ECEM KODAK
Stephen King’in korku ve bilimkurguyu ustaca harmanladığı kitabı ‘Şeffaf’’ta Bobbi Anderson, kendisine miras kalan evinde yaşlı köpeğiyle yaşayan bir kadındır. Her gün gezintiye çıktığı ormanda bir sabah karşılaştığı metal bir cismin onun ve tüm kasabanın hayatını değiştireceğinden habersizdir. Bu cismin öyle kuvvetli bir enerjisi vardır ki ona yaklaşan canlıların vücutları tepki vermeye başlar. Etkiler, ilk kez Bobbi’nin yaşlı köpeği üzerinde görülür ve sonra da köpek şaibeli şekilde ortadan kaybolur.
Alkolizmle cebelleşen Jim Gardener, intiharın eşiğindeyken, eski sevgilisi Bobbi’nin yardıma ihtiyacı olduğunu hisseder ve onun yaşadığı kasabaya gider. Bobbi’nin evindeki her şeyi usta bir mühendisin elinden çıkmışçasına onarılmış ve eski sevgilisini bir haftadır çalışmaktan bitap düşmüş halde bulduğunda bir şeylerin ters gittiğini fark eder.
Alkol sorunu
Bu noktada okurun ilgisini çekecek bir detay King’in o dönem alkol sorunu yaşıyor olması ve girdiği buhranı bir nevi Jim Gardener’in ağzından anlatması. Katıldığı bir davette nükleer enerji ile ilgili girdiği ateşli tartışmada haklı kalmayı başaramayan Jim Gardener’ın alkolden kaçtıkça kucağına düştüğü bu çaresiz hikâyede King’in o dönem neler çektiğiyle ilgili fikir sahibi olmak mümkün.
Zaman geçtikçe kasabadaki insanlar birbirlerinin düşüncelerini okuyup telepatiyle anlaşmaya başlar. Kalpler fesatlaştıkça telepatinin mevcut problemi çözmek yerine yenilerini eklemekten başka bir işe yaramadığını böylece anlamış oluyoruz. Renkleri ve şekilleri değişirken vücutlarında fark edilir ilk detay dişlerinin dökülmesidir. Bu tuhaf enerjinin himayesine giren herkes birer dâhiye dönüşürken farkında olmadan gaddarlaşıp, saldırganlaşır. Bir kağıt oyununda yapılan ufak bir hileyi teknolojinin ötesinde tasarlanmış ölümcül radyo frekanslarıyla cezalandıran zeki canavarlar çıkar ortaya.
Jim Gardener, kafatasındaki platin sayesinde başkalaşımdan kurtulur. Bu haliyle kasabanın hem tek kurtuluşu hem de en büyük düşmanı haline gelir. Bir sihirbazlık gösterisi sonucu kendini ‘Altair 4’te bulup, sonsuzluk kadar uzun süren bir anda çaresizce bekleyen küçük David’i kurtarmaya karar verir. Kasabanın tekinsizliği çevre bölgelerde dilden dile yayılırken öldüğüne kesin gözüyle bakılan David’in aniden ortaya çıkması fikri, klanlaşmış ve gelişimini tamamlamak için her türlü vahşiliği göze almış kasaba halkının hiç hoşuna gitmez.
Çok kalın bir kitap olmasına karşın King’in o tanıdık, yalın anlatımı, olay örgüsünün sürükleyici kurgusu romanın bir solukta okunmasını sağlıyor. Kitap içindeki küçük hikâyeler romana tat katmış. Olay örgüsüne dahil değilmiş gibi görünen insanların hayatlarına açılan pencereler bambaşka bir patikadan konuya bağlanmış.
Romanda, yazarın ‘Hayvan Mezarlığı’ kitabında önemli rol oynayan Kızılderili mezarlığına da göndermeler bulunuyor. Yine dikkat çekici bir detay, ana karakter olan Bobbi’nin, tıpkı ‘Hayvan Mezarlığı’ndaki Rachel Creed gibi huzursuzluk verici ve travmatik bir kız kardeşe sahip olması. Bu kız kardeş de yan hikâye olarak gözler önüne serilen karakterlerden biri.
Kitabın, hayal gücünün sınırlarını en çok zorladığı bölümlerinden biri kuşkusuz Bobbi Anderson’ın dönüşümü olmuş. Ruhsal değişimi bir yana dursun, fiziken pelteleşip şeffaflaşan, dişleri dökülmüş bir iskeletora dönüşen kahramanı ve benzer bir yapı sergileyen insanlardan oluşan kasabayı gözümüzde canlandırmak bile oldukça güç.
Şeffaf
Stephen King
Çeviri: Gönül Suveren
Altın Kitaplar
824 sayfa.