Mithat Sancar: Acılara rağmen siyasi bir bahar havası var

HDP Mardin milletvekili Mithat Sancar, referandumdan çıkacak sonuç ne olursa olsun AKP ve MHP cephesinde büyük çatırdamaların kapıda olduğunu öngörüyor. Sancar’a göre demokrasi güçleri ‘hayır’ çıktığı takdirde normalleşmeyi sağlamaya,’evet’ çıktığı takdirde de toplumdaki kaos kaygısına karşı ciddi tedbirler almaya hazır olmalı.

Kritik anayasa referandumunda son düzlüğe girildi. 16 Nisan’da yapılacak referandum öncesi Türkiye siyasetinin aktörleri de tam gaz seçim çalışmalarına devam ediyor. Fakat bu partilerden biri, referanduma çok daha zor şartlarda hazırlanıyor. Yaklaşık üç bin parti yöneticisi ve parti için çalışan aktivisti tutuklu bulunan, 12 milletvekili cezaevinde olan, parti eşbaşkanı Yüksekdağ’ın  vekilliğinin düşürüldüğü HDP, tüm zorluklara rağmen 30 Mart itibariyle referandum kampanyasında yeni bir aşamayı başlattı. 

Güneydoğu bölgesinde seçmenle buluşan HDP heyetinin programı bugünlerde epey yoğun. HDP Sözcüsü Osman Baydemir, Batman Milletvekili Saadet Becerekli, Mardin Milletvekili Mithat Sancar ve DTK eşbaşkanı Leyla Güven, Mithat Sancar’ın ifadesiyle “Kürt coğrafyasının en hassas bölgesinde” çalışmalarına devam ediyor. Şırnak, Silopi, Cizre, Mardin, Kızıltepe, Ceylanpınar, Viranşehir, Siverek, Hilvan, Urfa, Suruç ve Birecik’deki referandum çalışmalarının ardından Mardin’e geri dönen Mithar Sancar’la ‘bölgenin’ ahvalini ve 17 Nisan sabahına dair beklentileri konuştuk.

İllerdeki seçim kampanyanız sırasında engellemelerle karşılaştınız mı? 

Seçim otobüsümüz şehirlerde önceden belirlenmiş güzergahlarda tur atıyor sonra parti il ya da ilçe binası önünde halk buluşması gerçekleştiriyoruz. Birçok yerde miting havasına dönüştü ama özellikle Şırnak, Silopi, Cizre, Ceylanpınar gibi yerlerde engellemelerle de karşılaştık. Aracımız durdurulup milletvekilleri hariç beraberimizdeki arkadaşların kimlik sorgulaması yapılıyor, seçim aracı bagajı aranıyor, çeşitli yerlerde güzergahı belirlerken belli dayatmalar oluyor. Polis tarafından sürekli kamera çekimi yapılıyor. Alkışlayan, zafer işareti yapan, toplantıya gelen herkesi kaydediyorlar. Buna rağmen gerçekten birçok yerde büyük bir coşkuyla karşılandık. 

Vatandaşların katılımı nasıl? Ne tür bir izlenim edindiniz?

Bu bahsettiğim engellemelere ve bir buçuk yıl süren ciddi baskılara rağmen halkımız büyük bir heyecanla bizi kucakladı. Açıkçası birçok yerdeki hava 7 Haziran süreci havasıdır. Bu birkaç açıdan önemli; özellikle ‘yaralı’ diye nitelediğimiz yakılan, yıkılan kentlerimizde insanlar boyun eğmediklerini gösteriyor, bu politikaları reddettiklerini açıkça ortaya koyuyorlar. Parti adına hangi heyetin geldiği meselesinin çok ötesinde partiyi, fikri ve mücadeleyi müthiş sahipleniyorlar. Bir-iki şehir hariç yüksek oranda ‘hayır’ çıkacağı görülüyor. Korku duvarlar yıkılmış. Sinme gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil. Şüphesiz çeşitli şehirlerde farklılıklar var. Çok hassas şehirler var, yoğun bir askeri ve polisiye kuşatma uygulanan şehirler var. 

Hangi şehirlerdir bunlar?

Bu şehirlerin başında Cizre geliyor. Ceylanpınar gibi daha kozmopolit, Rojava’ya sıfır uzaklıkta, hem siyasi hem coğrafi konumu ve demografik yapısı itibariyle hassas diyebileceğimiz şehirlerde biraz daha temkin gözlenebiliyor elbet. Bunun dışında Nusaybin, Silopi, Şırnak, Viranşehir, hele Suruç, buralarda olağanüstü bir heyecan coşku ve kararlılık var. Siyasi bir bahar havası bütün acılara rağmen hissediliyor. Tek kaygımız köylerde yaşanan baskılara karşı etkili tedbirlerin alınamıyor olmasıdır.

Köylerde nasıl bir baskı var?

Kaymakamlar, bazen valiler, mutlaka jandarma komutanları kaymakamlar köylere ‘ziyaretler’ yapıyorlar. Oradaki muhtarı ve ileri gelenleri tehditle ya da çeşitli vaatlerle hayır vermekten alıkoymak istiyorlar. Kırsal kesime yönelik baskılar konusunda tedbir almaya yönelik çalışmalarda gücümüzü sınırlayan faktörler var. Yerel yöneticilerimiz tutuklu, birçok şehirde ilçe başkanlarımız, ilçe yönetim kurulu üyelerimiz yok. Önceden oluşturduğumuz köy komisyonlarını ve mahalle komisyonlarını çalıştırma imkanlarımız da sınırlı. Fiilen bazı arkadaşlar parti çalışmasını yürütüyor. Buna rağmen sorunlara dikkat çekmeyi sürdürüyoruz. Hangi köyde ne tür baskı yöntemleri uygulandığına dair kayıt altına almaya çalışıyoruz. 

