikleri bazı mekânların en büyük kaygısı ise isimlerinin LGBT’lerle anılması.
Mekânlara gidemeyen, gitseler bile ‘heteroseksüel erkek’ gibi davranmak zorunda olan geyler tanışmak için gittikleri parklarda polisin şiddetine maruz kalıyorlar. Şehir âdeta açık hava hapisanesi gibi ve bu durum genel olarak halktan da destek görüyor. Ermenistan âdeta küçük Rusya. Din ve devlet eliyle sulanan nefret LGBT’lerin her daim ensesinde.
Küçük Rusya
Yerevan’ı terk ettikten hemen sonra (17 Nisan) LGBT’lerin yaşadıkları ayrımcılığa dikkat çekmek için düzenlenen ‘Sessizliği Bozuyoruz’ eylemine yine sağcı bir grup saldırdı. Ermenistan’daki homofobi ve transfobiye karşı mücadele eden Pink Armenia (www.pinkarmenia.org) isimli organizasyondaki insanlar, bütün bu kötü koşullara ve devlet destekli şiddete karşın mücadele etmeyi sürdürüyorlar. Pink Armenia’nın düzenlediği kampanyanın sorusu bu yüzden çok önemli: Sessizliği duyabiliyor musun?
Ermenistan tıpkı Türkiye’deki LGBT’lerin geçtiği yoldan geçiyor ve sessizliği sese dönüştürmek için cesaretli insanları dayanışmaya çağırıyor. Daha demokratik ve özgür bir Ermenistan’ın yolu LGBT’lerin haklı mücadelesinden geçiyor.