Bu ülkede kadınlar öldürülüyor

Alican Çakmak Kozoğlu, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu temsilcisi Gülsüm Kav ile kadın cinayetlerini, Türkiye’nin son yıllarda geldiği durumu ve toplumun kadın cinayetlerine karşı tutumu üzerine söyleşti.

ALİCAN ÇAKMAK KOZOĞLU

“Cinayet sözcüğünü kullanmak çok ürkütücü olsa bile bir gerçeği açığa çıkarmak zorundaydık. Daha genç kuşakların ilgi duymasına olumsuz bir etki görüyor olabiliriz ama Gezi Direnişi’nden sonra genç kuşak toplumun yaşadığı sorunlara çok hassas hale geldiğinden o kader de sonradan değişti” dedi Gülsüm Kav, geçtiğimiz hafta bir araya geldiğimizde. Cinayet işleyen, kadın öldürenlerin karşısında dururken bile cinayet kelimesini kullanmak için iki kez düşünen naiflikte insanlar olduğunu gösterdi bana.



Üniversite öğrencisi Özge hayattaydı. Bugün değil.

Bugün, biliyorsunuz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü... Pek çok marka bugüne özel kampanyalar hazırladı. Ünlü fotoğrafçılar, ünlü kadın ve erkeklerin yüzüne morluk makyajları yapıp fotoğraflarını çektiler. Kadın hareketini ve kadın haklarını umursamayan pek çok etkinlik, doğru politik söylemle yapılacak bir avuç etkinlikle aynı anda bu hafta sonu gözümüzün önünde olacak. Medya, bu haberleri yazacak. Şehrin “iyi” kısımlarında “kadının fendi erkekleri yendi” havası eserken kenar mahalleler, öğrenci kadınlar, şiddet gören ve öldürülen kadınlar görmezden gelinecek.

Özge, hayata dönmeyecek.



Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu temsilcisi Gülsüm Kav, yaptığımız röportaj sırasında çok önemli noktalara parmak bastı. Mağdur edebiyatı yapmaktan kaçınılması gerektiğini, ölen kadınların kendi hayatlarını belirlemeyi göze alarak öldürüldüğünü söyledi. Benim gözümde olması gereken şekilde, söylenmesi gereken şeylerdi belki; bir başkasından duyuyor olmak yalnız olmadığım hissini doğurdu.



“Biz bütün kadın dostu iletişim araçlarına, kadınları güçlendiren ve cesaretlendiren bir dille şiddet uygulayan erkeği kınayan bir ton kullanmaları için sesleniyoruz” diyor Kav. Bu görev, üstlenmek isteyen herkes için, herkesi bekliyor.
Bugün Özge her ne kadar aksini gösterse de toplumun kadın cinayetleri konusundaki tavrını konuşurken “Geçtiğimiz hafta iki kadın cinayetini durdurdu toplum” demişti Kav. “Birinde balkondan bir saksı atarak, diğerinde eli bıçaklı bir saldırganın karşısına çıkarak. Topluma daha iyi günleri anlatırsak öyle de olacaktır.”


Umutlu olmasının yanı sıra gerçekçiliği de elden bırakmayan bir yanı var Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun. Türkiye’nin artı yanları kadar eksi yanlarını da dillendirmekten çekinmiyorlar. Kadın haklarının lafı açıldığında dünyanın pek çok ülkesinden önce kadınlara oy kullanma hakkının verildiği söylenen toplumda kadının söz hakkına doğrudan sahip olmadığını söyleyebiliyor Kav. “Görev aldığım sandıklarda da birebir yaşamışımdır ben; kadın, oy kabinine girmeden önce yanındaki otorite olan erkek kimse “Nasıl kullanacağını, kime oy vereceğini biliyorsun değil mi?” diye sorar. Peki bu kadının oy hakkı önemsizdir demek mi? Asla değil.”


