Çağla Şikel’in haç çilesi

Boynundaki haç ‘milli mesele’ haline gelince Çağla Şikel, kolyesinde aslında çocuklarının isminin yazılı olduğunu, bir çocuğunun ismini dikey olarak diğerini yatay olarak yazdırınca kolyenin haça benzediğini açıkladı ve Hıristiyan olmadığını vurgulamak zorunda kaldı.

Haça geçit yok ama kurukafa serbest

NAYAT KARAKÖSE
nayatk@gmail.com

2012 sonbaharında giyimde haç modası özellikle ABD ve İngiltere’de bir hayli yaygınlaştı. Haçlı elbiseler, gömlekler, bluzlar, ayakkabılar, ne isterseniz… İşin içinde haç olunca, haçlı giyim modasına farklı yaklaşımlar kamuoyunda kendini gösterdi. Online forumlarda, bir kısım Hıristiyan bu modayı dini aşağılayan, dine karşı yapılmış bir hakaret olarak görürken; Hıristiyanların ve ateistlerin bir kısmı da haçlı giyim modasının postmodern bir yorum olduğu görüşünde.

Haçlı giyim İslamofobinin moda aracılığı ile makyaj yapılarak desteklenmesi mi? Dine ve dinselliğe postmodern bir yorum mu? Dini kimliğe sahip çıkmanın ve “dininize sahip çıkın” mesajının süslü hali mi? Yoksa sadece ‘kitch’ özellikler de barındıran bir moda mı? Bu sorulara net bir yanıt vermek güç olsa da, tek gözlemlediğimiz, bu ‘haçlı giyim trendi’nin ‘İngiltere muhafazakârlaşıyor mu?’ veya ‘laiklik tehlikede mi?’ gibi tartışmalara neden olmaması…

Zorunlu açıklama

Bu tarz haçlı giysiler Türkiye’deki uluslararası markaların ürünleri arasında da gözümüze çarpıyor. İstanbul’da, Cihangir civarında bu tarz giysileri tercih edenlere rastlayabiliyorsunuz. Bunların çoğu da muhtemelen Hıristiyan olmayan moda tutkunları… Hıristiyan olup da kamusal alanda göğsünü gere gere haçlı giysi taşımak, haçlı kolyelerin bile yeri geldiğinde saklandığı, haç taktığı için taksiden indirilen insanların olduğu günümüzde cesaret istiyor. Daha birkaç ay önce Çağla Şikel’in haçlı kolyesi bir hayli olay olmuş, Çağla Şikel adeta ‘İslam’a ihanetten’ hedef gösterilmişti. ‘Çağla Şikel’in haç inadı’, ‘Çağla Şikel Hıristiyan mı?’, ‘Haçlı kolye yerine ayyıldızlı kolye taşısaydı ya’  başlıklı yazılar magazin basınını da internet âlemini de bolca süsledi. Boynundaki haç ‘milli mesele’ haline gelince  Şikel bir açıklama yapıp  kolyesinde aslında çocuklarının isminin yazıldığını, bir çocuğunun ismini dikey olarak diğerini yatay olarak yazdırınca kolyenin haça benzediğini açıkladı ve Hıristiyan olmadığını vurguladı veya vurgulamak zorunda kaldı.

Çağla Şikel Müslüman olup aynı zamanda Hıristiyanlığa da sempati duyup  canı isterse haç takamaz mı? Kurukafanın bile bir hayli moda olabildiği, sırf moda diye kadınların kendilerini kurukafalarla donatmak için yarış yaptığı günlerden geçiyoruz. Çağla Şikel, bileğine nasıl kurukafa bilekliği takıyorsa, boynuna haç kolyesi de takabilir, moda olsun diye de takar, Hıristiyanlığa sempati duyduğu için de. “Bunda büyütecek ne vardı Allah aşkına?” diye insan sormadan edemiyor. Ah o içimizdeki kurukafaları bir yok edebilsek, ne güzel olurdu…

Suriye’de yaşananları duymayan kaldı mı?