“Türbülans havası kısa sürecek”

Referandumdan hayır çıkması halinde 17 Nisan’da toplumu neler bekliyor sizce? Siyaset dinamikleri nasıl değişir?

Hayır çıkması normalleşmeye giden yolun açılması anlamına gelecektir. Belki 17 Nisan sabahı ‘hayır’ çıktığı takdirde bir türbülans havası hakim olabilir. Aşırı tepkiler, bazı yerlerde devlet güçlerini fevri veya keyfi taşkınlıkları olabilir. Ama türbülans havasının uzun sürmeyeceğini, kısa sürede aşılacağını düşünüyorum. Biz demokrasi güçleri için en önemli fırsat toplumu ve ülkeyi normalleşmeye götürecek gidecek yolun açılmasıdır. 

Normalleşme bu süreçte neyi kapsıyor? 

Korkunç kutuplaşma, aşırı gerilim ve ülkedeki görünür-görünmez çatışma eksenlerinin hareketli olması durumunu giderecek imkanlar ortaya çıkar. AKP’nin şu anki haliyle hiçbir şey olmamış gibi yola devam edeceğini düşünmüyorum. AKP’de bu politikaları benimsemediğini çeşitli şekillerde gösteren gruplar ve isimler var. Ya bunlar AKP’nin yeniden yapılandırması için girişiminde bulunacaklardır veya yeni bir parti kurmaya yöneleceklerdir. Öte yandan MHP’nin de Bahçeli yönetimi altında bu şekilde devam edeceğini düşünmüyorum. MHP’de Bahçeli karşıtları yeni bir kongre imkanı yakalar ve partiyi yeniden yapılandırırlar ya da yeni bir parti kurarlar. AKP’den ve MHP’den kopanların yeni bir merkez sağ oluşuma meyledeceklerini tahmin ediyorum. Böyle bir gelişme şüphesiz dengeleri normalleşme yönünde oturtmak açısından önemlidir. Bunun yanında bizler HDP olarak şimdiye kadar savunduğumuz hedefleri daha güçlü bir biçimde savunmaya devam edeceğiz. Bu da Türkiye’nin hızla demokratik onarım dediğim bir programı önüne koymasını sağlamak. Bunu nasıl bir şey olacağına dair politikalarımızı 17 Nisan sonrası kamuoyuyla paylaşacağız. Kürt sorununda çatışmayı sonlandıracak bir müzakere yolunun açılması çabamızı daha da yoğunlaştıracağız. Ayrıca Türkiye’de bütün konularda siyasi alanın diyalog ve müzakere esasına göre yeniden yapılanmasına ilişkin her türlü çalışmayı hızlandıracağız.  

“Evet çıkarsa gerilim pekişir”

Peki ya ‘evet’ çıkarsa?

Demokrasi güçleri için şartlar ağırlaşacaktır. Evet çıksa bile getirilmek istenen sistemin hemen gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Zaten seçimler 2019 olarak öngörülmüş durumda. Asıl mesele şudur: ‘evet’ çıkması halinde toplumsal kutuplaşma ve siyasi gerilim pekişecektir. Türkiye toplumu net ve açık biçimde birbirine düşmanlık besleyen en az iki sert cepheye bölünmüş durumda, bu bölünme pekişecektir. Bu kadar sert bölünmüş bir toplumda siyasi istikrarı sağlamanın imkanı yoktur. Yönetme kriziyle karşılaşma ihtimalimiz yüksek. Siyasi istikrarın gerçekleşmeyeceği açık, ekonomik alanda da istikrar beklemek hayalcilik olur. Evet ekonomik bunalım boyutlarını daha da derinleştirecek diye tahmin ediyorum. Bu da büyük ihtimalle Erdoğan’ın etrafındaki koalisyonun çatırdamasına zemin hazırlayacaktır. Erdoğan bu değişikliği Bahçeli MHP’si ve Ergenekon güçleriyle yürütüyor. Bu koalisyonun da bir iç hesaplaşma kolladığına dair epeyce işaret var. AKP ve MHP’de çatırdamaya ilişkin söylediklerimi ‘evet’ engellemeyecektir. Bu haliyle devam edemezler. Bu durumda demokrasi güçlerinin, yeni çatışma eksenlerinin yıkıcı bir karşılaşmaya evrilmesine karşı ciddi siyasi tedbirler üzerinde çalışmaları gerekiyor. Toplumda alternatifsizlik algısının ve kaos kaygısının daha da yükselmesini önlemek büyük bir sorumluluk olacaktır. HDP olarak bu sorumluluğun farkındayız.

Yaralanmış görünen demokrasi güçleri bu sorumluluğu alabilecek durumda mı?

Söylediklerim abartılı bir iyimserliğin ifadesi olarak görülmemeli. Türkiye toplumu çok dinamik bir toplum ve demokrasi güçlerinin de kuvvetli kökleri ve kaynakları var. Toplumsal sağduyunun yabana atılmayacak bir faktör olduğunu düşünüyorum. Çok daha zor zamanlardan geçtiğimizi söyleyebilirim önceki yıllarda. Mutlaka yeni insanlar, yeni hareket tarzları ve yeni politikalar üretecek bir dinamizm oluşacaktır. 

Kategoriler

Güncel Gündem



Yazar Hakkında

1987 İstanbul doğumlu. Agos web sitesinin editörü; insan hakları, ifade özgürlüğü, çevre hareketleri, güncel politika ve yaşam haberleri yapıyor.