Karbon kâğıtları bilirsiniz değil mi? Hani şu iki sayfanın arasına konduğunda üstte yazılanı alttakine kopya eden kâğıt… Yaşadığımız günler, yakın tarihin en karanlık saldırılarına ilişkin sızan bilgilerin karbon kâğıdı işlevi gördüğü inkâr edilemez gerçeklere işaret ediyor.
Geçen haftalarda MİT’in Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderdiği Özel Harp Dairesi raporundan sızan bilgiler; Rahip Santoro, Hrant Dink ve Zirve Yayınevi cinayetlerinin Seferberlik Tetkik Kurulu operasyonları olduğunu gündeme getirmişti. Akabinde Ergenekon davasına bakan mahkemenin Zirve Yayınevi katliamına ilişkin Malatya’ya gönderdiği belgelerde yine Genelkurmay bünyesindeki gayrıresmi yapılanmanın ayrıntıları ortaya döküldü. Yapının güvenlik refleksli tehdit algısı bir hayli tanıdık ve ürkütücü. Sivillerden oluşan Beyaz Kuvvetler ile JİTEM’in bile alt birim olarak yer aldığı düşünülen yetkinlikte rütbelilerden oluşan Siyah Kuvvetler, ‘bölücü Kürtler, misyonerler ve irtica’ya karşı mücadele öngörmüş. Zirve davasının müdahil avukatlarından Erdal Doğan “Hrant Dink cinayetiyle ilgili tüm çerçeve ve örgütsel yapı şu an Zirve dosyasında mevcut” derken esasen bu ortak yapıya işaret ediyor. Dolayısıyla tek tek davalarda ısrarla görmezden gelinen örgüt, bütün cinayetlerin planlayıcısı bir üst yapı olarak karşımızda. Bu vesileyle yine Zirve dosyasına gönderilen ‘Akdeniz Raporu’ da 2006’da Hrant Dink’in Akdeniz Üniversitesi’nde katıldığı panelde provokasyon ve sözlü tacizler kuşatılması anımsandığında çok manidar bir hal almakta.
Bu gizli yapılanmaların niyeti aslında son derece açık. Ve belli ki uzantılarının da halen pazarlık yapabilecek gücü var. Dolayısıyla asıl mesele, öğrendiklerimizin gereğini yerine getirebilecek kudrette bir siyasi iradeye sahip olup olmadığımızla ilgili. Zira başka türlü çıkış bulmak mümkün değil. AGOS |