MELODİ ÖZER
melodi_e@hotmail.com

Suriye'de olan bitenleri, iç savaş haberlerini uzun zamandan beri endişeyle takip ediyoruz. Bazıları ise bırakın takip etmeyi, Suriye’de Ermenilerin yaşadığından dahi habersiz. Geçenlerde bir kokteylde tanıştığım birkaç Ermeni genç ile sohbet ederken Suriye konusu açıldı. Ben de heyecanlanıp yeni kurulan ve içinde benim de olduğum Suriyeli Ermenilere Destek Komitesi Bolso Huys (İstanbul Umudu) grubundan ve yardım kampanyasından bahsetmek istedim. “Biliyorsunuz Suriye’de bir iç savaş var şu anda ve orada yaşayan Ermeniler çok zor durumdalar” diye ciddi ciddi başladım anlatmaya ama karşımdaki arkadaştan ilgisizce “Hadi ya, öyle mi?” tepkisini gelince, hayal kırıklığına uğradım. Ardından da sinirlenip, devam etmenin bir anlamı olmadığını düşündüm ve “Evet, öyle” diyerek mevzuyu kapattım.

Kokteylin ertesi günü keşke anlatmaya devam etseydim diye hayıflandım. Karşımdaki insanları duyarsız, ilgisiz olarak damgalamak ve hayatıma kaldığım yerden devam etmek de yanlıştı. Keşke “Evet, öyle ve bu konuda ciddi yardım çalışmaları başlatıldı” deseydim. “Şu anda İstanbul'da yaşayan yaklaşık 30-40 civarında Suriyeli Ermeni var; bir kısmının başını sokacağı evi bile yok. Suriye’de yaşayan Ermenilerin acil gıda ve giysi yardımına ihtiyacı var. Ekmek yapacak malzeme bile bulamıyorlar. Hepimiz el uzatsak onlara ciddi bir destek sağlayabiliriz” diye sözüme devam etseydim.

Şimdi pişmanlıklarımı ve üzüntülerimi anlatmanın sırası değil elbette. Patrikhanemizin de belirttiği gibi, yakınlarını kaybeden insanlar var ve bu acılarının yanı sıra sahip oldukları her şeyi yavaş yavaş kaybediyorlar.

Ya geride kalanlar?

Geçtiğimiz Pazar, Topkapı Levon Vartuhyan Okulu’nun sevgi sofrasında 12 kişilik bir Suriyeli aile ile tanıştım. Onlarla aynı sofrada oturup biraz sohbet etmek istedim. Şimdilik kalacakları bir evleri var, karınları doyuyor ve çocukları okula gidiyor. Onlar bir şekilde kendilerini kurtarmıştı fakat Türkiye’de yabancılık çektikleri her hallerinden belliydi. Ama benim kafama takılan geride kalanların durumuydu. Diğerleri neredeydi? Onların da bir evi var mıydı? Onlar da aileleri ile beraber miydi?

Evet, yardım kampanyaları acilen başlatıldı ama Suriyeli Ermenilere yapılan yardımlar kısa süreli ihtiyaçları karşılamak için değil. İki gün şevke gelip sonra “Ben yapacağımı yaptım iki paket mercimek gönderdim” tarzında bir süreç hiç değil. Suriyeli kardeşlerimizin, bizim maddi ve manevi desteğimize ihtiyaçları var ve destek konusunda sürekliliği sağlamak çok önemli. Gençler dâhil Türkiye Ermeni toplumunun farklı kesimleri örgütlenmeye, fedakârlıklar yapmaya başladı bile. Bu katkıların her geçen gün daha da çoğalmasını diliyoruz. 

Bahçeli ırkçı olmadığını Somalili bir gençle fotoğraf çektirerek kanıtladı, ırkçı olmadığınızı kanıtlamak için siz nasıl bir fotoğraf çektirirdiniz?

Galibkaan
Bahçeli’yle çektirirdim ve ‘yaradılanı hoş gör yaradandan ötürü’ ya da ‘hoş gör sen boş ver gitsin aldırma’ derdim.

Dinebereday
Diyarbakır’da bir okul bahçesinde ‘Andımız’ı okuyup varlığını Türk varlığına 'armağan'eden Kürt çocuklar ile foto.

 Çağatay
Irkçı olmadığımı göstermek için, afedersiniz bir “Ermeni”yle fotoğraf çektirebilirdim (fazla samimi olmamak kaydıyla)

 HukuçuThemisler
Irkçı olmadığımı Bahçeli gibi ‘şekil/görüntü’ ile kanıtlamak yerine ırkçılığın bir zeka-geriliği olduğunu anlatmakla başlardım..!!

