Oyun Salonu, İKSV Tiyatro Festivali’nde, festivalle ortak yapım olarak Gülce Uğurlu’nun yazdığı ‘Ev’vel Zaman’ı sahneledi. Bedir Bedir, Esme Madra ve Funda Eryiğit’in rol aldığı oyun, yaklaşık 90 dakikalık bir ‘kentsel dönüşüm’ hikâyesi.
Oyunda, anneannesinin ölümünden sonra anneannesi ve kardeşinin yaşadığı şehrin dışındaki eve dönen İlkin’in, eski anılarıyla, ilkokul arkadaşıyla ve kardeşiyle yeniden rastlaşması ve eşinden boşanmasının arifesinde taşındığı ev zorunlu kentsel dönüşüme maruz kalacakken, anılarının ve yaşananların yok edilmesine karşı duruşu anlatılıyor.
Değerler konusunda muhafazakâr ve korumacı olan kardeş İlkin’i Funda Eryiğit temsil ederken, ‘İstanbul’a taşınmak isteyen, anılara-eskiye pek kıymet vermeyip onlardan maddi karşılıklar bulmayı uman ve ‘müteahhit’ aklıyla düşünen kardeş Veda’ya Esme Madra can veriyor. Anneannesinden kalan eşyaları ve evi korumak için çaba sarf eden kardeşin ilkokul arkadaşı ve evi satın almaya meyilli ‘mimar’ Erdem’i ise Bedir Bedir oynuyor. Fakat bu karakterler de, tıpkı gerçek hayatta olduğu gib,i salt bir tarafa ait değil, tüm zaaflarıyla ortada, son derece ‘insan’. Nasıl, “Emek yoksa ben de yokum” diyerek köşesinden istifa eden gazeteci, uygun şartlar oluştuğunda, “bir gerçekliğe ulaşarak” yeni olana sempatiyle bakabiliyorsa, burada da korumacı karakter, bir ‘kurt’ metaforuyla, normalde uğruna bütün varlığını verebileceği manevi değerleri bir anda atabiliyor, yok sayabiliyor. Funda Eryiğit’in oyunculuğu ve sahne üzerindeki sempatisi her zaman olduğu gibi bir tık daha yukarıda dururken, Bedir Bedir’in –canlandırdığı karakterin metniyle ilişkili olarak– nispeten daha az parlak durduğunu söylemek mümkün. Bunu söylerken bilhassa ‘Üst Kattaki Terörist’teki üstün performansıyla bilinçaltında karşılaştırmış olma ihtimalim yüksek elbette.
Oyunla ilgili en dikkat çeken nokta, Meryem Bayram’ın sahne tasarımı ve oyuncuların dekoru çok efektif biçimde kullanabilmeleri. 24+1 adet L şeklinde tahta levhadan oluşan dekorla, performans boyunca bir sürü farklı alan/mekân yaratılıyor. Levhaların her sahnede farklı bir şeyi/yeri (bazen bir bina, bazen bir oda, bazen bir sandalye, bazen ne olduğunu anlamadığımız bir aksesuarı) temsil etmesi oyunun gerçeklik algısına gölge düşürmediği gibi, salt 25 aparatın bu kadar akıllıca kullanılıyor olması ve Gülce Uğurlu’nun rejisi sayesinde, oyuncuların, bu kadar ritmik ilerlemesi gereken bir oyunda hiç hatasız devam etmesi hayranlık uyandırıyor.
20, 21, 22 ve 23 Mayıs’ta Salon İKSV’de sahnelenen ‘Ev’vel Zaman’, yeni sezonda perdelerini yeniden açacak.