VARTAN ESTUKYAN
Covid-19 salgını tüm dünyada etkisini gösterirken, bu salgından en olumsuz etkilenen alanlardan biri de kültür-sanat sektörü oldu. Salgın nedeniyle pek çok uluslararası film festivalleri ileri bir tarihe ertelendi, tiyatrolar perdelerini kapadı, müzisyenler dinleyicileriyle buluşamadı. Koronavirüs insanları eve hapsedince, sanat sektörü de farklı arayışlara girdi. İstanbul Film Festivali, geçmiş festival seçkisinden bazı filmleri çevrimiçi gösterime sunarken, festivali de online bir şekilde yaptı. Öte yandan birçok müzisyen, evlerinde kaydettikleri şarkılarla dinleyicileriyle sanal yolla da olsa buluşma imkânı buldu.
‘Kapitalist sistem bildiğimiz anlamda devam edemeyecek’
Tüm bunların yanı sıra, özellikle güncel sanatçılar, galeri bünyesinde üretenler için bu süreç hiç de kolay geçmedi. Kimi sanatçı işinden olurken, kimi de bu süreci herhangi bir ücret almadan geçirmek zorunda kaldı. Ressam Huo Rf, kültür sanat alanındaki hırsa dikkat çekiyor: “Tüketim baskısı gibi bir üretim ve mekân baskısı, o sergide ol, bu kurumla çalış, onunla çalışma vb. sanatçı olmakla ilgili formüllerin sanatçı üzerinde bir baskı oluşturduğunu düşünüyorum. Pandeminin getirdiği ağırlığın yanında, birçok travmanın da bu dönemi izleyeceği ortada ama biz bu topraklarda umudu kaybetmemeye mahkûm kaldık hep. Sadece bizim coğrafyamıza ait olmayan bir mücadele içindeyiz.”
Ressam Eda Gecikmez ise, kapitalist sistemin devam edemeyeceği görüşünde: “Artık dünyada kapitalist sistemin bildiğimiz anlamda devam edemeyeceği çok açık ve bu, sanat piyasasını da etkileyecek. Öz bakımın ve sorumluluğun temel olacağı bir ekonomi talebi gittikçe büyüyecek ve bu kendi sanat dünyasını da yaratacak. Bu yönde atılan adımlar desteklenecek ve kendini geleceğe taşıyacak. Beklediğim değişim bu yönde.”
Tiyatrolar nasıl ayakta kalacak?
Tiyatro eleştirmeni ve dramaturg İlayda Öncü, salgın sürecinde özellikle küçük tiyatro topluluklarına destek olmak amacıyla kurulan Tiyatromuz Yaşasın platformuna değindi: “Platform, tiyatroya dair kalıcı çözümler üretebilmek, tiyatro emekçilerinin haklarını korumak amacıyla geliştirdikleri maddelerle bir imza kampanyası başlattı. Bu çerçevede 30 binden fazla imza toplandı. Umuyoruz ki bu sayı gün geçtikçe artacak. Yine de, henüz devlet kanadında bir hareketlenme görülmüyor.”
Temmuz ayında tiyatroların yeniden açılacağına dair söylentilerin olduğunu ifade eden Öncü, sözlerine şöyle devam ediyor: “Seyirci kapasitesi yarıya düşürülecek ve tabii ki sahneler sürekli olarak dezenfekte edilecekmiş. Peki, yarı kapasite çalışan tiyatrolar, üstüne seyircinin çekingenliği de eklenince, nasıl ayakta kalacak?”
‘Müzikal gelişim durdu’
Ari Hergel, pandeminin müzisyenleri ekonomik anlamdan ziyade, performans anlamında da olumsuz etkilediğini dile getirdi: “Özelikle grup müziği yapanlar için prova ve konserlerin tamamen durması hem bireysel performansları hem de beraber çalma alışkanlıklarını çok olumsuz etkiledi, ekonomik kayıp da cabası. Bu şartlarda neredeyse tüm müzisyenler gibi ben de evde kısıtlı müzikal imkânlarla kişisel çalışmalara yöneldim. Zamansızlıktan üzerine çok eğilemediğim eskizler üzerine kafa yorup, ses kayıt teknolojileri konularında da deneyim kazanmak adına demo kayıtlar yaparak, görece normalleşeceğimiz zamanlar için malzeme biriktirdim.”
Aynı zamanda müzik eğitmeni de olan Hergel, derslerin iptal olmasıyla birlikte, öğrencilerin müzikal gelişiminin en iyi ihtimalle durduğunu ifade etti: “Müzikal performanslar gibi yüz yüze enstrüman derslerimin de büyük bir bölümü iptal oldu, az sayıda öğrencimle görüntülü iletişim programları aracılığıyla birkaç ders yapabildik. Bu durum maalesef onların müzikal gelişimini geriletti veya en iyi ihtimalle durdurdu. Umarım en kısa zamanda tekrar derslere başlayıp, tümünün kayıplarını telafi edebileceğimiz şekilde çalışmalarımıza geri dönebiliriz. Okullarda verdiğim sınıf dersleri için video siteleri aracılığıyla yeni şarkılar paylaşıp, yaptıkları kayıtlar üzerinden performanslarını ölçmeye çalıştım. En azından bu zorlu süreçte Ermenice şarkı repertuarlarına katkı sunabilmiş olduğum için mutluyum.”