Hrant Dink Vakfı’nın hazırladığı son nefret söylemi raporunda, 1995- 2015 yılları arasında Hürriyet, Cumhuriyet ve Zaman gazetelerinin 24 ve 25 Nisan tarihlerinde Ermeni Soykırımı’na ilişkin haberleri inceleniyor. Araştırmaya göre, haberlerin içeriğinde geçmişle yüzleşme iradesi artmış olsa da nefret söylemine kapı aralayan manipülatif haberler hâlâ ‘revaçta’.
Hrant Dink Vakfı tarafından 2009’dan bu yana yürütülen ‘Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi’ çalışması kapsamında yeni bir rapor yayınlandı. Medyadaki ayrımcı söylemi incelemeyi hedefleyen ve belirli bir konuyu odağa alan bu incelemeler kapsamında daha önce BDP ve HDK temsilcilerinin Karadeniz turu, Gezi olaylarının ilk haftası ve Suriyeli mültecilere yönelik yazılı basında çıkan ayrımcı dil gibi konular belirlenmişti. 2015’in ilk dört aylık dönemini kapsayan yedinci ayrımcı söylem raporunda ise odakta Ermeni Soykırımı’nı anma günü olan 24 Nisan yer alıyor. Çalışma kapsamında 1995-2015 arasında Hürriyet, Cumhuriyet ve Zaman Gazetesi’nde çıkan 500’den fazla haber ve köşe yazısı tarandı.
Medyada Nefret Söylemi’nin İzlenmesi Projesi’nin koordinatörü Zeynep Arslan, siyasi alanda farklı mecralara ulaşabilen ve 21 yıl boyunca kesintisiz yayın yapan üç gazeteyi seçtiklerini belirtiyor. Fakat raporda da ayrıntılı olarak incelendiği üzere, söz konusu üç gazete her ne kadar belli dönemlerde birbirine muhalif görüşleri dile getirseler de, geçmiş olayların siyasi malzeme olarak kullanılması geleneğinin en önemli örneklerinden biri olan Ermeni Soykırımı konusunda siyasi gelişmelere epey paralel bir çizgide ilerliyorlar. Örneğin, Soykırım’ın 90. yılı olan 2005, Ermenistan-Türkiye arasındaki protokolün imzalandığı 2009 ve dönemin başbakanı Erdoğan’ın yayımladığı taziye mesajını yayımladığı 2014 yıllarında, 24 ve 25 Nisan’lardaki haber sayılarında üç gazetede de ciddi bir artış görülüyor. Zeynep Arslan bu durumu şöyle açıklıyor: “20 yıllık sürece baktığımızda, neredeyse tamamını siyasi gündemdeki değişimlerle açıklamak mümkün. Bu açıdan gazetelerin siyasi gündeme bağlı olarak kendilerini konumlandırdıklarını, kullandıkları söylemi buna göre biçimlendirdiklerini söyleyebiliriz. Ermeni Soykırımı söz konusu olduğunda da diğer benzer meselelerde olduğundan farklı bir tavır almadıklarını görüyoruz.”
En çok haber 2015’te
Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümü olan 2015 ise konunun kendine en çok yer bulduğu yıl oluyor, raporda yer alan grafiklere göre önceki yıllara oranla iki katı kadar haber yapılıyor.
Raporda yer alan bir başka çarpıcı tespite göre, dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Yerevan ziyaretiyle diplomatik ilişkilerin kurulduğu 2009 yılı ve Erdoğan’ın taziye mesajının yayımlandığı 2014 yılında, medyada yer alan düşmanlık dilinin değiştiğini gözlemlemek mümkün. Fakat bu dil siyasi değişikliklere göre sürekli değişim içinde. Örneğin Hürriyet 2009 24 Nisan’ın da ‘Açılmadı, Aralandı’ manşetli haberinde Azerbaycan-Türkiye ilişkileri ekseninde Ermenistan-Türkiye arasındaki diplomasiye bakan, ılımlı ama yine de muğlak bir dil kullanırken, bir sene sonra, 2010 25 Nisan’ında ‘Erivan’da küstahlık’ manşetiyle kutuplaştırıcı söylemi tekrar inşa ediyor.