Kadınların modern haklarıyla tanışmaya başlamış olması, bu tabandan da tavandan da gelmiş olsa, önemli. Bunun altını çiziyor Kav. “Kemalizm eleştirisi yapan gruplar eleştirir bunu. Hiçbir önemi yok bu tartışmanın. Kadınların modern bir cumhuriyetle ve modern haklarıyla tanışmış olmaları çok önemli.”
Türkiye, insani gelişim ve kadın hakları açısından 131 ülke arasında 126’ncı sırada... Kadınların temel hakları; eğitim alabilme, çalışma hakkına kavuşma, güvenli şartlarda çalışma, çalışırken ne giyeceğine karar verme, mutlu değilse şiddet görüyorsa boşanabilme, kendi hayatları ile ilgili temel hakları veren özneler olabilme durumları çok geride. Kav, bu yüzden kadınların Türkiye’de bu kadar kolay öldürülebildiklerini söylüyor. “Temel analizimiz şu; Türkiye kapitalizmi son yıllarda çok hızlı ilerliyor ve bu hızlı ilerlemeden kadınlar da yararlanıyor. Modern kapitalizmle birlikte kadınlar modern haklarını ilk defa bu denli arıyorlar. Esas mesele, cinayetlerin ileri sürülen sebepleri: boşanmak istemek, ayrılmak istemek ya da kadının kendi hayatıyla ilgili karar vermeye çalışması oluyor. Şu anda kadınların modernleşmesine ayak direyen, eski çıkarını kaybetmek istemeyen bir erkek egemenliği var. Bunun kanlı yaşanmaması mümkündü ama böyle kanlı yaşanmasında muhafazakâr bir hükümetin çok etkili olduğunu düşünüyorum. Türkiye kapitalizminin hızlı ilerlediği bir dönem olacak, burada kadınlar haklarını arayacak ve erkekler buna ayak direyecekti. Bu dönemin Adalet ve Kalkınma Partisi’nin muhafazakâr iktidarına denk gelmesi bu krizi yaratıyor. Kadınlar lehine daha çok konuşan, daha sosyal demokrat bir partinin iktidarına denk düşse bu kadar kanlı olmayabilirdi.”


Türkiye’de değil ama modern dünya kurulurken oy verme hakkını elde etme mücadelesi sırasında ölen kadınlar vardı. Kav, bugünlerde Türkiye’de öldürülen kadınların kendi hayatlarını belirleme savaşında can verdiklerine inanıyor. Metropolde yaşayan kadın da Uşak’ın bir köyünde öldürülen kadın da modern anlamda hakkını aradığı için öldürülüyor. “Sonunda ölüm olabileceğini bilmelerine, bu tehditleri almalarına rağmen kadınlar vazgeçmiyor” diyor Kav “Korunma tedbiri istiyor ama boşanmaktan vazgeçmiyor. Kendi kararını uygulamaktan geri durmuyor. Ben bunu fark ettiğimde çok etkilenmiştim. Öldürülen bütün kadınların olay örgüsünde bu var. Çok haklı bir hayatına sahip çıkma mücadelesi olarak görüyorum bunu. Kadın cinayetlerinde bir uğruna ölme durumu olduğunu düşünüyorum.”


Tüm bu konuları konuşurken nasıl bir dil kullanmak gerek, diye soruyorum Kav’a. “Yaşam hakkı ortadan kaldırılıyor ama buradaki neden mağdur olma değil. Mağdur dili kullanılmamalı” diyor. “Türkiye’de kadınlar hayatlarını seçmek uğruna öldürülüyorlar. Burada bütün kadın hareketi bileşenlerinin yapması gereken bir kader birliği var. Bir mücadeleyi büyütüp bunu durdurmak... İktidar kadının lehine tutum alıp boşanmayı rahatlatmanın, kadınların haklarına daha fazla kavuşmasını sağlamanın peşinde olsaydı çok daha farklı olurdu. Bunun yerine iktidar erkek egemenliğinin sırtını sıvazlıyor. Gidip eline silah verip ‘git öldür’ demiyor ama o kadar cesaret kazandırıyor ki… Üst üste binen nedenlerle birlikte Ocak ayı itibariyle 40 saatte bir, bir kadın öldürülüyor. Bu gerçekle yaşıyoruz.”

 

Kategoriler

Şapgir