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

Gülten KAYA (müzik yapımcısı)

1- Hayko Cepkin “Aşkın Isdırabını…” , Müzeyyen Senar “Saklı Kayıtlar”. Hayko Cepkin Türkiye’de yapılan müzikler ve tarzlar içersinde hep özel bulduğum biri. Senar’ın albümü ise eski kayıtlardan yeni tekniklerle yapıldığı için mesleki açıdan da  ilgilendiğim bir albüm.

2- “Avesta” - Avesta Yayınları’ndan çıkan ve Zerdüştlüğün ahlakı, estetiği ve varlığı ile ilgili son derece değerli bilgiler içeren bir kitap.

3- Film Ekimi’nden örnek vermek isterim. Kim Ki Duk/Acı -Para hırsı yüzünden insanların ne kadar zalimleşebileceği ve birbirine inancını kaybedebileceği üzerine oldukça sert ve bir o kadar ayna tutan bir film.

4- “Leyla ile Mecnun” ve “Behzat Ç.” Fırsat buldukça izlediğim diziler. Her ikisi de alışılageldik TV işlerinin dışında. Absürd komediyi seviyorum. Behzat Ç. ise  toplumsal gündeme sembolik göndermeler yaparak değerini artırıyor.

5- Haber portalları dışında “Ekşi Sözlük” ve doğallıkla www.ahmetkaya.com

Yılbaşı hediyesi deyince

Yılbaşına geri sayım başladı. Alışveriş merkezlerinin yüzünün güldüğü, piyasanın hareketlendiği bu günlerde, gezmek lazım, beğenmek lazım, adeta bir maratondaymışız gibi mağazadan mağazaya nefes nefese koşmak lazım. Zamanınız da kıymetliyse yılbaşı hediyesi almak tam bir çile! Derkenar bu yılbaşında da çilenizi bir nebze olsun azaltmak için alternatif hediye önerileri hazırladı.

  • Hrant Dink Vakfı’nın “Sınırlar” temalı 2013 ajandası geçtiğimiz günlerde raflarda yerini aldı. Ajanda, coğrafi sınırlardan toplumsal sınırlara; insan aklının sınırlarından bireyler arasındaki sınırlara; insan olma halinin başlangıcından bugüne ‘derdimiz’ olan ‘sınırlar’ı konu ediyor.
     
  • Ermeni Kültür ve Dayanışma Derneği’nin ‘Ermenistan Filmleri’ temalı takvimi geçtiğimiz günlerde çıktı. Takvimde Ermenistan sinemasından 12 filmin farklı ressamlar tarafından hazırlanan afişlerine, filmlerle ilgili Ermenice-Türkçe bilgiler eşlik ediyor. Takvimlerden edinmek için info@ermenikultur.org adresine mail atabilirsiniz.
     
  • Alternatif tiyatrolar ve oyunlar giderek çoğalırken sevdiklerinize tiyatro bileti hediye edebilirsiniz. Tavsiye edebileceğimiz bazı oyunlar: Seyyar Sahne’den ‘Tehlikeli Oyunlar’; Ekip Tiyatrosu’ndan ‘Parti’; Bulut Tiyatro’dan ‘Nerde Kalmıştık’; TiyatroKrek’ten ‘Babamın Cesetleri’.
     
  • Cihangir’de butiği bulunan Berrin Akyüz’ün el yapımı ve başka hiçbir yerde bulamayacağınız eldivenleri kış günleri için iyi bir seçim.
     
  • Dijital fotoğraflardan sıkılanlar için LOMO’nun farklı fotoğraf makineleri tavsiye edilir. Adres; www.lomography.com.tr
     
  • Edebiyatseverler için adeta bir fetiş haline gelen Wordsworth Library Collection’un farklı yazarların tüm eserlerinin bulunduğu seçkisi çok iyi bir seçenek. Koleksiyonda Oscar Wilde, Jane Austen, Virginia Woolf, Edger Allen Poe gibi yazarlar bulunuyor. Remzi Kitabevi’nde yazarların bir kısmını ve www.amazon.com’dan koleksiyonun Türkiye’de olmayan parçalarını edinebilirsiniz.

“Grand Place’den sevgiler”

Dalida ErinmezBRÜKSEL

Siz de Agos’la çekilmiş fotoğrafınızı paylaşmak isterseniz derkenar@agos.com.tr’ye iletebilirsiniz.

Kategoriler

Derkenar