‘Geçmişle yüzleşme’
Raporda, Ermeni Soykırımı konusunda 21 yıllık süreçte 24 ve 25 Nisan tarihleri arasında yayımlanan haberler beş ayrı kategoride değerlendirildi. Konu haberleştirilirken yalnızca 5N1K sorularına yanıt veren yayınlar bilgi verici-olgusal-tarihsel; bir politik duruşu yansıtan ve/veya politik duruş bakımından yönlendirici niteliği olan yayınlar politik nitelik taşıyan-manipülatif; kimlikler arası düşmanlık oluşturan ve doğrudan nefret söylemi üreten yayınlar provokatif-kutuplaştırıcı-nefret söylemi; insani değerleri ön plana çıkaran, duygulara vurgu yapan yayınlar duygusal-insancıl ve geçmişle yüzleşmeye dair somut talepler sunan yazılar geçmişle hesaplaşma olarak sınıflandırıldı. Taranan toplam 526 haberin sadece 39’unun geçmişle yüzleşmeyle dair olması dikkat çekiyor. Buna rağmen, araştırma sonuçlarına göre yayınların kategorisinin yıllar içindeki değişimine bakıldığında bilgi verici içeriklerin 2015 yılında önceki yıllara göre artmış durumda. Nefret Söylemi Projesi Koordinatörü Arslan, son yıllarda geçmişle yüzleşme ve duygusal-insancıl kategorilerinde daha fazla yazı üretildiğini söylese de ekliyor; “Öte yandan politik niyet taşıyan-manipülatif kategorisindeki içeriklerin varlığını sürdürmeye devam ettiği tespit edildi. Provokatif-kutuplaştırıcı- nefret söylemi kategorisinde değerlendirilen içerikler de 2015 yılında artış gösterdi.”
Raporda yer alan üç gazete içinde Cumhuriyet Gazetesi, 2015 yılında Ermeni Soykırımı’yla ilgili haberlere en çok yer veren gazete oldu. Cumhuriyet, sokyırım 100. yıldönümünde, tarihinde ilk defa Ermenice manşetle çıkmış, ‘Bir Daha Asla’ başlığının yanında Rakel Dink’in ‘Acı Acı Ağlıyorum’ yazısına yer vermişti. Fakat Arslan, geçmişle yüzleşmeye açık bir yaklaşım sergileyen bu haberin yanında gazetede nefret söylemine varan manipulatif yazıların da hala yer bulduğunu belirtiyor: “Son yıllarda gazetede köşe yazan Ahmet İnsel, Aydın Engin gibi yazarlar da özellikle geçmişle yüzleşmeye dair iyi örnekler sundular araştırma için. Öte yandan 100. yılda Ermenice manşetle çıkan gazetenin arka sayfalarında bazı köşe yazarlarının Ermenilere yönelik nefret söylemine varan ifadeler kullanmaya devam etmiş olması, diğer gazetelerde olduğu gibi Cumhuriyet’te de Soykırım’a ve yüzleşmeye dair bir direncin hala mevcut olduğunu gösterdi.”
Tarihin inşası
Raporda, manşet , haber ve köşe yazılarının yanı sıra yazı dizileri ayrı bir başlıkta inceleniyor. Arslan, ‘yazı dizilerinin önemi ne’ sorusuna cevaben, resmi tarih söyleminin inşasında gazetelerin, yayımladıkları yazı dizilerine önemli bir görev atfettiklerini belirtiyor: “Belgeler üzerinden Soykırım’ın gerçekliğine dair verilen ‘savaş’a medyanın da neredeyse hep aynı yazarlar tarafından hazırlanan ve farklı yıllarda tekrar eden bu yazı dizileri ile dahil olduğunu gözlemlemek mümkün oldu.” Örneğin Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, 2006, 2008 ve 2009’da Cumhuriyet Gazetesi’nde çok benzer içeriklere sahip, Ermenilere yönelik hakaretler içeren ve ‘biz-onlar’ karşıtlığı kuran yazı dizileri hazırlıyor. Aynı şekilde Hürriyet Gazetesi’nde de Murat Bardakçı’nın 2005 ve 2006 24 Nisan’larında birbirine çok benzer bir içerikle hazırlanmış, “Talat Paşa’nın tehcir defteri” etrafında şekillenen yazı dizilerini görmek mümkün.
Raporda son olarak Ermeni Soykırımı’nın nasıl adlandırıldığı inceleniyor. 1995’ten 2015’e giden süreçte yapılan haber taramalarında çıkan sonuç, gazetelerde 1915’in önceleri bir Ermeni sorunu olarak yer bulduğu, Ermeni kelimesinin, ‘sözde soykırım’, ‘soykırım iddiaları’ gibi kalıplar içinde de olsa Soykırım kelimesinin önüne geçtiği yönünde. 2015 yılına gelindiğindeyse, soykırım kelimesi Ermeni kelimesi yerine geçiyor. Raporu hazırlayanlara göre bu durum, Türkiye medyasına göre olayın Ermeni meselesinden çıkmış olduğu ve bilinçli olmasa da soykırım tartışmasına dönüşmüş olduğunu gösteriyor.
Raporun tamamını okumak için: nefretsoylemi.org