Uğur Kılıç, ekranlara birkaç hafta önce merhaba diyen X Factor Star Işığı yarışmasını Derkenar’da değerlendirdi ve yarışmanın neden kötü başladığını yazdı.
UĞUR KILIÇ
ukilic89@gmail.com
‘X Factor: Star Işığı’ ismini ilk gördüğümde bunun bir bilimkurgu filmi olduğu düşüncesine kapıldım. Bir ses yarışması olma olasılığı ‘X-Men’ devam filmi olasılığından daha yüksek değildi sonuçta. Fragmanı izleyince durumun farkına varabildim. Esasen ‘X Factor’ İngiltere’de sevilen bir konsept. Türkiye’de nasıl olur düşüncesiyle fragmanı izlerken yeniden o klasik tablo karşıma çıktı. Ajite edilen, sömürülen insani duygular, 20 yıl öncesinin televizyon anlayaşı daha tanıtım videolarında kendini açık ediyordu.
Jüriye bakalım
Henüz iki bölümü yayınlanmış bir programı ağır eleştirmek istemiyorum fakat Medyapım’ın bu sistemsiz çalışmaları, harcanan paralar ve emek göz önünde bulundurulduğunda insanın iki kelam edesi geliyor. Jüriye bakalım hemen; Armağan Çağlayan: Modası çoktan geçmiş, sivri dilli, duygusal. Ziynet Sali: Neşeli, seksi, ağlayan, Hadise olamayan ve yine ağlayan. Ömer Karacan: pek bir bilgi yok, kapalı kutu. Emre Aydın: Bulunduğu ortamdan hoşnutsuz, muhtemel borçlu, nispeten mantıklı.
Daha il günden dakka bir gol bir: Ferah isimli tombul bir kızımız geliyor. Belli ki bir şeyler var bu kızda derken konu tabii ki önce kilosundan sonra aileden açılıyor. Baba yurtdışında olduğu için üzgün olan kızcağız birdenbire jüriyi gözyaşlarına boğuyor. Tamam, reyting kaygısı bir noktada anlaşılabilir fakat daha yarışma başlayalı beş dakika olmamış, bu acele nedir anlamadım. Sürekli bir mizansen, acı dolu hayatları gösterme çabaları ve bir dramatize etme durumları…
Neyse ki arada gözyaşı döktürmeyen, eğlenceli isimler de çıktı. ‘Kosinüs’ isimli grup karadeniz müziğinin içindeki son jenerasyona güzel bir örnek mesela.
Jürinin bilgisizce ve de açık seçik bayağı yorumları hâlihazırda düşük olan kaliteyi iyiden iyiye hırpalamışken, sahneye çıkan bir genç kızımız çok sevdiğim ‘Firuze’ isimli şarkının canına okudu. Şehir şehir gezip eleme yapan ekip bu kızcağızı nasıl atlamış acaba diye düşünürken çok da farklı olmayan diğerleri de jürinin alaycı ve kibirli eleştirileriyle birlikte geldikleri gibi postalandılar.
Sonlara doğru işler daha da acınası bir hale büründü. Fırça satarak geçimini sağlayan şirin bir adam sahneye çıktı. Tabii ki yine gözyaşları, vasat performans ve dört evet ile onurlandırılıp, bir sonraki aşamada elenmek üzere uğurlandı… Artık yayınlanmaz diye düşündüğüm 2. Bölümünde de değişen pek bir şey olmadı. Hatta, bir ergen grubunun performansı esnasında vokal sesleri hepten kesildi, hiçbir şey olmamış gibi şarkının sonuna kadar bu böyle devam etti. Kendini yerlere atan, türlü rezillikler çıkaran diğer yarışmacılar da cabası.
Zayıf prodüksüyonu, başarısız kurgusu, kötü oyunculukları ve en önemlisi aşırıya kaçan duygu sömürüsü işkencesinden mütevellit maalesef orijinali başarılı olan bir konsepti daha ülke televizyonlarında ziyan ettik. Emsallerinin yanında son derece amatör kalan X Factor Star Işığı’nın ömrü pek uzun olmayacağını düşünüyorum.