ADNAN SARACOĞLU
Yazar adları neden önemlidir? Bir bilmişlik göstergesinin çok ötesinde okunması muhtemel kitabın niteliğinin garantisidir. Kitap kendi içinde başlıyor gözükse de, bağlamı bir yönüyle yazarın diğer kitaplarıyla netleşir. Zaman zaman kitabın kusuru bile kardeşleriyle ilişkisinin hatrına bağışlanır. İşte bu yüzden Nöstlinger kitabı en azından Nöstlinger kitabıdır ve bu yönüyle edebiyat için, insanlık için önemli bir tanıktır.
Nöstlinger külliyatının ötekileştirmeye karşı bereketli bir panzehir olduğunu ve kime nereye neresinden bakarsa baksın çocuğun hür iradesini örseleyenlerin ipliğini pazara çıkardığını söyleyebiliriz. Öğreticiliği savıp, gerçeklik kanatlarını dünyaya açtığı kitaplarından ‘Uçuk Kaçık Loretta’ da diğerleri gibi; filtre, koruma kaygısı, güvenlik şeridi, emniyet kemeri, ağza sürülecek acı biber içermiyor, dahası terli terli su içiriyor, E-5 kenarında amuda kaldırıyor, yetişkinlerden illallah dedirtiyor... amirim arzederim!
Kitap loto
Ölçülmüş biçilmiş yaşam alanı sitenin betimlemesiyle açılan kitap okuru soktuğu koridoru sonuna kadar ilgi çekici kılmayı başarıyor. On dokuz numaradaki morukların mortu çekmesinden hemen önce huzurevine gidişleriyle evin kime kalacağı ya da eve kimin geleceği tahminleriyle devam ediyor kitap loto. Lafı gediğine koymaktan öte köy bilmeyen yazar, eğitim takıntısını talim ve terbiye ediyor.
Dişlek, Kıvırcık, Kene ve Kel Kafa adlarında dört dörtlük çocuklara kayıyor gönlümüz. İsimlerini, kahramanlıkları sonrasında Ninem Nöstlinger koymuş. Hele Kel Kafa’nınki; tam kahramanlık! Bitlenen kafasını görünce ayılıp bayılan annesinin hastalık şantajına boyun eğip güzel kuzguni saçlarından olunca, kafasını kazıtmayı düzenli sivil itaatsizliğe dönüştürür keltoşumuz.
Numara on dokuza yanaşan otobüsten -toplu taşıma değil, binek otobüs- inen deri ceketli, kotlu, yılan derisinden kovboy çizmeli adam, kadın ve kızı görünce işlerin kızışacağını anlıyor okur, ağzı birkaç karış açık baktıkça bakıyor Kel Kafa.
Arkadaşları oraya buraya, kampa geziye gitmişken Loretta ile plansız tanışıklıklarından planlı aşk hasadı almaya kalkar Kel Kafa. Loretta çılgınlık esintileri sundukça kendisini sık sık migrenle ifade eden annesiyle araları açılır. Nöstlinger daima çocuktan yana bir yazar olarak aile yapısını sağdan soldan silkelemekten gocunmaz. Yeri gelir babayı çocuğun yanına, annenin karşısına yerleştirir. Bu yönüyle bize sık sık salık verilen çocuk karşısındaki ebeveyn birlikteliği modelini kökünden söker atar. Ama kız çılgın, sorumsuz, pasaklı şekerim. Anne babası orada burada yollarda bit pazarlarında, kız bir de kundak bebesi kardeşine bakıyor bu haliyle. Ayaktakımları, düzen bozucular, hippi bozuntuları, sorumsuz serseriler... üç noktanın her birine türlü yafta gelebilir ama komşu, ama arkadaş ama insan gelemez! Kıvırcık’ın dedesi Lorettaların berbat lavabosunu tamir ederken esirgenen dayanışmadan dem vurur. Yaftalama konforumuz engellenemez!
Loretta’nın okulla ilgili sırrını, sirk yıldızı olma hayalini, okulsuz yaşantısında yazıp durduğu makaleleri öğrendikçe ağzı kulaklarına varır keltoşun. Yabancılık makası kapanmış aynı rayda yol alan katara atlamışlardır. Kene, Kıvırcık, Dişlek gelir ve işler karışır. Kel Kafa’nın bildiklerini ziyadesiyle onlar da öğrenir. Birlikte gezer, tozar, yüzerler. Grubun tek kızı Kıvırcık’ın dibinden ayrılmaz Loretta.
Çocuklar kaynaşırken yetişkinler fitne kazanlarını kaynatırlar. Kendilerine benzemeyenler için adeta iştahla çanların çalmasını beklerler. Kapı çalmaya ne olmuş? Bunca işin arasında ne ara kapı çalacağız cancağızım!
Sonsuza yakın nezaket kuralı uydurup onların tam ortasında insafsız kabalıklarıyla arz-ı endam eden normal yetişkinlerin, statü sahibi vatandaşların karşısında, içinden geldiği gibi yaşayan, amuda kalkıp, taklalar atıp, sirklerin sirkine katılma hayaline hayatiyet kazandıran, pasaklı mı pasaklı Loretta! Adeta aptallara karşı bir abdal! Radyomuz sanki melamiliğe ayarlı.
Çocuk ve grup psikolojisini çok iyi yansıtan yazar sımsıcak jargon kullanımıyla onlu yaşlardaki çocuklarla yakınlaşmamızı kolaylaştırıyor. Geniş toplumu iplemeyip kendi toplumunu kurmayanlara çocuk demediğimiz günler geride mi kaldı acaba?
Ey sosyal devlet geldiysen üç kere kapıyı tıklat! Tak tak tak! Loretta’yı mı istediniz? Bir kızı bin kişi ister bir kişi... yok bu başka galiba. Kıvırcık’ın dedesi, lavaboyu tamirle yetinmeyip Loretta’ya ve çocuklara yetişkin çalımı atmış meğer.
“Senin için en iyisi bu yavrum” kulağa havalı geliyor; peki ama çocuğun iradesi, planları, hayalleri?
Uçuk Kaçık Loretta
Christine Nöstlinger
Çeviri: Ecem Mahiroğlu
Nemesis Kitap
128 sayfa.